İnterneTiyatrO KabarE
Öyle ki bedelini ödediler ve kayboldular, çoğu şu an aramızda yok, keza bir o kadarının hayatı bambaşka şekilde değişti; onların ödedikleri bedel çok daha ağırdı anlayacağın.
Davul ile Zurna iki eski arkadaş,
Aynı yolda, sırdaş,
Düğünün olduğu yerde davul,
Davulun olduğu yerde mutlaka Zurna,
Davul ile Zurna,
Sesleri hafiften fazla çıkmakta…
Gümbürder davul, bağırır zurna,
Ortam bir acayip gıdıklanmakta,
Kimine eğlence, neşe,
Kimine de katar; neyse…
* * *
Davul- Zaman nasıl geçiyor değil mi? Bir yıl daha geçti, kaçıp gitti sanki, boşluğu hemen bir yenisi doldurdu. Daha dün 16 Aralık’tı, 18 Aralık, 26 Aralık derken bitti gitti valla; anlamadan! Bakalım yeni senede neler göreceğiz, neleri göremeyeceğiz?
Zurna – Hiç sorma! Anlayamadan geçiyor; yıl gidiyor, yıl geliyor, biz de bakıyoruz, izliyoruz…
Davul – Bakıyoruz, kimini görüyoruz, kimi ne görüyoruz?! Neyse… Geçenlerde, bir grup arkadaş sohbet ediyor, kulak misafiri oldum istemeden…
Zurna – İstemeden!
Davul – Tabi! Kulak benden bağımsız misafir olunca bana da susmak düşüyor af edersin. Diyor ki bayjöle; bedelini verdim görevimi yaptım; ve ekliyor, biraz fazlaydı ama…
Zurna – Eee, ne olmuş yani şimdi? Öyle değil mi sence de? Yani biraz daha makul olsaydı, kadın erkek daha fazla kişi faydalansaydı…
Davul – Kadın mı?! Onların zorunlu askerlik durumu yok, gayet zorunsuzlar…
Zurna – Evet yok; ama ucuzluk var malum…
Davul – Kredi kartı geçmiyor ama, taksit yok, tirink, tek kalemde ödemen lazım!
Zurna – Aaaa, o zaman tutmaz; damping, şok kampanya, fırsat, taksit… bunlar olmalı, bak o zaman gör sen…
Davul – Dağıtma konuyu! Bedel diyorum; önceki bedeller daha ağırdı!
Zurna – Tabi canım, bir önceki daha fazlaydı, hatırlıyorum.
Davul – Bir öncekinden öncekiler peki, onlar nasıldı?!
Zurna – Anlamadım, hatırlayamadım onları!
Davul – Daha öncekiler daha da ağırdı! Öyle ki, bedelini ödediler ve kayboldular, çoğu şu an aramızda yok, keza bir o kadarının hayatı bambaşka şekilde değişti; onların ödedikleri bedel çok daha ağırdı anlayacağın, yani şimdiki onlara göre hiçbir şey değil, çok çok makul! Bu arada, makul demişken, bazı şüphelerim var seninle ilgili!
Zurna – O ne demek şimdi? Nasıl, ne kadar makul, ne şüphesi yahu?!
Davul – Ne bileyim; konuşmaların, konuşmamaların, elin kolun, oran buran… Fena şüpheli!
Zurna – Ne diyorsun yahu, çıldırtma beni, nereden çıkarıyorsun?
Davul – Öyle hissediyorum, büyük şüpheler hissediyorum, sende bir şeyler var gibi hissediyorum…
Zurna – Beni tanımıyor musun? Sanki ilk defa karşılaştığın biriyim! Saçmalama, olur mu öyle şey?!
Davul – Aslında… Bence de olmaz, olmamalı, oldurulmamalı!
Zurna – Tabi canım, daha neler?! Hem onu boş ver de şimdi, dinle bak ne anlatacağım…
Davul – Dinliyorum, anlat bakalım; ama dikkat et benden başkaları da dinliyor olabilir…
Zurna – Kim dinleyecek, nasıl dinleyecek?
Davul – Bir anda, sen anlamadan, bilmediğin birileri… Biz birbirini dinlemeyi seven bir toplumuz biliyorsun! Dinliyoruz, anlıyoruz, toplumsal uzlaşmalara varıyoruz, çözümlüyoruz… Dinlemek güzel!
Zurna – Anlıyorum; sanırım…
Davul – Anlaman lazım tabi, Osmanlıca konuşmuyorum.
Zurna – Osmanlıca mı?!
Davul – Evet, Osmanlıca. Neden şaşırdın?
Zurna – İlk akla gelen o değildir ya; “İngilizce mi konuşuyorum kardeşim ben burda?” derler genelde. Nedir şimdi bu, nereden çıktı?
Davul – Ne bileyim, arada böyle Osmanlıca’lıyorum işte… Hobi diyelim, hobi olsun.
Zurna – Bu arada gözün aydın! AVM’ler Pazar günleri kapanacakmış artık.
Davul – O konu öyle sonuçlanmadı, kapanmayacak. Zaten kapanması da olay olurdu; böyle daha iyi. Nereye gider millet gezmeye, alışverişe, hava “almamaya?!”
Zurna – Nereye mi gider? Yahu daha düne kadar karşıydın bu AVM’lere! Şimdi gelmiş nereye giderler diyorsun!
Davul – Doğru ama… Peki sence nereye giderler? Hadi birkaç yeşile çalan yer söyle mesela…
Zurna – Hah! Dediği şeye bak! Şey korusu mesela; pardon orası halka kapatılmıştı, özelleştirildi de denebilir. Haa! Şey parkı; pardon orası plazalaştırıldı. Şey var; yok yok, o da yok! Yahu orası özelleştirildi, burası güzelleştirildi; eee? Nereye gidecek bu millet?!
Davul – Evet; işte o yüzden AVM’lerin artması lazım… Açalım AVM’lerin önünü, üresin, çoğalsın… Daha iyi olmaz mı sence de?
Zurna – Ne bileyim! Falcı mıyım ben? Ama istersen iyi bir falcı var, sorabiliriz…
Davul – Yok daha neler! Kalkıp böyle bir konuyu falcıya soracağız…
Zurna – Ciddi diyorum! Hatırlamıyor musun zamanında birçok konuda falcılara danışılıyordu, televizyonlarda programlar dahi yapılıyordu, neler soruluyordu neler… Biz bunu sormuşuz çok mu? Mahalleye yeni taşınan şu falcıya bir gidelim, ne söylese çıkıyor diyorlar, duymamış olamazsın! Gel bu akşam gidelim ona soralım; AVM’leri, geleceği…
Davul – Duymadım, tanımıyorum, inanmıyorum. Falla falan olur mu bu işler, saçmalama!
Zurna – Yahu herkesin dilinde bu adam, sen nasıl duymadın?! Fuat abi ne söylese çıkıyor diyorlar, biz de gidelim bi baktıralım, noolucak?
Davul – Ben gelmiyorum, sen git; Avrupa Birliği endişeliymiş, doğru mu yalan mı, gitmişken onu da sor…
Zurna – Bizim için mi endişeliymiş, sebep?
Davul – Geçenlerde bazı gazeteciler ve basın mensupları gözaltına alınmıştı ya, ondan dolayı.
Zurna – Hah hah, bırak Allah aşkına, onlar bizim için endişe duyar mı?
Davul – Ben bilmem, sor işte Fuat abiye, bakalım ne diyecek… Amerika da takip ediyormuş bu arada…
Zurna – O iyi bak! Takipçi sayımız artsın…
Davul – Ne diyorsun yahu?! O takip, öyle takip değil.
Zurna – O zaman bizi örnek alıyorlar demek istiyorsun, bilimde, sanayide, teknolojide… Öyle mi?
Davul – Orası öyle tabi, yıllardır; demek isterdim, ama hayır!
Zurna – Arabayla takip ediyorlar de bari, güleyim biraz…
Davul – Gül o zaman… Hem de bir milyonluk merzedezle.
Zurna – O ne şimdi?
Davul – Gülerken düşünmen için, kuru kuru gitmesin…
Tiyatrocu Orhan Aydın: Faşist demişim, dedim, diyorum