Milletvekillerine Bağış Yapalım!

Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce’nin milletvekillerinin geçim sıkıntısı yaşadığı yönündeki düşünceleri gündemin yeni konusu oldu. Sizin düşünceleriniz nedir bilmiyorum; ama benim bu konu üzerine söylemem gereken birkaç şey var!

çevre şehircilik bakanı idris güllüce milletvekillerine bağış milletvekili maaşı

Milletvekillerine Bağış Yapalım!

Bugünlerde gündemi seçim süreci ve partiler belirlerken medyada yeni bir haber ortaya çıktı. AKP Samsun Milletvekili Ahmet Yeni ve eşi Emine Yeni adına yapılacak olan Emine Yeni-Ahmet Yeni Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi’nin imza töreninde konuşan Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce şöyle diyor:

“Allah hayrınızı kabul etsin. Ne mutlu size. Siz de sanmayın milletvekilliği öyle çok paralı maralı iş değildir. Milletvekili olduğunuzda sanırsınız ki çok parası marası olur. Milletvekilleri ay sonunu zor getirir, onu da söyleyeyim. Bu hayır işi, paranın çokluğundan değil, gönlün çokluğundan. Allah nice paraları var, çuvallara sığmıyor ama hayır nasip etmiyor. Allah hepimize hayır nasip etsin…” (1)

Haber çok ilginç geldi bana. Acaba doğru bir haber mi diye araştırdığımda haber doğruydu. Ana akım medyada yer alan bir haberdi. Bu haber doğru ise “Milletvekillerine bağış yapalım!” dedim. Gerçekten milletvekilleri bu kadar ekonomik sıkıntıyla mı yaşıyorlar? Sonuçta bu maaşları onlar kendileri belirliyor. Neden bu kadar sıkıntı içinde yaşıyorlar ki? Tüm partilerin uzlaştığı ender maddelerden bir tanesidir milletvekili maaşı… Bir araya gelirler kendisi de bir milletvekili olan Meclis Başkanı veya onun vekili (çok zor değil) maaş zammı için meclise sorar: “Ey milletvekilleri, ey bu vatanın gariban, yoksul kesimi! Ne diyorsunuz; zor geçiniyoruz, evimizi geçindiremiyoruz, çocuklarımızı okutamıyoruz, evimize ekmek alamıyoruz, ne diyorsunuz maaşlarımıza zam yapalım mı?!” Onlar da hep birlikte “Ya bu adam muhalefetten seçilmiş bir Meclis Başkanı ama (ilk defa) ne güzel konuşuyor ya!” diyerek nikahtaki gelin ve damadın heyecanı gibi Evet, evet, evet! Yani hep birlikte eller kalkar, iner ve madde kabul edilir. O andaki heyecanlarını, o çocuksu masumiyetlerini gerçekten merak etmemek mümkün değil! Çünkü bu ülkede onlar gerçekten çok çalışıyor, çok yoruluyorlar!


Sorarım size hanginiz onlar kadar çalışıyor, hanginiz onlar kadar emek veriyor? Bu ülkenin vatandaşı olan sizlere soruyorum! Siz kolay mı zannediyorsunuz o ceylan derisinden koltuklarda oturmayı, o emekçi elleri havaya kaldırmayı?! “Meclis, öyle askerlik gibi yan gelip yatma yeri değildir!” Sesini çok çıkarma, bu ülkede hepiniz çok iyi geçiniyorsunuz! Yalan söylemeyin! Mahsulün toprakta mı kaldı ki konuşuyorsunuz?! “Şikayetçiyseniz ananızı alıp gidersiniz!” Sizin oğlunuz mu işsiz? Hayır. Sana “Senin oğlun da işsiz kalsın yahu!” diyen oldu mu?

Bu ülkede Türk halkı olarak haddimizi bileceğiz, bilmeliyiz? Neyimiz eksik! Bu devlet aç bırakmadı; açıkta koymadı! ‘Devlet Baba’mız sağ olsun; her zaman yanımızdalar…

tbmm meclis genel kurulu oylama milletvekillerine bağış milletvekili maaşı

Hiç konuşmaya hakkı yok bu ülkenin; önce gözümüz doysun! Şu göğsünüz, bedeniniz biraz Çelik olsun. “800 lira büyük para, geçinirsiniz!” Nerede bu kadar maaş var, hangi Avrupa ülkesinde?! Siz takmışsınız yok milletvekilinin maaşları, yok dokunulmazlıkları, lojmanları… Zamanının Küçük Emrah’ının dediği gibi “Yıkılmak yok öyle; hemen arkadaş!” sabredeceksiniz. Sorarım size; kaç yıl sabrettiniz?! Hiç kusura bakmayın oturun kalkın şükredin halinize!


Hee, bu arada siz halksınız; hemen unutacaksınız! Siz unutmazsanız birileri nasıl olsa size unutturur. Siz vatandaşsınız, “Üç gün konuşur, dördüncü gün unutursunuz!” Unutmalısınız belki de; çünkü birileri öyle istiyor!

Öyle kolay değil çalışacaksın kardeşim! Madende ölmüşsün çok mu, ne var yani! “Bu mesleğin kaderinde bu var!” Sayı beş olur, on olur, 301 olur fark eder mi? Sen alırsın bin lira, bin beş yüz lira ama adam almalı 15.000 Turkish lira. Sen olursun 60 yaşında 7200 gün çalışarak, adam olur 27 yaşında koskoca 730 gün oturarak (!); affedersiniz elim sürçtü, çalışarak…

Bu insanların çoğu zaten emekçilerden oluşur; kimi işçi, kimi çiftçi… Vekillikleri bittiğinde nasıl çalışsınlar. Bu işin sonucunda onur, gurur var değil mi?! Şimdi diyeceksiniz “Efendim ama onlar emekli olduğunda 8.190 lira maaş alıyorlar.” Kardeşim anlamıyorsunuz herhalde yetmiyor işte yetmiyor!  Adamlar, kadınlar yoruluyor! O yüzden dükkanı Temmuz başında kapatıp, Ekim 1’de açarlar.

Birileri deri koltukta uyurken; birileri de bu kadar teknolojinin var olduğu, yazılı ve görsel medyanın, sosyal paylaşım sitelerinin bol olduğu bir yerde uyumamalı!

Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/28383625.asp


 

Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…