Gitmek mi zor kalmak mı?

Sahip çıkmalarınızla kendinize iyi bir dost değil, pasif bir köle yaratmış olursunuz. Gitmek mi zor kalmak mı?

gitmek mi zor kalmak mı ayağı

Hiç kimsenin duygularınızı, hislerinizi ve her şeyden öte sizi anlamasını beklemeyin!

Aşk, sevgi, dostluk, insanlık duygusunu yoğun yaşamamış  insanların duygularını ise sorgulamaktan kaçının…

Herkes size bu ayaklar asla doğrulmaz dese de, siz yalnızca gücü hissedin içinizde ve onun varlığına inanın. Ayağı kalkmak mı istediniz? Birincisinde  olmadı diye üzülmeyin, ikincisini deneyin… İkincisi olmadı diye üzülmeyin, üçüncüsünü deneyin… Üçüncüsü olmadı diye üzülmeyin, dört, beş, altı… Siz tevekkül edip yalnızca deneyin, gerisini ise  vücudunuzda can bulmuş ayaklarınıza bırakın…

Belki önce koşmayıp yalnızca ayağı kalkmayı öğreneceksiniz…Ama sonrasında defalarca düşe kalkıp da içinizdeki inancın varlığıyla yürümeyi öğreneceksiniz.

Yürüdükten sonra koşmak mı… Elbette… Görün bakın bütün yollar  nasılda sizin… Güç sizin… İnanç sizin… Varlık sizin… Zafer sizin…

Baston değnekleri mi?  Asla!

Düşseniz de, canınız acısa da hayıflanmayacaksınız.

Çünkü; bileceksiniz ki  gidilesi daha birçok yol var… Adımlar sağlam… Ne vakit hayallerinize ulaştınız işte o an sahip çıkmayı bileceksiniz. Terk etmeyi değil…

Şu an için evet sizi anlamaları mümkün değil.

Çünkü, onlar  düşe kalka da olsa henüz ayağı kalkabildiğine şahit olmadı. Ama emin ol şahit olsalar da  ayağı kalktığına değil de, düşe kalka olan o yolculukta düşüşüne sığınacaklar ve seni anlamaları ise namümkün.

Amacı yalnızca kazanmak ve kendi varlığını doyurmak olan insanlardan uzak kalışına ise sakın ola hayıflanma. Her ne kadar gerçek gibi görünseler de  yalnız kaldıkları vakit korkarlar.

Çünkü, onların her zaman tutunmak zorunda kaldığı bir baston değneği olacaktır. Bu değneğe tutunmadan, başkalarının emeğine, kazancına, varlığına sığınmadan yürüyemezler.

Sen hakikatinle, çabanla, emeğinle onların eksik olan yanısın ve kusursuz görünmek isteyen bir hakikatsizliğin içinde kusuru gösterdiğin için yalnızlaştırırlar ki, buna da üzülme. Aksine sevinmelisin…

İnan ki; senin onların varlığına tutunacak bir bastona ihtiyacın yok…

En büyük güç içinde ve onu sana bahşeden güç ise maneviyatının derinliğindeyse eğer, o vakit üzülmeyi değil de  yalnızca şükretmeyi dene.

Biz büyüdük ve kirlendi Dünya!


Tuğba Altun Souci
TV Medya & Sosyal Medya Uzmanı | Köşe Yazarı | Kurumsal İletişim Danışmanı | Sosyal Sorumluluk Proje Geliştiricisi Tuğba Altun, medya ve iletişim alanında 14 yılı aşkın deneyime sahip, televizyon yayıncılığı ve dijital medya üzerine uzmanlaşmış bir iletişim profesyonelidir. Kariyeri boyunca birçok televizyon projesinde ve dijital platformda aktif görev almış; içerik üretimi, yayın koordinasyonu ve sosyal medya stratejileri alanlarında etkin çalışmalar yürütmüştür. Uzun yıllar boyunca farklı medya organlarında köşe yazarlığı yaparak, toplumsal olaylar, kültür, sosyal sorumluluk ve insan hikâyeleri üzerine düşünsel katkılar sunmuştur. Yazılarında güçlü bir toplumsal hassasiyet ve insan merkezli bakış açısını yansıtmaktadır. Aynı zamanda, Türkiye’nin önde gelen kadın odaklı sivil toplum kuruluşlarından birinin basın ve medya iletişimini yürütmekte; kuruluşun kamuoyuyla olan tüm yazılı iletişimini stratejik olarak planlamakta ve yönetmektedir. Tuğba Altun, sosyal etki yaratan projeleriyle de öne çıkmaktadır. Kurucusu olduğu başlıca sosyal sorumluluk projeleri arasında Haydi Gülümse, Haydi Gülümset, Bir Kitap da Sen Bağışla ve İnsanlık Ölmedi Ben Buradayım yer almakta olup; bu projeler aracılığıyla geniş kitlelere ulaşan, sürdürülebilir ve insan odaklı toplumsal fayda hedeflenmektedir. Alanında derinleşmiş deneyimi, yüksek farkındalık bilinci ve kalemiyle oluşturduğu güçlü iletişim diliyle; Tuğba Altun medya dünyasında güvenilir, üretken ve ilham veren bir isim olarak yerini almıştır.