Bazılarının kölesiyim bazılarının da efendisi… Bir kağıdın üzerine iyi ve kötü olanların çetelesini tuttum. Ortaya çıkan sonuç kişiye özel… Herkesin kendine özgü ve hayatına yön veren bir listesi olduğu gibi. Konu alışkanlıklar.
Alt alta yazdığım bütün alışkanlıklarım; yaşama dair seçimlerimin göstergesi. Hayat kendi yaptığımız seçimlerden ibaret değil mi? Nasıl seçimler yapıyoruz hayatta? Biz kendi irademizle ve sonuçlarından memnun olduğumuz seçimlerle mi ilerliyoruz, yoksa alışkanlıklarımız efendi, biz de onların kölesi miyiz?
Toplumsal koşullanmalar, duygusal boşluklar ve algı yanılgıları bizi istediğimiz ve istemediğimiz alışkanlıkların sahibi yapıyor. Mutlu olma iç güdüsüyle, tatmin noktasını belli alışkanlıklara hapsetmek bizi kaçınılmaz davranış şekillerine mahkum ediyor. Yaşam kalitemizi yukarıya çeken ve bizi mutlu eden alışkanlıklarımıza diyecek söz yok… Peki, kendimizle yüzleşmemize neden olan ve istememize rağmen bir türlü kurtulamadığımız alışkanlıklarımızı hayat boyu sürdürmek zorunda mıyız? Kimi uzmanlara göre edinilen alışkanlıklardan vazgeçmek mümkün değil, ancak bunların yerine başka şeyler koyarak, yani bizi mutlu edecek başka iyi alışkanlıklar yaratarak hayatımızı dönüştürmek mümkün.
Yani biz her sabah uyandığımızda, aynı senaryoyu canlandırmak zorunda olan, tek düze bir senaryonun yegane oyuncusu değiliz. Var olanı değiştirmek kolay değil elbette, ancak bunu yapmanın yaratıcı ve farklı yollarını keşfedebiliriz.
Her stres tırnak yemeyi gerektirmediği gibi, her ayrılık acısı da tatlı komasına girmeyi gerektirmez! Belki de en başta alışkanlıkların altında yatan temel nedeni anlamak gerekir? Sahip olduğumuz alışkanlığın hayatımızdaki gerçek yeri nedir? Rahatsız olduğumuz bir alışkanlığı sürdürürken ve bunun için hiçbir mantıklı gerekçe bulamazken, neden bu davranış biçimini sürdürmeye devam ediyoruz? Ortaya çıkan hangi duygusal tatmin ya da yanılsama inatla aynı alışkanlığa tutunmamıza neden oluyor? Değişim mümkün! İlk adım, bu sorunun cevabını kendimizde aramak!
Alışkanlıklar neden var?
Neden alışkanlıklarımız var ve istemediğimiz alışkanlıklarımızı sürdürmemize neden olan duygu durumlarımız neler? Diyelim ki kahveyle birlikte sigara içen kişi bundan keyif alıyor, ama daha sonra sigarayı hayatından tamamıyla çıkaramadığı için rahatsızlık duyuyor. Sorun nikotin bağımlılığı değil oysa. Alışkanlıklar beynin içinde belli bir döngüyle tekrarlanırken, çeşitli şartlanmalar ve algı yanılmalarıyla otomatik olarak yapıla geliyor. Sigara örneğinde olduğu gibi, keyif olduğu varsayılan bu eylem rahatlama, arkadaşlarla sosyalleşme ya da ani üzüntü veya sevinç anlarına eşlik eden bir destek aracı gibi algılanıyor. Oysa kahve keyfini anlamlı kılan arkadaş ortamı ve nitelikli sohbet… Sigara içmeden de bu ortamdan zevk alınabileceğini görünce, alışkanlığa yönelik bakış açısı değişebilir. Ama bunu görmek için değişime hazır ve istekli olmak gerekir, yoksa hazırda bekleyen yüzlerce bahane devreye girebilir.
Alışkanlıklarımızı sorguladığımız, ardından onların kölesi olduğumuzu kabullendiğimiz noktada değişim için hazırlanmaya başlarız. Bunu kendimiz başarabileceğimiz gibi profesyonel destek de alabiliriz. Bu kısır döngüyü kırmak için bir eylem planı oluşturmak ve eski alışkanlığın yerine yenisi koymak ve bunun yeni alışkanlığa dönüşmesi için zaman tanımak gerekir.
Bizler, sürekli tekrar ettiğimiz alışkanlıklarımızdan ibaretiz… Neye alışacağımıza ve hayatımızı nelerin üzerine kurgulayıp yaşayacağımıza çoğu zaman biz karar veriyoruz. En azından bu özgürlüğü elimizde bulundurduğumuzu unutmamalıyız! Hayatımızda, düşündüğümüzden çok daha fazlasına yön verebiliriz. Huzur, ruhsal doyum sağlayan yaşamsal amaçlar, çalışmak ve istikrarlı olmak bizi mutlu ve başarılı kılar. Yenilgiyi kabul etmezsek hiç bir zaman gerçekten başarısız olmuş sayılmayız… Akıl ve gönül sınavından aynı zamanda geçmiş alışkanlıklara yaslanmış bir hayat beklentisi çok mu fazladır? Listenin altın kuralını buldum sanırım…