Ah Bu Aleviler!

Adana’da gerçekleşen akıl almaz olayda bir imam, vefat eden bir vatandaş Alevi olduğu gerekçesiyle Aleviler’in selası mı olur diyerek önce selayı vermiyor. Daha sonra toplumun tepkisine karşı koyamayıp selayı vermek zorunda kalıyor.

Aleviler ayrımcılık din müslüman islam bektaşi sela namaz imam

Ah Bu Aleviler!

Almanya’da yaşayan 54 yaşındaki Nurten Mirzeler, hayatını kaybetti… Adana’ya getirilen cenazesinde imamın selayı okumadığını ileri süren Mirzeler’in kardeşi Hasibe Kıstak olayı şöyle anlatıyor:

“Ağabeyim akşam selanın okunması için imamla konuştu. Sabaha kadar acımızdan uyumadık. Sela okunmayınca imamın evine gittim, bana ‘Alevilerin selası mı olur?’ dedi. O anda şok oldum, Komşularımız sinirlendi. Kalabalık artınca imam, sabah namazından sonra selayı okuduğunu söyledi. Bize ‘Siz uyuduğunuz için duymamışsınızdır’ dedi. Ben de ‘Dinine imanına selayı okuduğuna dair yemin eder misin?’ dedim. Yemin etmedi. Kimse duymadığını söyleyince tepkiler üzerine selayı okumak zorunda kaldı. Akşam da gelip özür diledi ancak, yine ‘Cumartesi günü izin günümdü istesem okumazdım, hayrıma okudum’ dedi.” (1)


aleviler sela tepkisi adana alevi platformu
Adana Alevi Platformu’ndan Sela Tepkisi

Aleviler’e yapılan ne ilk ne de son ayırımcılık…

Şimdi lafa bak; Hasibe Kıstak ‘şok oldum’ diyor. Sayın Kıstak siz neden şok oluyorsunuz anlamak mümkün değil! Neden şok oluyorsunuz? Aleviler’e ilk defa bu yapılmıyor ki? İlk defa yapılsa size diyeceğim ki şaşırmakta çok haklısınız; ama size yapılanlar, söylenenler keşke bu kadar olsa!

Size neler söylenmiş neler; gelin beraber bakalım… Bugün birilerinin geçmişe özlem duyduğu, Cumhuriyeti reklam arası gören düşüncelerin savunduğu Osmanlı’ya gidelim. Osmanlı bizim ecdadımız değil mi muhakkak ki ecdadımızdır. Geçmişimizi yok saymak mümkün mü? Bugün yaşadığımız Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı’nın (köken olarak) devamıdır. O yüzden onları hayırla anmamak rasyonel olamaz; ancak Osmanlı yönetimi veya Osmanlı’nın din adamlarının hataları, yanlışları olmadı mı? Evet, muhakkak ki oldu? Tarihe ilgi duymuş, araştıran kişiler de bunu bileceklerdir… Osmanlı’da 1826 yılına; yani Vaka-i Hayriye‘ye (Hayırlı Olay) kadar Bektaşi’ler vardı. Bu Bektaşiler, Osmanlı’nın ‘Yeniçeri’ askerleridir. ‘Bektaşi’ler kimdir? Alevi düşüncesini benimsemiş Hacı Bektaş Veli’nin yolunda ilerleyenlerdir. Bu yüzden her Bektaşi bir Alevi’dir. Bu yüzden Osmanlı’da da Aleviler’e karşı sevgi bağı vardı. Ancak her dönemde olduğu gibi Osmanlı’da da Aleviler’i hor görenler olmuştur. Hem de en üst noktadan din adamları Şeyhülislamlar tarafından!


Konuyu çok fazla dağıtmadan bu anlattıklarımızı konumuza bağlayalım. Osmanlı’da Padişah, Şeyhülislam’dan icazet almadan bir iş yapmazdı. Şeyhülislam, bugünkü Diyanet İşleri Başkanı gibi yani… Bu Şeyhülislamlardan bir tanesi de Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim‘in Şeyhülislamı Müftü El Hamza‘dır. Bakın Müftü El Hamza, Çaldıran’dan önce Kızılbaşlar (Aleviler) için fetvasında ne diyor?

“… Biz dahi Şeriat’ın hükmü ve kitaplarımızın nakli ile fetva verdik ki adı geçen toplum Kızılbaşlar, kafir ve dinsizdirler ve de her kimse ki onlara uyup onların dinlerine razı ve yardımcı olurlarsa onlar da kafir ve dinsizdirler. Bunları dahi öldürüp, toplumlarını darmadağın etmek tüm Müslümanlara vacip ve farzdır. Müslümanlardan ölen said (mübarek) ve şehit olup cennete girer ve onlardan (Aleviler’den) ölen aşağılık; bunların hali kafirlerin daha fena ve çirkindir… Kızılbaşların ileri gelenlerini öldürüp mallarını ve kadınlarını dahi ve çocuklarını İslam gazilerine taksim ede ve bunları ele geçirilince tövbeliklerine ve pişmanlıklarına inanmayıp öldürülmeli ve de bir kimse ki vilayette olup onlardan olduğu bilinirse ya da onlara giderken yakalanırsa öldürülmeli ve tüm bu toplum hem dinsizdir ve hem bozguncudur, iki yönden katledilmeleri vaciptir.” (2)

Evet, bu fetvayı veren Yavuz’un Şeyhülislamı Müftü El Hamza… El Hamza bunları söylerken Adana’daki imam “Aleviler’in selası mı olur?” demiş çok mu?! Ah bu Aleviler ne kadar da büyütüyorlar bir sözü! Aleviler ile ilgili yazımız son olmayacak değerli okurlar; bu konuya benzer konularla yazılarımla süreçte yine beraber olacağız…

Bu arada üzülme imam arkadaş sen ilk değil son da olmayacaksın bu toplumda!


Kaynak:

  1. http://www.bugun.com.tr/son-dakika/imam-alevilerin-selasi-mi-olur–haberi/1530159
  2. Kuzu, A. (2014). “Bu Toprağın Canları”. Kariyer Yayıncılık. İstanbul. S:143-144.

 

Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…