Amerika’nın kalbi Washington D.C.

Dile kolay bir ülkenin başkenti olmak. Devletin tepe noktası, bürokrasinin merkezi ve tabii Başkan’ın yüksek korumalı yaşam alanıyla kaplı bir kent. Washington D.C., yani Amerika Birleşik Devletleri’nin başkenti, sanki tüm bunlardan habersiz sessiz ve sakin bir görünüme sahip ama bu kentin dünya üzerindeki etkisi düşünüldüğünde bu kuşkusuz suyun görünen kısmı…

washington dc

New York ile Washington D.C. arası araba yoluyla yaklaşık dört saat sürüyor. Günübirlik gezimiz için erkenden yola koyuluyoruz. Bu kez yol arkadaşım Nimet ve gerçekten çok şanslıyız; çünkü yol açık ve kısa zamanda Washington D.C.’ye varıyoruz.

Washington D.C.’ye genel bir bakış

Washington D.C., ABD’nin doğu kıyısının orta Atlantik bölgesinde, Maryland ve Virginia eyaletlerinin arasında yer alır. Washington D.C., ABD’nin en batısındaki Washington Eyaleti’yle isminin karıştırılmaması için sonuna D.C. “District Columbia” (Columbia Bölgesi) kelimelerinin baş harflerini alır. Zaten bu kentten bahsederken kısaca D.C. denilmektedir. Washington D.C., Amerika’daki tüm eyaletlerin yönetim merkezi, birleştiricisidir, yani kendi başına bir eyalet olmadığı gibi hiçbir eyaletin içinde de yer almaz. Columbia Bölgesi adıyla anılmasının nedeni özel bir statüde olduğunu belirtmek içindir.


Washington DC gece manzarası lincoln jefferson memorial

Washington D.C., doğrudan federal devlete bağlıdır; kentin belediye başkanı vardır ama valisi yoktur. Kenti kongrede temsil eden kongre üyeleri vardır ama oy hakları bulunmamaktadır. Aynı şekilde bölgeyi temsil eden senatör de yoktur. Komiktir ki bölge halkının 1961 yılı anayasasının 23. maddesindeki değişikliğe kadar Başkan’ı seçme oy hakkı da bulunmuyordu.

Başkent Washington D.C., konum itibarıyla dar bir alanı kapsadığı için kent merkezinde çalışanların büyük çoğunluğu Virginia ve Maryland eyaletlerinde yaşıyorlar.

Aerial view of Washington, D.C. - U.S. Capitol under restoration

Washington D.C. düzenli bir kent planlamasına sahip

Washington D.C. yemyeşil parkları ve Amerikan siyasal tarihinde önemli yer tutan kişilerin anıtlarıyla dolu bir kent. Kent içinden geçen Potomac Nehri buraya bambaşka bir görünüm vermiş, nehirde yapacağınız tur kenti farklı bir açıdan görmenizi sağlıyor. Ayrıca burada ABD’nin iç istihbarat ve güvenlik gücü olan FBI (Federal Soruşturma Bürosu) ve IMF (Uluslararası Para Fonu) ana merkezlerini de görebilirsiniz.

district of columbia washington

Bu kentteki çoğu anıt Amerika’nın Favori Mimarlık Listesi’ne girmiş; çoğunluğu neoklasik tarzda. Beyaz Saray, Amerikan Kongre Binası, Amerikan Kongre Kütüphanesi, Washington Anıtı, Lincoln Anıtı, Washington Ulusal Katedrali, Thomas Jefferson Anıtı, İkinci Dünya Savaşı Anıtı, Vietnam Şehitleri Anıtı, Kore Savaşı Anıtı buradaki görülecek yerlerden sadece birkaçı. Kuşkusuz Washington D.C.’nin düzenli bir kent planlamasına sahip olması gezerken çok yardımcı oluyor. Çünkü bu binalar ve birçok müze, The National Mall, yani ulusal park denilen yemyeşil bir alan etrafında çevrelenmiş. Bu geniş alanda dünyanın en önemli müze ve araştırma merkezi olan Smithsonian Enstitüsü de var.

Washington D.C. denilince ilk akla gelenler

Tabii ki Washington D.C. denilince hepimizin aklına ilk Beyaz Saray gelir. Beyaz Saray kentin en eski binalarından biri. George Washington dışında tüm ABD başkanlarının konutu olarak hizmet etmiş. Bu bina, Başkan ve ailesinin ikamet ettiği rezidans bölümü, Oval Ofis, Kabine Odası, Roosevelt Odası, First Lady ve Beyaz Saray genel sekreterinin bulunduğu doğu ve batı kanatlarından oluşuyor. Oldukça mütevazi görünümlü bina keskin nişancılar tarafından korunuyor. Eğer Beyaz Saray’ı gezmek gibi bir isteğiniz varsa bu imkansız değil, ama en az altı ay öncesinden konsolosluğa başvuruda bulunmanız gerekli.


beyaz saray washington dc

Amerikan Kongre Binası, Capitol Hill bölgesinde ve The National Mall’un doğu ucunda yer alır. Burası genellikle Beyaz Saray’la karıştırılıyor, çünkü burası Beyaz Saray’a göre daha gösterişli bir yer, özellikle de kubbe kısmı. Sanırım Kongre Binası’nda Başkanlık yemininin edildiği merdivenlere hepimiz televizyondan aşinayız.
Amerikan Kongre Kütüphanesi, kitap sayısı ve kitap rafı bakımından dünyanın en büyük ve en önemli kütüphanesidir. Koleksiyonunda milyonlarca elyazması, Gutenberg İncili, Amerikan hükümetine ait belgeler, gazete arşivleri, haritalar, mikrofilmler ve işitsel kayıtlar bulunmaktadır. Kütüphaneyi oluşturan üç bina şunlardır: Thomas Jefferson Binası, John Adams Binası ve James Madison Anıt Binası.

Amerika’nın ilk başkanı George Washington’ın anısına yapılmış olan Washington Anıtı’ysa kentin sembollerinden biri. 169 metrelik uzunluğuyla dünyanın en yüksek dikilitaşı. Ayrıca Washington D.C.’deki en uzun bina da bu dikilitaştır. Bu anıtın iç duvarı Amerika’nın her bir eyaletinden ve dünyanın değişik köşelerinden hediye edilmiş taşlarla yapılmış; hatta buraya ABD-Osmanlı devletinin dostluğunu temsilen 1854 yılında Osmanlıca bir kitabe de yerleştirilmiş.

washington-dc-lincoln

Lincoln Anıtı, ABD’nin en önemli başkanlarından Abraham Lincoln’e ait.

ABD iç savaşı sonrası ülkeyi birleştirip köleliği resmen kaldıran Lincoln bundan kısa bir süre sonra suikast sonucu öldürülmüş. Lincoln Anıtı’nın, daha doğrusu anıtın merdivenlerinin tarihsel bir önemi daha var: 1963 yılında “İş ve Özgürlük için Washington’a Yürüyüş” kapsamında Martin Luther King’in “Bir Hayalim Var” diye başlayan konuşması burada yapılmış.
Washington Ulusal Katedrali, dünyadaki altıncı, Amerika’daki ikinci büyük katedraldir. Bu katedral episkopal kiliseye bağlıdır. Kilisede tura katılabildiğiniz gibi konser de izleyebilirsiniz.

Thomas Jefferson Anıtı, ABD’nin kurucularından üçüncü Başkan Jefferson anısına yapılmıştır.

Washington D.C.’de, Amerikan tarihine geçmiş savaşların anısına yapılmış anıtlar da vardır. İkinci Dünya Savaşı Anıtı, 2004’te inşa edilmiş; bu anıtta 48 eyalet, 7 federal bölge ve Columbia Bölgesi arasındaki birliği sembolize eden 56 granit sütunla ortasında su fışkıran bir havuz bulunmaktadır. Vietnam Şehitleri Anıtı’ysa Vietnam Savaşı’nda şehit düşmüş ya da kaybolmuş ABD Silahlı Kuvvetleri askerlerinin adlarının siyah granit duvarlara yazıldığı ulusal bir anıt mezardır. Yine burada bizim de çok yakından bildiğimiz Kore Savaşı’yla ilgili bir anıt da var. Kore Savaşı Anıtı, Amerikalıların Kore Savaşı’nda şehit düşen askerlerini anmak için yaptıkları oldukça etkileyici bir abide. Burada gerçek boyutlarında çelikten yapılmış asker figürleri, belli ki zor bir coğrafyada, yeşillikli bir alanda yürürlerken gösteriliyorlar.

Washington DC Memorial

Washington’daki müzeler

Dünyanın en önemli müze ve araştırma merkezi olan Smithsonian Enstitüsü, 1846 yılından beri Amerikan hükümeti tarafından yönetiliyor. Enstitünün mottosu “bilgiyi artırmak ve yaymak”. Başkentte bu enstitüye bağlı birçok müze ve sanat galerisi bulunmaktadır. Bu müzeler ve sanat galerileri her gün açık ve ücretsizdir. Bu enstitüye bağlı müzelerin en ünlüleri şunlardır: Amerikan Tarihi Müzesi, Amerikan Sanat Müzesi, Ulusal Doğa Tarihi Müzesi, Ulusal Havacılık ve Uzay Müzesi.

Ulusal Havacılık ve Uzay Müzesi

Ulusal Havacılık ve Uzay Müzesi

Biz günübirlik gezimizde ancak Ulusal Havacılık ve Uzay Müzesi‘ni gezebildik. Amerikan havacılık ve uzay çalışmalarının tarihi gelişimi üzerine kurulu müze, gezegenler, yıldızlar, kısaca havacılık ve uzay çalışmalarına meraklı büyük küçük herkesin zevkle gezeceği bir yer. Müze kendi alanında dünyadaki en fazla objeye sahip. Burada Wright kardeşlerin kullandığı ilk uçağı, insanlı ve insansız uzay gemilerini, Discovery uzay mekiğini, Apollo 11‘in kumanda modülünü, hatta ay taşını görebilirsiniz. İnteraktif birçok bölümün olduğu müzede hem öğrenip hem de eğlenebiliyorsunuz. Bu müzede sıkılmayacağınız garanti.


Yine güneş batıp akşam olurken New York’a dönüş saatimiz gelip çatıyor. Karanlık çökerken devasa anıtlar yalnızlıklarına geri dönüyor ve sessizlik daha da derinleşerek her yeri kaplıyor. Ama bu sessizlikte Amerika Birleşik Devletleri’nin kalbi Washington D.C. kim bilir nelere gebe?..

Buharlı Trene Benzeyen Şehir: New York

Sanat, estetik ve romantizmin kenti Paris


Zeynep Küçük
1970 yılında İstanbulʼda doğdum. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümüʼnden mezun oldum. 1996 yılından beri ülkemizin en eski ve en önemli yayınevlerinde çeviri editörlüğü yaptım. Bir süredir serbest editör olarak çalışmaktayım. Klasik müzik dinlemekten, seyahat yapmaktan zevk alırım. Bir de en önemlisi kitap okumayı kendimi bildim bileli çok ama çok severim. Issız adaya gitsem kitaplarım ilk sırada olur. Dostoyevski, Marquez ve Oğuz Atay favori yazarlarımdır.