Bağzı Kağıt Oyunları

Onun ‘King’ oyunu anlayışı: Oturmuş masanın başına; kendi karıştırıyor, kendi kesiyor, kendi dağıtıyor. Ne oynanacağını hep kendi söylüyor. Tahammül edildikçe kuralların bu oyuna dar geldiğinden, değiştirilmesi gerektiğinden bahsediyor. Hatta yarattığı fiili durum kural olsun istiyor.

caravaggio kağıt oyunu oyunları iskambil

Caravaggio’nun 1594 yılında tamamladığı “The Cardsharps” isimli yukaridaki şaheser yağlı boya tablosu bizlere bir an’ı göstermekte. Üç kişi kumar oynuyor ve yüzünde saf bir ifade olan soldaki genç adam, iki kişi tarafından dolandırılıyor. Bunlardan biri, yırtık eldivenli eliyle genç adamın kartlarını işaret ediyor; diğeri ise sağ eliyle kurnaz bir şekilde kemerinde sakladığı kartları alıyor. Arkası dönük olanın cebindeki hançer resme gerilim unsuru katan bir öge. Bize, “kan dökülecek” izlenimi veriyor. Sahtekarlar, ileride kanun kaçağı bir katil olacak olan Caravaggio’yu bile rahatsız etmiş olmalı ki böyle bir tablo yapmış. Bu tabloda yaşananları görünce dejavu hissine kapıldım.

Biz Cerrahpaşalıyızdır. Hayatın sergüzeştlerini hep kovalamışız, hayat gailesinden girmişizdir o okula. Yoksa aramızdan, tekneyle dünya turu yapacak olan da çıkar, sırtında çadırla Everest’e tırmanacak olan da… Necmettin Pamirler de çıkar, Cüneyt Arkınlar da… Yani, yolu Cerrahpaşa’dan geçen herkes bilir oradan sadece doktor çıkmadığını.


Okulun çevresindeki öğrenci kağveleri, kağve kültürümüzü geliştirmiştir. O okul öyle bir okuldur ki adeta kağveci Şenol’dan devam yazısı götürmeden rektörden diplomanı alamazdın. Özetle kağveyi çıkar okuldan, okulun ruhu kaybolur.

Mesela, bizde anatomiden geçmek haz verir ama briçten çıkmaya paha biçilemez. Batanlarla çıkanlar ortak öderler o okulda hesabı. Öğrenci işidir yani, öyle büyük paralar dönmez. Demem o ki; bakmayın doktor olduğumuza o dünyanın da raconlarını biliriz.

20. yüzyılın başlarında Fransa’da üniversite öğrencileri arasında Barbu (Le Barbu) diye bir oyun popüler olur. “Sakallı Adam” anlamına gelir ve iskambil kartları içinde kupa papazını simgeler. Bu kart, oyunun Türkiye’de oynanan versiyonu olan King’deki Rıfkı’ya karşılık gelir. Mental spor kategorisinde kabul edilen ve federasyonu bile olan tek kağıt oyunu briçe geçişin ilk adımıdır. Ustalar “King öğrenilmeden briçe geçilmez” der. Her iki ülkede de üniversite öğrencileri arasında yaygındır.

İşin püf noktası kağıt saymaya dayanır. Yanlış sayarsan eline verirler Rıfkı’yı.

Kuralları ilginçtir bu oyunun… Kartları sağdan dağıtırsın ama oyun soldan döner. Tam onun gibi, bir öyle bir böyle yani.

Kumarbaz bile kendi dünyasında raconunu yaratmış, masada kağıdı karıştıranla keseni aynı kişi yapmamış mesela.

Hatta kağıdı kesene bile söz hakkı vermiş; ister keser, ister kesmezsin.

Kendi içinde de adaleti sağlamış, oynanacak oyunu seçmeyi sıraya koymuş mesela.


Şimdi gelelim onun ‘King’ oyunu anlayışına:

O ise oturmuş masanın başına; kendi karıştırıyor, kendi kesiyor, kendi dağıtıyor. Ne oynanacağını hep kendi söylüyor. Tahammül edildikçe kuralların bu oyuna dar geldiğinden, değiştirilmesi gerektiğinden bahsediyor. Hatta yarattığı fiili durum kural olsun istiyor.

Mesela, ‘koz’ diyor, sinsice ‘el almaz’ oynuyor, sonra ben ‘el almaz’ demiştim diyor.

‘Kız almaz’ diyor, milletin eline bakıp hangi kağıdı atması gerektiğini söylüyor. Millet papazı bulunca da ‘rıfkı’ oynuyorduk diyor.

Kalbi tüm aşklara kapalı olduğundan en iyi ‘kupa almaz’ı oynuyor.

Sıra ‘erkek almaz’a gelince “Ben oynamam, erkekliğin fıtratında yok” diyor. Masadakilerden itiraz gelince de kağvenin dışında zor tuttuğu %50’ye danışmaktan bahsediyor.

Millet ise dışarıda toplanmış sürekli ‘son iki’ oynuyor. Gerçekte ne kadar el aldığının hiç bir önemi yok, son iki eli almasa yeter ama el aldıkça garibim, hep kazandığını sanıyor.

Şu an ise içeride cümbür cemaat ‘el almaz’ oynuyoruz ama şüpheli bir biçimde bütün elleri o alıyor. Herhalde ‘king’ yapıp oyunu bitirince de “Koz oynuyorduk” diyecek gibi geliyor.


Dipnot:

  • El Almaz : Olabildiğince az el almaktır
  • Kupa Almaz : Olabildiğince az kupa almaktır
  • Erkek Almaz : Olabildiğince vale ve papaz almamaktır
  • Kız Almaz : Olabildiğince kız almamaktır
  • Rıfkı : Amaç kupa papazını almamaktır
  • Son İki : Amaç son iki eli almamaktır
  • Koz : Olabildiğince çok el almaktır 
  • King Yapmak : Koz oynanırken bütün elleri almak

 

Taner Erim
1966 yılında İstanbul'da doğan yazar, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden mezun olmuştur. Hava Kuvvetlerinin çeşitli birimlerinde hekim olarak görev yaptıktan sonra 2010 yılında emekli olmuştur. Halen özel sektörde kulak burun boğaz uzmanı ve bir yüksek öğretim kurumunda öğretim görevlisi olarak çalışmakta olan yazarın ilgi alanları siyasi tarih, sinema ve motosiklettir.