Tek bir kare içerisinde kaç farklı fotoğraf görebilirsiniz? Ya da kaç farklı duyguyu bir arada yaşayabilirsiniz? Masumiyet, ölüm, korku, savaş, öfke, kaygı, mutsuzluk, umutsuzluk ve tüm bu duyguların arasında sıkışmış kalmış bir çocuk…
Biri Ürdün’den diğeri Suriye’den iki fotoğraf… Bu fotoğraflar size de derin bir huzursuzluk vermiyor mu? İki farklı ülkede iki çocuk… Henüz 4-5 yaşlarındalar ama silaha benzettikleri bir alet görünce ellerini havaya kaldırmaya koşullanmışlar. Ve ellerini kaldırarak suçsuz olduklarını ispat etmeye çalışıyorlar ve ‘lütfen bana dokunmayın ben masumum!’ demek istiyorlar. Yüzlerindeki o çaresiz ifade çok daha fazlasını anlatıyor. Keşke bu çocuklar silahlar yerine objektifleri tanımış olsaydı, sadece objektife poz vermek için ellerini kaldırmış olsaydı, ağız kenarlarındaki çizgiler aşağı doğru inik değil yukarı doğru kalkmış olsaydı ve keşke gözlerinin içi umutla, ışıkla baksaydı.
Bu çocuklar, bir yerlerde savaşların ortasında kalmış tüm çocukların temsilcisi olarak kaldırdı o ellerini. Onlar anlam veremiyorlar ne olup bittiğine, bunca insanın ne için savaştığını da bilmiyorlar – ya da belki de bizim bilmediğimiz çok şey biliyorlar – ve şunu haykırıyorlar:
“Bırakın artık bu aptalca savaşlarınızı, biz korkuyoruz! Hani diyorsunuz ya biz doğunca dünyaya bir çocuk daha geldi diye işte bu yüzden biz sizin ülkelerinize değil, biz dünyaya geliyoruz. Bu dünya bizim oyun bahçemiz! Alın silahlarınızı gidin bahçemizden!”
Evet bir yerlerde bunları haykıran çocuklar var ve ben onları duyabiliyorum. Peki ya siz duyabiliyor musunuz? Eğer duyamayanlar varsa fotoğraflara tekrar baksın ve daha ayrıntılı incelesin. O fotoğrafta tek bir çocuk yok, o fotoğrafta milyonlarca çocuk var. Minicik kalpleri korkuyla hızlı hızlı atan tedirgin çocuklar… Oysa gereken dünya düzeni bu çocukların oyun yorgunluğuyla, mutluluktan kalplerinin çarpması olmalıdır.
Ve siz eli silah tutan kalbi kurumuş yetişkinler!..
Gitmenizin zamanı gelmedi mi artık çocukların yaşam alanlarından, oyun bahçelerinden?
İstemiyor onlar sizi bahçelerinde! Bu bahçede size yer yok. Silahlara yer yok!
Kalabalık ediyorsunuz, mutsuzluk veriyorsunuz, huzursuzluk veriyorsunuz, korkutuyorsunuz. Bırakın birilerinin çıkarlarına hizmet etmeyi, canı tatlı dünya patronlarının keyfi için birbirinizi öldürmeyi ve bu masum çocukları ağlatmayı, korkutmayı! Eğer birilerine hizmet edecekseniz bu çocuklara hizmet edin, çocuklar için mücadele edin, onların ağlamaması için mücadele edin. Hem onlar sizden canınızı ortaya koymanızı da istemez en fazla onlarla oynamanızı isterler. İşte bu yüzden bu fotoğrafa bakın ara sıra, bakın ki o kurumuş kalplerinize, vicdanlarınıza belki bir damla olur da yeniden canlanır insani duygularınız.
Ve çocuklar, utanıyoruz sizden. Bir yerlerde korktuğunuz, ağladığınız için, hiçbir şey yapamadığımız için, sizi korkuttuğumuz için, size iyi bir dünya sunamadığımız için, çiçeklere değil kurşunlara bastığınız için, gülemediğiniz her gün için sizden ve dünya çocuklarının hepsinden utanıyoruz…