Atatürk’ün evini yakmışlar, eh hadi Rumları kovalım o zaman. Madımak’taki aydınlar kafirmiş, eh hadi yakalım o zaman. Berkin ekmek almaya gitmemiş, eh hadi öldürelim o zaman. Birileri tek başına iktidar olamamış, eh hadi iç savaş çıkaralım o zaman.
Zihniyet değişmiyor aslında Türkiye’de. Her dönem, her fikrin istismarcıları oldu. Baştakilerin çıkarları neyi gerektirdiyse ülke o şekilde dizayn edilmeye çalışıldı. Kimi zaman din elden gidiyor dendi, kimi zaman komünistler gelecek. Zihinlere ekilen korku tohumlarıyla her iktidar kendi neslini yetiştirdi.
Aynı mahallenin çocukları sağcı, solcu diye ayrıştırılıp birbirlerine kırdırıldı. Darbeyle üzerilerinden silindir gibi geçildi. Ve nihayetinde Amerika’yı çok seven, halkı Kdv gibi yeni yeni vergilerle gelir kapısı haline getiren bir devlet anlayışı hüküm sürmeye başladı. İstenen düzene ulaşmak için en ucuz şey, yani gariban çocukları bozuk para gibi harcandı.
Sonrasında da sular durulmadı, tıpkı öncesinde de olduğu gibi. Derin devletti, koalisyondu, yolsuzluklardı derken 2000’li yılları bulduk. Sonrası malumumuz. Peki ya şimdi? Gerçekten her şey bize söylendiği gibi mi gerçekleşmekte, yoksa birilerinin yazdığı senaryolar mı uygulamaya konuldu?
Bayram değil, seyran değil bir gün birisi çıktı ve “Barış Süreci” dedi. Hakimler, savcılar sınır kapılarına teröristleri karşılayıp affetmeye gönderildi. İmralı’ya heyetler gönderilmeye ve pazarlıklar yapılmaya başlandı. Oy geliyordu ya, her şey güllük gülistanlıktı. Hani bir de başkanlık sistemi gelirse, ben çalar ben oynarım dönemi başlamış olacaktı.
Ama oyun bozuldu, plan gerçekleşemedi. Yine de vazgeçmek olmazdı. Kendisi çalıp kendisi oynamak isteyenler dedi ki; “Ya hadi gelin şu barıştığımız teröristlerin kamplarını bir bombalayalım. Bakarsın onlar da bizi öldürür, ortalık karışır. Ortalık karıştı mı da çıkarız ortaya isteriz 400’ü.”
Ergenekon Davası için toprak altında mühimmat bulanlar, şimdi yoldaki mayını bulamıyorsa, Berkin Elvan’ın aslında ekmek almaya gitmediğini tespit edenler, gün ortasında saldırı düzenleyecek teröristleri tespit edemiyorsa bu işte bir gariplik var. Elbette gariplik, sorgulayan ve biat etmeyen kişiler için geçerli. Kula kul olmuş, hatta öteye gidip kıl dahi olmuşlar için her şey normal. Sahi ya, Atatürk’ün savaştığı dahili düşmanlar kimlerdi?