Hayatın farkına varmak

Başka hayatlarda yaşarken buluyoruz kendimizi. Hani en olur olmaz rüyaların içinde görüyoruz… Hiç düşünmeden, yalnızca kendi isteklerimizi düşlüyoruz. Sorguladığımız her ne varsa yanımızda, bir sonrasını kurup, bir öncesinin hayatında kalıyoruz.

farkına farkındalık farkında farkına hayat insan mutluluk farkına seçim pişmanlık farkına

Çok mu düşünüyoruz bazı şeyleri acaba diye sorgulayarak başlıyorum. Şarkıda nasıl diyordu, sahi? “Bir an duruşu gibi, ömrün gidişi gibi…” Farkında mıyız?

Zamanın akışına karşı koyamayacağımızı bile bile, kendi kurallarımızı yazıyoruz. İmkanlıyı beğenmeyip, hep ulaşılmazı arzuluyoruz. Elimizdekinin değerini bilmeden, başka değerler biçiyoruz hayatlarımıza. Görmez oluyoruz, bilmek istemez… Hissetmemeyi seçiyoruz. Kandırıyoruz kendimizi bir süre sonra da. Ruhumuz dahi duymadan. Aman başkası bilmeden! İzliyoruz, uzaktan uzağa… Olacakları düşünüp, olmayacaklar için yakınıyoruz. Savuruyoruz bir müddet sonra her şeyi… Savurgan ruhlarımızın teslimiyetinde yaşıyoruz biçimsizce hayatlarımızı! Haklılıklarımızı çıkarıp gün yüzüne, çarpıyoruz birbirimizin yüzüne!

Bitmek bilmez ömürlerimizde sadece pişmanlıklarımızı sorguluyoruz. İçinde bulunduğumuz zamanı, hiçbir zaman kullanamadan, mükemmeliyetçi ruhlarımıza teslim oluyoruz. Açgözlülüğümüzün sınırlarında ilerliyoruz bazen de hayatta. Anılarda yaşayıp, anları harcıyoruz. Söylemez oluyoruz, ‘İyi ki’leri. Pişmanlıklarımızı bırakıp bir köşeye, iki adım gidemiyoruz öteye…



Bazen görmesek de, görüp bulmasak da buluyoruz bir yerlerde kendimizi… Neredeyiz ki biz? Mühim düşlerimizin peşinden koşup, vardık mı o güzelliklere? Sahi ya, gördük mü bu sefer görünmezleri? Peki ya duyduk mu bize seslenenleri? Ne için, kim için düşünürseniz kabulümdür. Bir kez de bunun sorgulanmasının gerekliliğine inanıp, paylaşıyorum sizinle. Zamanında bunlar düşünülseydi, farkına varabilirdik belki de hayatın… Kararların, seçimlerin… Gereklilikler, zorunluluklar yokken! Elbette tamamen farkına varabilirdik demiyorum, diyemiyorum. Bu çok büyük ve iddialı bir genelleme olur.  Fakat, anlayabilirdik.


Yapalım mı hadi tam da şimdi?  ‘İyi ki…’ leri getirelim mi gözümüzün önüne hayattaki her bir anımızı? Anımsamasak mı ahları vahları, bilhassa pişmanlıkları? Sadece güzellikleri görmek mümkün mü bu hayatta? Ben, bundan sonra sadece bunu yapacağıma dair kendime söz veriyorum. Neden mi söylüyorum bunu? Çünkü, sizi de bekliyorum! Güzelliklerin hayatımızda daha çok yer kaplamasını, pişmanlıklarımızın yakamızı bırakmasını, hayatımızda sadece huzurun olmasını istiyorum. Karar sizin! Var mı benimle gelen?


 

Beyza Elif Özer
3 Ocak 1995 doğumluyum. Belki de istediğim her şeyi gerçekleştireceğime inandığım yaşlara geldiğim vakit, yazma isteğimin oluştuğunu farkettim. Öncesi/sonrası olmayan hayatımızın sadece bir an'ını dahi yazarak kendimi avuttum. Sadece düşünmek ve düşündüklerini anlamlandırmak adına yazdım hep. İnsanları anlama konusunda güçlük çekip,sırf bu yüzden kişisel gelişime merak sardım. Uzun yıllar basketbol ve voleybol oynadım. Aynı zamanda fotoğraf ve dekorasyon meraklısıyım. Ve özellikle şuanda aldığım eğitimden dolayı yabancı dizi ve film delisiyim. İzlemekten en çok keyif aldığım dizi; House. Bunların haricinde yapmaktan en çok keyif aldığım şey; Kendimden daha bilgili/kültürlü insanlarla konuşup, onların deneyimlerinden faydalanmak. Binevi hayatıma yön verirken her şeyi düşünüp ona göre yol almak... En sevdiğim insan şekli; her açıdan kendini geliştirip, yarın'ını düşünen insan.. Bu arada şuanda eğitimime Celal Bayar Üniversitesi/ İngilizce Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde devam ediyorum.. Yazmaya/okumaya olan ihtiyacımızın hiçbir zaman eksilmemesi dileğiyle.. Son olarak,hayat felsefem; ''ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.''