İşsizlik… Kiminin hayatını zindan eden, kiminin ruhsal problemlerinin ana sebebi… İşe yaramama duygusunu tetikleyen olgudur işsizlik… Olurun olmazıdır işsizlik. Çaresi henüz tam olarak çözülemeyendir. Nedir, ne değildir birlikte öğrenelim mi şimdi?
Her üniversite öğrencisinin henüz mezun olmadan taşıdığı strestir işsizlik. Emeklerinin karşılığını almak istemenin adıdır. Para kazanma isteği sonucunda oluşan durumdur. Hayallerin yarım kalışının adıdır belki de işsizlik… İşe yaramayacağının göstergesi midir bu işsizlik?
Nedir ki bu işsizlik sahi?
Korkutan, korkutmaya çalışan bu olguyu nasıl pozitif hale çevirebiliriz diye düşündünüz mü hiç? Hayatın her alanında karşınıza çıkandır işsizlik. Belki bazı insanlara göre mevki veya konum delisi olmak için aşılması gereken bir olaydır. Bazılarına göre ise sadece ihtiyaçların karşılanma isteğidir.
Bakalım, işsizlik olgusu bizde neler çağrıştırıyor? Elbette öncelikle kendimden vereceğim örnek ile önce ben düşüneceğim ki daha sonra sizi düşündüreceğim bu yegane esaslı konuda…
Şu anda üniversite birinci sınıf öğrencisi olmama rağmen, benim de taşıdığım streslerden biridir… Sırf bu yüzden bir sürü eğitime, panele katılıp, bu duruma katılma ihtimalimi azaltma isteğimdir… Henüz birinci sınıf öğrencilerinin dahi bu stresi yaşadığı ülkemizde, bu sorunun önüne geçmek için çeşitli alternatifler sunuldu şimdiye kadar. Yetti mi? Memnun muyuz?
Her şeyden memnun olamama gibi şımarıklıklarımızı da dahil edersek eğer bu duruma, maalesef yine bir tatminsizlik söz konusu… Çünkü insanız. İnsan olmak neyi mi gerektirir? İstek… İstekleri birbiri ardına getirir… Daha çok isteği getirir.. Elindekini yetindirmez sana, hal böyle olunca işsizlik de bu sonuçlardan ister istemez etkilenir. Nereden mi biliyorum? Çevremden, yaşadığım durumlardan…
Öncelikle bir işte neyi arıyoruz?
Yüksek maaş? Güzel imkanlar? Esnek çalışma saatleri? Tüm bunları düşündüğümüz vakit, işsizliğin de bazı nedenleri ortaya çıkıyor doğrusu… Henüz öğrenci olmama rağmen şu an hangisi senin için uygun diye sorsanız, size cevabım; güzel imkanlar olurdu. Yani bir nevi huzur…
Çalışma ortamının verdiği huzur ve bunun beraberinde getirdiği verimli çalışmalar. E, hadi çalıştın diyelim. Karnını kim doyuracak senin diyenleriniz de olabilir. Ki haklılar da. Yüksek maaş gibi maddi imkanları kim es geçebilir? Gerçekçiyim elbette… Fakat bir şeyleri tam olarak edinebilmemiz için, yıllarımızı harcadığımız ülkemizde bu durumun da net bir çözümü bulunmamakta… Birinden birini feda etmek durumundayız… Bu sizin tercihleriniz… İş ve işsizlik olgusu yine sizde başlayıp biter…
Örneklere devam edecek olursam eğer; bir insan neden işsiz kalır? Ya kendine uygun bir iş bulamaz, ya da bulduğu işlerin içine girmek istemez. Bu iki nedendir asıl olay… Kendinizi düşünün hadi… İstekleriniz, hayalleriniz, amaçlarınız bir yanda, size uygun olmadığını düşündüğünüz çalışma ortamı bir yanda. Siz ne yapardınız? Hangisini seçerdiniz bu durumda? Kimi insan bu iki durumdan ikincisine katlanmak zorunda kalıyor, işsiz kalmamak adına… Hayatını devam ettirebilmek adına… Bu şekilde ilerliyor çünkü hayatımız…
Sadece kendi isteklerimiz doğrultusunda ilerleyemiyoruz hiçbir zaman… Bu kişi, çok mutlu olacaktır demiyorum, diyemem. Lakin kesin bir cevapla asla mutlu olamaz da diyemem bu durumda. İş ve işsizlik yine kendi elinizde şu an… Tercihler, seçimler çemberi…
Ben biraz da bu konu hakkında neler yapılabileceğini aktarayım sizlere…
Öncelikle; işsizlik olgusuna dahil olmamak adına, kendinizi geliştirin! Çok geliştirin! Elbette yabancı dil ilk aklımıza gelen… İngilizce mi biliyorsunuz? Bir dil daha ekleyin kendinize, bir sürü eğitime mi gittiniz önceden? Birkaç tanesine daha gidin, sertifikalarınız, kurs bitirme belgeleriniz çoğalsın… Kendinize bir şeyler katmayı amaç edinin bu hayatta.
Bu sadece iş bulma yahut, işsizlik korkusu adına yapılmış eylemlerden birkaçı olmasın sakın… Siz değerlisiniz ve hayatınızı daha da değerli yapmak adına uğraşıyorsunuz. Elbette amacınız; güzel bir iş bulup, işsizlik olgusunun içinden sıyrılmak… Fakat lütfen bunu bir amaç olarak görmeyin. Tüm bu bahsettiğim sizin kendinizi geliştirmenize yardımcı olacak unsurlar sadece araçtır hayatınızda. Uçun yükseklerden, gözünüzü seveyim! Çıkın bulutlara doğru, iş ve güzel hayat uğruna değil sadece… Kendiniz uğruna…
Kurun en güzel hayallerinizi bir kez daha, amaçlarınıza bir koşar adım daha atın…
Size inanmayanlara inat, çok daha yükseklere çıkın… ‘Olduğunuz gibi’yi boş verin artık, olamadıklarınızı hayal edin, ve uçun yükseklerden. Bir kez daha… Hayatınız sadece iş üzerine olmasın, kendinizi yaşayın, iş bulamama korkusunu elbette taşıyın ama bunu kendiniz için yapın, rica ediyorum… Öğrenin, daha çok öğrenin. Paylaşın bildiklerinizi hep, hayatınızda… Daha çok insanla konuşun, daha çok bilinçlenin. Türlü türlü eğitimler var, katılın hepsine, açın ufkunuzu… Yapın artık bir şeyler! Zaman oldukça nankör, sürekli ilerliyor…
Bugün yapamadıklarınız için, yarın pişman olabilirsiniz! Kırın zincirlerinizi! Size inanmayana, gözünde büyütmeyene, çok güzel bir iş ve geleceğe sahip olacağınızı ispatlayın! İspatlayın ki yarım kalmasın bu hayaller. Yarım kalmasın bu hayat. Bir bütünü bitirmenin verdiği hazzı yaşayın, içinizdeki azmi göremeyenlere inat…