Hükümet tarafından ortaya konan İç Güvenlik Paketi, Türkiye’de başta muhalefet olmak üzere birçok kesim tarafından tartışılmaya başlandı. “Bu paket ne ifade ediyor, ne getiriyor?” sorusu da gündemdeki yerini aldı.
TPK (Türkiye Polis Kuvveti)
Türkiye’de de son günlerde ciddi anlamda gündemi meşgul eden ve tartışılan bir konu ortaya çıkmıştır: İç Güvenlik Paketi. Bu pakete göre polis daha da güçleniyor, yetkileri genişletiliyor. Bu yetkiyle birlikte halkın aklına da yeni soru işaretleri geliyor. “Bireyin korumalığını üstlenen devlet, bireyin karşısında kendisine polis aracılığı ile kalkan mı oluşturuyor, neden yasa değişikliğine gidiyor?” gibi birçok soru işareti… Bu da halk üzerinde korkular oluşturuyor.
İç Güvenlik Paketi’nde makul şüphe ne anlama geliyor?
Hatırlanacağı üzere 14 Aralık operasyonundan kısa bir süre önce devlet, CMK’da bir yenilik getirdi. Buna göre, devletin yargı organı makul şüphe ile vatandaşını gözaltına alabilir, sorgulayabilir.
CMK’nın 116. ‘Şüpheli ve sanıkla ilgili arama’ maddesi “Yakalanabileceği veya suç delillerinin elde edilebileceği hususunda somut delillere dayalı kuvvetli şüphe varsa; şüphelinin veya sanığın üstü, eşyası, konutu, iş yeri veya ona ait diğer yerler aranabilir” şeklindeydi. Daha sonra ise 116. maddedeki ‘somut delillere dayalı kuvvetli şüphe’ ibaresi ‘makul şüphe’ şeklinde değiştirildi. Gerekçede, “Uygulamada ortaya çıkardığı güçlükler yanında kurumun amacını ve işlerliğini zayıflatması nedeniyle somut delillere dayalı kuvvetli şüphe, makul şüphe şeklinde değiştirilmiştir” denildi. (1)
Bu konu da muhalefetin en üst noktasından cevabını buldu ve tepki ile karşılandı. Çünkü somut, kanıta dayanmadan ülke vatandaşı polis tarafından gözaltına alınabilirdi. Şimdi yeni İç Güvenlik paketi ile birlikte devlet polis aracılığı otoritesini daha da büyütecektir. Makul şüphenin ardından İç Güvenlik Paketi‘ni beraberinde getirmeye çalışıyor. Bu paket ise şunları getiriyor:
- Yeni düzenlemeyle birlikte molotofkokteyli saldırı aracı sayılacak.
- Maskeli eylemcilere ceza gelecek.
- Gösteriye silahla katılanlara verilecek ceza artırılıyor. Silahlı eylemciye 2.5 ila 4 yıl arasında hapis cezası verilecek.
- Polisin şahıs ve araç aramalarında yetkisi genişletilecek.
- Polisin gözaltı süresi Vali Yardımcısı ve üs amirin denetiminde 24 saat olacak. Bu süre, savcı kararıyla 48 saate uzatılabilecek.
- Düzenlenen eylemlerde verilen zararları bundan sonra eylemci ödeyecek.
- Sanal ortamda nefret ve teröre çağrı da artık suç sayılacak.
- Polisin yetkilerinin denetimi için Kolluk Gözetim Komisyonu kurulacak. Komisyonda STK’lar da yer alacak.
- İstihbari dinlemeleri denetlemek için de Meclis’te komisyon kurulacak. Bu komisyona tüm partilerden milletvekilleri katılacak. (2)
Siyasal güç, yargının yerini mi alıyor?
Bu paketle birlikte polis şüpheli gördüğü kişinin savcı izni olmadan üzerini, eşyasını, aracını, arayabilecektir. Bununla birlikte kişi, miting sırasında cebinde kesinlikle demir bilye (atmasa dahi) bulunduramayacak, sapan silah kabul edilecek ve polise silahlı meşru müdafaa hakkı doğacaktır. Havai fişek, demir bilye, sapan vb. ile yürüyüşe katılmak 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na giriyor. Ceza 2.5 ila 4 yıl arasına çıkarılıyor.(3) Peki sapan bir çocuğun elinde olursa ne olacak?! Bunlar iyi düşünülüp karar verilmelidir. Bunların dışında hukuk bir anlamda savcı ve valilerle ortak kullanılacak. Bir anlamda siyasal güç, yargının yerini alacaktır.
İç Güvenlik Paketi ile savcıların birçok yetkisi valilere verilecek. Vali, lüzumlu görmesi hâlinde kolluk amir ve memurlarına suçun aydınlatılması ve suç faillerinin bulunması için doğrudan emirler verebilecek. Kamu düzenini sağlamak amacıyla vali tarafından alınan karara aykırı davrananlar, 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacak. Bakana verilmek istenen OHAL yetkisi, valiler eliyle yürütülebilecek.
Polis ve yargı siyasallaşacak mı?
Bununla birlikte süreç bize yargının, siyasi otoritenin kucağını bırakıldığını gösterecektir. Polis ve yargının siyasallaştığı bir süreç bizi bekliyor olacaktır.
Meclisteki son günlerde milletvekillerinin kavgasının nedeni de bu pakettir. Hükümet yetkilileri, bu paketi yasalaştırıp yapılacak eylemleri pasifize etmeye çalışmaktadır. Muhalefet yetkililerinin ise bu paketin çıkması ile devletin, halkın üzerindeki otoritesinin artacağı konusunda tereddütleri bulunmaktadır. Bu yüzden konuya ciddi muhalefette bulunmaktalar. Bu paketin çıkması durumunda toplumsal olaylarda ciddi sorunlarla karşılaşmak mümkündür. Özellikle büyük mitinglerde bunu kaşımak isteyecek uç fraksiyonlar olabilir. Provokatörlerin de etkisi ile 6 – 7 Ekim Olayları gibi çatışmaların ortaya çıkması söz konusu olabilir. Bu da yakın geçmişte yaşanan (ne yazık ki) çocuk ölümlerine neden olacaktır. Çok geç olmadan bugünden bunu yazmak bizim görevimizdir.
Görüldüğü üzere makul şüphe ve İç Güvenlik Paketi ile birlikte devlet, otoritesine otorite, gücüne güç katıyor. Devlet, halkının üzerinde hegemonyasını artırıyor; halkın kitlesel eylemlerine (Gezi Olayları gibi) engel olmaya çalışıyor. Kısacası devlet, devlet olmaktan çıkıp örgütleşiyor. Yani bir işletmenin küçülmesi gibi, (teoride) küçülüyor, (pratikte ise) güçlü bir polis devleti oluyor. Bu yüzden Türkiye’nin yeni adı “TPK” yani Türkiye Polis Kuvveti oluyor.
Kaynak:
- http://www.hurriyet.com.tr/gundem/27394185.asp
- http://www.ntv.com.tr/arsiv/id/25545355/
- http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/siyaset/217005/ic_Guvenlik_Paketi_nde_kavga_cikaran_maddeler.html