Acıya ve Nefrete Dur Deme Zamanı

Yalnızca bir kültürün üstün olduğunu düşünmek; insana yapılan en büyük ihanettir. Farklı kültürlerin bitimini istemek; süregelen karşılıklı bitişin işaretidir…

aynı eylemler aynı sonuçlar biz meselesi

Yalnızca Biz…

Yaşamanın büyük bir yara olduğunu düşündüğüm zamanlardayım. Aynı yokluğu paylaştığım, aynı çileyi çektiğim, aynı havayı teneffüs ettiğim insanlar düşmanım olamaz benim. Ülkemi yurt edinmiş her insan, kutsaldır benim gözümde. Aynı havadan ciğerlerime doldurduğum her nefes, kardeşliğimizi bir kez daha hatırlamama nedendir. Şimdi, hepsine karşı bir nefret istemeyin benden. Yolu iyilik ve insanlıktan geçen herkes, arşınladığım bu yollarda yoldaşımdır benim.

Ülkemi yurt edinmiş her insan, kutsaldır benim gözümde. Aynı havadan ciğerlerime doldurduğum her nefes, kardeşliğimizi bir kez daha hatırlamama nedendir.

Ben, kardeş türkülerle karşılarım her birini. İyilikle dolu her bir yürek, selamın en temizini alır yüreğimden. Bir çuval elmaysa verilebilen en basit örnek; bir kaçı çürük diye hepsini çürümeye meyletmiş görmemi istemeyin benden. Ben yapamam; ‘BİZ’ olmaya bu kadar aşık olmuşken, o yüreklere ötekiler gözüyle bakamam…


Yeter ki yüreğimdeki dostluk olsun karşımdakinin yüreğinde de… Yeter ki yaşanılan zulme o da birkaç damla yaş salıvermiş olsun gözünden. İnsanlığını unutmamış, yüreğinde sevgi barındırıyor olsun. Yolu, tıpkı benim gibi aynı kardeş patikadan geçiyor olsun… Bir umut olsun yüreğinde geleceğe ışık tutan ve ılık bir sancı olsun gözlerinde, yaşanacak güzel günlere hasretle bakan…

Yaşanılan topraklar birbirine uzak olsa da, yüreklerin yakınlığı kurtaracak insanlığımızı. Farklı dilde konuşuyor olsak bile, yüreklerimiz ile anlaşabildiğimizde yeşerecek dünyadaki sevgi tohumları. Ne mesafeler bir başka insanın acısını hissetmeye engel; ne de uzaklıklar bir başkasının yüreğindekini paylaşmaya mani. Birbirimizi görmek ve kabullenmekten başka bir duygu kurtaramaz bizi. Ve insan olduğumuzu hatırlamak yeniden inşa edecek BİZ’i…

Ne mesafeler bir başka insanın acısını hissetmeye engel; ne de uzaklıklar bir başkasının yüreğindekini paylaşmaya mani. Birbirimizi görmek ve kabullenmekten başka bir duygu kurtaramaz bizi.

Paylaşmak için varız evrende. Evrenin bize sunduklarını paylaştığımızda huzura erebileceğiz ancak. Farklı renklerde bütünü yakalayabildiğimizde, BİZ olabileceğiz. Yoksa tarihteki birçok örnek gibi ellerimizde kan ve yüreklerimizde nefretle tek tip renksizleşeceğiz. Bölüneceğiz, parçalanacağız ve yitip gideceğiz. Ne acılarımız son bulacak gidenlerimize dair, ne de yanan yüreklerde serin bir serpinti olabilecek… Daha da yanacağız… Artan acılarımızla bir başkasının canını tereddüt etmeden acıtacağız. Özümüzden kopup, evrenin istemediği karanlık enerjiler olacağız…

Bu topraklarda elele verip kardeş türküler olmalı sözümüz. Acıda kenetlenmek, mutlulukta paylaşmak olmalı özümüz. Yıllardan beri süren kavgalar bitmeli. Zulme karşı hep birlikte göğüs gerebilmeliyiz.


Kimsenin davasına maşa olmayın ne olur! Kirlenmiş yüreklere taşeronluk etmeyin. Yalnızca yüreklerinizin gözüyle bakmaya çalışın bir diğerine. Ve ne olur kimsenin yaşama hakkına müdahale etmeyin!

Aynı yokluğu paylaştığım, aynı çileyi çektiğim, aynı havayı teneffüs ettiğim insanlar BİZ, yıllardan beri aynı temiz havayı çektik ciğerlerimize. Aynı yokluğu gördük, aynı çileyi dert edindik. Ayrı yerlerde olsa da bedenlerimiz, aynı gökyüzüne gönül verip türküler söyledik. Farklı yerlerde aynı savaşın erleriydik BİZ… Çekilen çilemiz ortaktı, yüreğimizin yanışı aynı… Şimdi arınmalı kokuşmuş nefretten. Ve her bir insan bir diğerini kardeş saymalı…

Artık izin vermeyelim BİZ olmamıza kast edenlere. Müsaade etmeyelim kirli bir savaştan, kendilerine pay çıkarmak isteyenlere. Bir olalım, öz olalım, bütün olalım… Aramıza karanlık tohumlarını serpmek isteyenlere duvar olalım. Kimse giremesin BİZ olduğumuz yere; birleşip KİLİT olalım, onların kirlenmiş düşüncelerine engel olalım…

Acıya ve nefrete ‘DUR’ demek zamanıdır şimdi. Gözyaşlarımızı silmek zamanı…

Birbirimizi görmek ve yaralarımızı birlikte sarmak…

Bize tek gereken; insan ve kardeş olduğumuzu hatırlamak…


BİZ olabilmenin umudunda, gelecek güzel günlere olan inancımla…


 

Sibel İlgör
Yağmurlu bir Nisan gecesinde, umutla doğdu dünyaya... Bilginin asla yeterli olmayacağına inandı hep. Bir adım ötesi mutlaka vardı. Ve o; öteye geçmek için her zaman çabaladı... Gerçeğin ne olduğunu hala arıyor... Edindiği hiçbir gerçek, ona yeterli gelmiyor. Bu noktada; okuyor, yazıyor... Okur yazarlık en baş ilkesi... Ve varoluşunda; okunmadan ve üzerine düşünülmeden yazılan hiçbir cümlenin, güçlü olmayacağını düşünüyor!