Bütün yazılarımda belki de, neden bu kadar haykırıyorum diye düşünenleriniz olabilir. Belki de içinde kendini bulan insanlar barındırıyorumdur. Ve belki de, sizin söyleyemediklerinizi, gün yüzüne çıkarıp, sizinle paylaşıyorumdur. Sizi hiç tanımadan… Görmeden, anlıyorumdur düşüncelerinizi…
İtirazım var benim!
Bu dünyaya, bu yaşama, zorunluluklara… Hayatta her şeyin en doğrusunu yapmak istemenize, anları kaçırıp, zamanınızı zalimce tüketişinize itirazım var. İnsanlar hakkında yalnız kendi bildiklerinizin doğruluğunu atmadan bir kenara, farklı yaşamlardan kesitler sunuşunuza, sevmediğiniz bilhassa kaçtığınız insanları vakti zamanında yerlere göklere sığdıramayışınıza!..
İtirazım var, olur ile olmazı ayırt edemeyişinize, kendinizi bilmeyişinize, sürekli komutlar vererek insanları yönlendirmenize… Hep bahsettiğim gibi, sonsuz ömrünüzde yalnız ve tek güzelin kendiniz olduğunu sandığınız düşüncenize, başkalarını düşünmeyişinize, itirazım var!
Anı yaşamak, belki de paylaşmak, hiç düşünmeden! Neden olmak, bir şeye, herhangi birine… Hayat olmak, hiçsizliğin zirvesine tırmanmak, olur olmazı oldurtmayan kadere, düşünmeyi farz kılmak. Paylaşamadığınız güzel ömrünüze, sığdıramadığınız o şahane hayatlarınıza da itirazım var!
Yakıştırdığınız kadarını yaklaştırdığınız, en ufak hatada sildiğiniz, sizi siz yapanlarınızı bu denli hiçleştirişinize… Olmayana, gelmeyene, gitmeyene, hayalini kurdurtmayanınıza belki bu da iyidir cümlesini dedirteninize, insan olmayı, birey olmanın ötesinde tutmayan ruhlarınıza, değersizlik çemberinde sürekli kendi etrafında dönüşünüze itirazım var!
Farketmeyişinize, içten içe kabullenmeyişinize, olur yahut olmaz bir sonuca tecelli bu hayat cümlesini kurdurtmayışınıza, aklınıza, bilhassa fikrinize, o güzel başınızı göklere uzatamayışınıza, aklınızdan geçen kötülüklere, başkasının mutluluğunu istemeyişinize itirazım var!
Basmakalıp fikirlerinizi insanlar üzerinden paylaşmanıza, zamanında yaptığınız hatalarınızı asla yapmamışsınız gibi gösterişinize, adeta bu hayata melek olarak geldiğinizi düşünüp, karşısındakinin yahut başkalarındaki kötülükleri ortaya çıkaran ruhlarınıza itirazım var! Hep vardı, bu böyleydi hayat bu şekilde ilerliyor, insanların elinden gelen tek şey; rollerine çalışmaları, deyip başkalarının avunmasına vesile oluşunuza, görmenin bakmaktan öte oluşunu bilmeyişinize itirazım var!
Kaygıyı, korkuyu sürekli birtakım olaylar üzerinden aktarışınıza, korkaklığınıza, insanlarla daha konuşmadan onları sınıflara ayırışınıza, hayattaki tek huzurun kendiniz olduğunu zanneden düşüncenize itirazım var!
Gelin görün ki, şu kısacık hayatınızda, az biraz kararlı olup, biraz da düşünüp yaşamak çok zor olmasa gerek! İnsan olmak bu kadar kolay işte. Şimdi rahatladığımı mı düşünüyorsunuz? Tam tersi. Belki de şuan her şey yeniden canlanıyor kafamda. Bilhassa içinde sizin de kendinizi bulduğunuz cümleleri düşünüyorum. Aynı hayatları yaşıyoruz biz. Siz bilmeden. Belki ben de bilmiyorumdur. Ama görüyorum, emin olabilirsiniz.
Hislerimiz aynı, ben suçlu, siz suçsuz, ben suçsuz, siz suçlu! Hayatın dengesinde sürüp giderken, belki bir kez daha kendini telafi etmenin yollarını aradık… Sonuç mu? Aynada tam karşınızda! Ondan dinleyin bu kez kendinizi, kimseye aldırmadan, insanların sizin hakkınızdaki görüşlerini duymadan. Kimseyi bilmeden, başkasından dinlemeden, birinden görmeden ve birini sevmeden… Bir tek siz!