Karanlıkta dans: İşin içinde bir şeyler varmış

Karanlıkta Dans: İşin içinde bir şeyler varmış, kesinmiş, öyleymiş… Ne varmış, hangi taraftan bakınca varmış, kimler biliyormuş? Kimse bilmiyormuş; ama kesin bir şeyler varmış…

Karanlıkta dans: İşin içinde bir şeyler varmış

Olay yerinden alakasız yayın

Geçenlerde mahallede elektrikler kesilince; ‘Şükran abla cama çıkıp; bu nedir yahu, göz gözü görmüyor’ diye söylenmeye başlamış… Çocuklar; ‘abla ne yapacaksın gündüz vakti elektriği? Hem görmen için gereken ışık senin içinde; boş ver dış elektriği, yine de sen görmüyorsan ışığa ne?’ diye tempolamış… Kasap Osman bunların bağırmalarına bir sinirlenmiş ki, öf! Bir hışımla dışarı fırlayınca kapı önünde pinekleyen kediler de tırsmış tabi; korkuyla ve korunma çabasıyla Osman’ ın üstüne atlamışlar, yüzünü gözünü tırmalamışlar; Osman da ortalığı karıştırıyorlar ve Şükran’ a imalı konuşuyorlar diye çocukları kovalamış… Işık senin içinde de ne demekmiş!

***


Elektriğin gelmesi ortalığı hiç aydınlatmamış! Akşam olmuş, ışıklar yanmış. Işıklar yanmış, ortalık daha da kararmış. Işıklar yanmış, yürekler yanmış! Akıllarda hep elektrik kesikken çekilen fotoğraflar kalmış. Çocuklar üzgün, semt suskun, görüntü kaybolup gitmiş.

***

Hakemin düdüğü çalmasıyla maç başlamış. Başlamış başlamasına da, kimse topa vuramıyor! Tam biri vuracak, kayıp düşüyor; o kalkmaya çalışırken diğeri düşüyor, arka arkaya hepsi yerde, elleri yüzleri çamur içinde, saha fena çamurlu…


‘Bu ne lan, oynayamıyoruz, makine mi bozuldu?’ demiş arkadaşına Alican. ‘Yok olum, bu seçimde böyle, bak şimdi çamursuz sahayı seçiyorum’ demiş arkadaşı; seçmiş. ‘Vay be! Bizim zamanımızda da vardı bu oyunlar ama bu kadar çeşit, seçim, nerdeee?’ Alican şaşkın! Yeni seçtikleri sahada oyuna başlamışlar. Komut, şut, gol. Bitti. Yeni seçimi yükle, tekrar başla… Komut, şut ve gool. Hakemin düdüğü nerede bilinmiyor, joystick hiç görünmüyormuş.

***

Nuri, gece alkolü biraz fazla kaçırınca sabah uyanamamış. Zaten hafta sonu da olduğundan, sabahı öğlene, öğleni akşama kardeş etme çabasındayken, tam uykunun en tatlı, Nuri’nin en çirkin vakitlerindeyken; bangır bangır bir ses; “gündemciniz ayağınıza geldi, itinayla gündemleriniz değiştirilir, beş dakikada yapılır, hemen elinize verilir.” Bizimki fırlamış pencereye! ‘Bağırma yahu, ne gürültü bu saatte?! Uyuyoruz, uyuyoruz! Bu saatte uyunur mu bilader’ demiş gündemci. Nuri, takmış Nuri’ yi de peşine, başlamışlar bunu kovalamaya… O gün bu gün mahallenin yakınından bile geçemiyormuş gündemci! Nuri’ nin uykusu, uykunun Nuri’si kaçmış; Nuri uykudan hiç uyandırılmamalıymış.


Şunlar Bunlar…

Dünya Gündemine Kısa Bir Ara: Liberland


Cihan Yılmaz
İstanbul’da yaşar, İstanbul’u da ülkenin bütününü de çok sever. Ne güzel topraklardır bu topraklar; ne güzeldir bu topraklarda düşünmek, yazmak, çizmek, yaşamak; güzeldir elbet…