Çırılçıplak: Başlangıç ile bitiş ortasında ben kaldım!

Hangisini sayalım: Şanlıurfa’da su taşıyan kız heykeline tesettür giydirilmesini mi? Ordu’da, park ve caddelerdeki heykellerin boyanıp, çarşafa büründürülmesini mi? Bursa’da, Güney Koreli Veogeun’un Özlüce Parkı’ndaki ‘Gerçek Aşk’ adlı kız heykelinin bacaklarının kırılmasını mı?

İstanbul Taksim'deki Piramit Sanat Merkezi'nde sergilenen Çırılçıplak adlı sergi.
İstanbul Taksim’deki Piramit Sanat Merkezi’nde sergilenen Çırılçıplak adlı sergi.

Sait Faik Abasıyanık 1938’de kaleme aldığı ‘Kriz’ öyküsünde; hem öykünün kahramanlarına hem de okuyucusuna insanı ikilemde ve vicdanın sınırlarında kaosa sürükleyebileceği bir soru yöneltir:

‘…bir gün müthiş bir tiran ortaya çıksa… Şöyle Neron ayarında deli bir mahluk. Sen de onun emrinde olsan. Günün birinde gözleri hayat dolu bir çocuğu bu zalim yakalatsa. ‘Şunu idam edin!’ dese; siz ‘Olmaz’ diye kıyameti koparsanız tabii… Öteki: ‘Ya bunu, idam edeceksiniz, yahut yarın sabah ezanında Süleymaniye Camisi’ni yıkmaya başlayacaksınız!’ Sana da: ‘İlk kazmayı sen vuracaksın!’ dese…’


Burada yanıtlamamız gereken, neden masum bir çocuğun idam edilmesi ya da Süleymaniye Camisi’nin yıkılması ikileminde kalmamızdır? Tiran’ı, diktatörü yönetime getiren/ getirecek sistemi hazırlayan halkların yapacağı her seçim sonuçta yanlış olacaktır!

(İbrahim) Dedi ki: ‘Siz gerçekten, Allah’ı bırakıp dünya hayatında aranızda bir sevgi bağı olarak putları (İlahlar) edindiniz. Sonra kıyamet günü, kiminiz kiminizi inkar edip tanımayacak ve kiminiz kiminize lanet edeceksiniz. Sizin barınma yeriniz ateştir ve hiçbir yardımcınız yoktur.’ (Ankebut Suresi / 25)

Sergi salonun kapısında ‘Çıplaklıktan, cinsellikten ve özgünlükten rahatsız olanların sergiye girmemeleri rica olunur.’ yazmaktadır!

Yer, İstanbul Tarlabaşı’ndaki Piramit Sanat Merkezi. 26 Şubat- 29 Mart 2015 tarihleri arasında sergilenen ‘Çırılçıplak’ adı altındaki yapıtları, kimliklerini ‘Milliyetçi’ olarak tanımlayan bir grup insan tarafından protesto edilerek: ‘Bizler Türk milletinin ahlaki değerleriyle ters düşen ve sanat adı altında perdelenmek istenen bu çirkin sergiyi kabul edemeyiz! Dindar nesiller yetiştirmek isterken zinayı serbest bırakanların bu pornografiden rahatsız olmalarını beklemiyoruz!’ basın açıklaması yapıldı.

Çırılçıplak
Çırılçıplak

Almanya’dan Uwe Ommer, Fransa’dan Philippe Deutsch, Damien Guillaume, Arto Pozat, Japonya’dan Tetsuro Higashi, Amerika’dan Hugh Holland, Türkiye’den Bedri Baykam, Erden Cantürk, Koray Erkaya’nın katıldığı sergide kırk dokuz adet özgün yapıt yer almaktadır.

Serginin küratörlüğünü yapan sanatçı Cüneyt Ayral, ‘Çırılçıplak’ adı altındaki yapıtların tanıtımında: ‘Sanatın, görselliğin ilk günlerinden bu yana baktığımızda hep çıplaklığı izliyoruz; doğanın yarattığı belki de en güzel şey olan insan vücudundan utanan, sakınan, onunla ilgili inanılmaz garip yorumlarla, onu örtüp saklamaya çalışanlara inat bu sergiyi düzenlemeyi düşündüm ve işte çırılçıplak!’ açıklamasında bulunarak, çıplaklığın pornografiden ayrı düşünülmesi gerektiğine dikkat çekerek, asıl odaklanılması gerekenin estetik olduğunu belirtmektedir.

Parçalanan kültür ve insanlık tarihi

2001 tarihinde Afganistan’daki Bamiyan heykellerini dinamitleyen Taliban güçlerinin günümüzdeki uzantısı IŞİD, yeni bir kültürel barbarlığa imza atmaktadır. Musul’un 30 kilometre doğusundaki Nimrud, Asur’un MÖ. 13. yüzyıldan kalma kenti, zalimliğin yıkımını yaşamaktadır. Müzelerindeki eserleri yağmalanarak, binlerce yılın heykelleri balyoz darbeleriyle parçalandı. Parçalanan kültür ve insanlık tarihiydi!


Nimrud Yıkımı işid ISID isis ırak suriye
Nimrud Yıkımı

Düşlerimizi çalanlar kim?

Hafifçe geriye uzanmış, çıplak bir kadın! Başını arkaya atmıştır nedenli nedensiz. Ön profilden bakıldığında görülmeyen ama elleri arkadan kelepçelenmiş bir kadın! Gürdal Duyar‘ın Güzel İstanbul heykeli! ‘Türk geleneğine ve ahlakına uygun bulunmayan’ müstehcen taş! Meçhul bir yerde çirkinleşmesi için bekletilmektedir!

Muzaffer Ertoran‘ın, Tophane’deki İş ve İşçi Bulma Kurumu önünde toplanan gurbetçi işçilerden esinlendiği İşçi Heykeli, çıplaklıktan da emekçiden de tahrik olan bir zihniyetin tetikçileri tarafından hedef seçildi. İşçi Heyleli’nin parmakları kopartıldı, elindeki balyoz parçalandı, yüzü ziftle kaplandı! İş kazalarında yaşamını kaybedenlerin, emeği sömürülenlerin, madenlerde toprak altında kalanların ne değeri olabilirdi ki, heykeli yapılıp anıtlaştırılsın?

Yaşar Kemal heykeli
İnşaat alanı içinde terkedilen Yaşar Kemal heykeli

Ucube diye suçlanan Mehmet Aksoy’un ‘İnsanlık Anıtı’ heykeli; İlhan Koman’ın İsrail protestoları sırasında kolu kırılan ‘Akdeniz’ heykeli; inşaat alanında onurunu koruyan ‘Yaşar Kemal’ heykeli, Yeni Türkiye’nin insanlarına uygarlığı sorgulatabilecek midir?

Hangisini sayalım: Şanlıurfa’da su taşıyan kız heykeline tesettür giydirilmesini mi? Ordu’da, park ve caddelerdeki heykellerin boyanıp, çarşafa büründürülmesini mi? Bursa’da, Güney Koreli Veogeun’un Özlüce Parkı’ndaki ‘Gerçek Aşk’ adlı kız heykelinin bacaklarının kırılmasını mı?

Yeni dünyalar kurgulamanın tek yolu sanattır. Kurguladığımız o dünya düşlerimizden doğar! Düş kurma özgürlüğümüze düzenlenen tüm saldırılar bizleri her zaman olumsuz iki seçenek arasında bırakarak kaosa sürükler!

‘Luvr yanmak üzere… Halk kapıları sarmış, heyecan içindedir. Birden siyah şapkalı ve lavelyer kravatlı adamlar:’Jokond’u, Jokond’u!’ diye bağırışıyorlar. Bir genç adam, alevler içine kendini atıyor. Jokond’un bulunduğu salona giriyor. Fakat tam orada bir küçük zenci çocuğu görüyor. Gözleri dehşetten büyümüştür. Gelen adama kollarını uzatıyor. Jokond bir on adım ötesindedir. Düşünmeye zaman yoktur. Ya çocuk, ya Jokond kurtarılmalıdır. Siz olsaydınız hangisini kurtarırdınız?..’ (Kriz- Sait Faik)

Çok boyutlu yaşam yolumuzu kesip, düşlerimizi çalmaya çalışanlar kim sizce?


Yazının başlığı, Özdemir Asaf’ın ‘Çırılçıplak’ adlı şiirinden alıntıdır.