Hayatın bize neler getirdiğinin değil, bizim ona neler verdiğimizin muhakemesini yaptığımız sürece gerçek mutluluğa ulaşmış olacağız.
Bir nefes, bir dokunuş, bir tebessüm…
Neydi bizi bütün bu güzelliklerin farkında olmaktan alıkoyan?
Oysa gökyüzü aynı gökyüzü. Rüzgar aynı rüzgar. Nefes aynı nefes. Ne bir eksik ne de fazla…
Bazen koşulsuzluklarla kurulmuş imkansızlık dünyası deriz biz buna. Oysa ne kadar da gerçeği yansıtmayacak kadar katı bir muamma.
Siz hiç sabahı erkenden karşılayanlardan olup güne merhaba diyebildiniz mi? Ya da koşullandırılmış adımlarınızla yol alırken etrafınıza bakıp da sağınızda kalmış bir fidana gülümseyebildiniz mi?
Tüm ısrarla tükettiğiniz şu kısa ömrünüzde bir kuşu kafesinden çıkartıp onu bırakmayı denediniz mi? Oysa özgürlük diye sığındığımız bir hakikatsizlik içine tutsak edilmeye çalışılan kuşlar kadar çelişki ve muamma…
Sağ elinizi sol kalbinize koyup da hızla çarpışını hissedip o an durmadığı için teşekkür edebildiniz mi ona?
Elinizi değil de varlığınızı vicdanınıza dokundurduğunuzda acı ya da tatlı hissedecek bir vicdana sahip olmanın huzuruyla kendinizi küçük de olsa ödüllendirebildiniz mi?
Bir varmış bir yokmuş hayatınızı dolduran dostluklara, değerlere, iyi ya da kötü ne varsa her şeyin idrakına varıp da tüm bunları koruyabildiniz mi?
Yola çıktıklarınızı yolda bulduklarıyla değiştiren insanlardan mı oldunuz yoksa?
Bir çöpçü, bir usta, bir dost, bir akraba… Her ne olursa olsun varlığını iyi ya da insanlara gülümsemeyi kısa dahi olsa deneyebildiniz mi?
Hani hep diyoruz ya:
— Hayat beni neden yoruyorsun? Hayallerim var, isteklerim var, iyi ya da kötü bir geleceğim var…
Ama sen neden beni yoruyorsun?
Şimdi soru sırası bende desek:
O zaman soruyorum size
— İnsan, neden yoruyorsun hayatı ve hayatını?
Tuğba ALTUN
Hayat dediğin nedir ki?
Ya içine girip, yüzmeyi öğreneceksin.
Ya da öylece bekleyeceksin insanların senin için yazdığı kaderi oynamayı.
Kaybolmakmış, tükenmekmiş…
Boşver düşünme bunları.
Cesur olup yol almayı öğren
Geride kalma hiçbir zaman.
Bazen nefesin kesilecek, bazense yorulacaksın.
Ama emin ol gün gelip göreceksin
İnsanların senin için yazdığı kaderi oynamayı.
Nice mevsimler geçecek, nice rüzgarlar esecek.
Nice yağmurlar yağıp, nice kar taneleri düşecek avuçların arasına
Ama sen korkmayacaksın.
Alacaksın eline azmin sabırla yoğrulmuş tohumunu
Ekeceksin yüreğinin en güzide yerine.
Onu sevgiyle, şefkatle, merhametle besleyip
Beklemeyi öğreneceksin, tükenmeyi değil.
Herkes sana bu tohum bu yürekten çıkmaz dese de
Sen herkesi değil, kendi sesini duyacaksın.
Gün gelip de nefesin kesilip, tükendiğini hissettiğin bir yalnızlıkta
Bir dal uzanıverirse sana.
Şaşırma!
Gör bak yorgunluğun da geride kalıyormuş, durgunluğun da.