Türkiye ve Yunanistan genel seçimlerinin kazananı Kıbrıs olacak gibi görünüyor. Her iki ülkenin kendi iç siyasetine dönmesi, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın hareket alanını genişletti. Türkiye’deki seçim sonuçları koalisyonu işaret ederken, Yunanistan, AB Troika’sına karşı ölüm/yaşam savaşımı veriyor.
Eylül ayında New York’ta yapılması planlanan, garantör ülkelerin de katılacağı uzlaşma zirvesinin henüz yol haritası belli olmadığından, KKTC’nin Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı önündeki zamanı Kıbrıs Çözüm süreci çalışmalarına ve sonuç alınabilecek noktalar üzerine yoğunlaştırdı. Nisan 2004’de KKTC ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde, Kıbrıs’ın bağımsız bir devlet olmasının onaylandığı referandum, Rum tarafının hayır oyu vermesiyle Annan Planı’nın başarısızlığa uğraması çözüm sürecini ortada bıraktı. Nisan 2015 Cumhurbaşkanlığı seçimini Mustafa Akıncı’nın kazanması, Kıbrıs’ın bütünleşmesi açısından yeni bir şans olarak Türkiye dışındaki diğer üçüncü ülkeler tarafından da değerlendiriliyor.
Barış Harekatı’nın 41. Yılı
Barış Harekatı’nın 41. yılında Mustafa Akıncı’nın;
‘Kuşkusuz ki biz adına ‘Barış Harekatı’ desek de bu bir savaştı; 1950/ 60’larda Kıbrıs Türk halkının büyük acılarından sonra, Rum toplumu da Yunan cuntasının sebep olduğu 1974 trajedisinin en büyük mağdurlarından biri oldu.’söylemi; ‘Neden rahatsız olunuyor kardeş ilişkisinden? Bu yavrunun büyümesini istemiyor mu Türkiye? Biz hep yavru mu kalalım? Ayakta durmasını beceremeyelim mi? Artık yetişkin bir insan olmayalım mı?’
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın bu mesajı ile beraber değerlendirildiğinde, Kıbrıs halklarının bütünleşme/ bağımsızlaşma azmini (Türkiye-Yunanistan-İngiltere) garantör ülkelere de duyurmuş oldu! Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Anavatan-yavru vatan, el ele omuz omuza çalışmalarımızı sürdüreceğiz” açıklaması ve AB’nin garantörlüğü dışlayarak çözümde yer almasını kırmızı çizgi ihlali olarak görmesi, Kıbrıs’ın Türk ve Rum halklarını ve geleceğini anlamadığını göstermektedir. Oysa, Yunan Dışişleri Bakanı Nikos Kocias, adada çözümün yabancı orduların yollanması ve garantörlük koşullarının kaldırılması gerektiğini söyleyerek çözümü gerçekten isteyen taraf olduğunu gösterdi.
AKP iktidarının Kıbrıs politikaları adaya ne kazandırdı?
Okuldan çok camilerin açılması ve imamlarının Türkiye’den gönderilmesi, Anavatan’dan göç edenlerin çoğunluğu ele geçirme siyaseti, KTHY’nin içinin boşaltılması ve Türkiye’den gönderilen büyük sermaye gruplarının palazlandırılması, turizmde tesettürlülere özel yapılan otellerin çoğalması, muhafazakarlaştırma baskıları, Türkiye kaynaklı hammaddenin neredeyse adada zorunlu tutulması ve Mersin Liman ticaretinin sonlandırılması, polis teşkilatının, Merkez Bankası’nın bile Türkiye’den yapılan atamalarla oluşturulması pek ‘Anaç’ tavır olarak Kıbrıs Türkleri tarafından algılanmadı! Mustafa Akıncı’nın Cumhurbaşkanı seçilmesi ve Türkiye’ye gönderdiği mesajların da gidişe son verildiğinin ültimatomu oldu!
Özgür Kıbrıs
Akıncı’nın ‘Müzakere masasında oturanlar düşman değil, gelecek üreteceğimiz ortağımızdır’ yaklaşımı adayı nereye götürecektir?
Başta Maraş sorununun çözümü ile birlikte ada, Türkiye’de dahil bir çok ülkenin içinde bulunduğu çoklu bilinmeyenli denklemi de çözecektir. Kıbrıs’ın uydu ve telekomünikasyon ağının merkezinde bulunması, yeni bir transit ticaret merkezinin oluşması; Ortadoğu’ya alternatif pazarların açılması kaçınılmazdır. Adanın çevresindeki doğal kaynakların enerji sorununu çözme potansiyeline sahip olduğunu, hidrokarbon yataklarının çokluğu ve kullanım alanı belirleyecek. Doğal enerji kaynaklarının tüm Kıbrıs’a ait olduğunun kabulü işbirliğini arttıracak ve AB’nin yeni bağımsız ülkesi olma yolunu da açacak. Kıbrıs, özgürleşme yoluna girdi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın söylediği gibi kurulan temaslar sadece bir ‘Peşrev’ olmanın ötesindedir.