Benim Adım Barış

Bugün oradaydım, Türkiye’nin en güvenli olduğunu düşündüğüm şehrinde, Ankara’da… Benim adıma miting düzenlenecekti. Tüm yüreğimle çıkıp geldim, bir an bile tereddüt etmeden, karanlık ve tehlikeli oyuna sürükleneceğimi bilmeden geldim.

türk kürt alevi barış ankara

Benim gibi düşünen, hisseden o insanlarla aynı ideolojiyi paylaşma noktasındaydım. Pankartlar hazırlanmıştı, her birinde adım geçiyordu. Üstelik en yakın dostum demokrasi de yanımdaydı. İkimiz el ele, kol kolaydık; herkes halay çekiyordu, insanların gözlerindeki ışığı görebiliyordum. Gözlerinde geleceğe dair hep umut görmek istiyordum. Ben olursam onlar huzurlu ve mutlu olabilirlerdi.

Haykırıyorlardı, “Barış” diye! Daha çok haykırın istiyordum, “Tüm dünyaya sarın beni.” Güneşi onlara tutup aydınlatmak geliyordu içimden. Biliyordum ki o aydınlık, diğer insanlığa da hizmet edecekti; bir köprü gibi birinden diğerine aktarılan… Heyecanımı saklayamıyordum. Bana inanıyorlardı çünkü. Günlerce benim gelmemi beklediler; geldim ve oradaydım. Ortak bir amaç ve cesaret birleştirmişti bizi.


Sonra birden ne olduğunu anlayamadan duyduğum o ses, o kül olmuş insanların bedenleri, dağılmış gözyaşları ve kana bulanmış çığlıklar…

Demokrasi gidiyordu

“Kanıksadım” dedi.

Olmayacak sen de denedin ve gördün… Oysa onlara egemen kılabilmeyi ne de çok isterdim. Özgürlüğün olmadığı, kişisel hakların ihlal edildiği, şiddet ve ölümlerin arttığı bir yerde nasıl barınabilirim? Bazı kesim benimle alay ediyor ve beni tümden yok etmeye çalışıyorlar; oysa benim olduğum yerde sen varsın. Senin olduğun yerde çocuklarımızın geleceği olan temiz bir dünya saklı…


Barış diyorlar…

Barış diyorlar, bahsettiğim kesim de barıştan bahsediyor; ancak yüzlerindeki riyakarlığı okuyabiliyorum. Barış istiyorlarsa bu insanlara ne oluyor da öldürülüyorlar? Demek ki istemiyorlar, istemiyorlar ki seni beni bu dünyadan def etmeye çabalıyorlar; tıpkı yolumuzda giden canını bizim uğrumuzda feda eden bu insanlara yaptıkları gibi… Her zaman önlem alınabilir, can güvenliği her şeyin önünde tutulabilirdi, bu insanlar haince katledilmezlerdi o zaman; ancak onu da yapmadılar. Bizi de ölüme terk ediyorlar şimdi!

“Sonsuza dek mutlu olma şansları yoktur insanların” dedi Barış. Üzüntü ve acı doludur çoğu zaman hayat. Dünyanın öbür ucundaki bir insanın gözyaşı bile diğer insanın içini parçalamaya yeter; ufacık şeylerin dahi yasını tutabilir insan. Kaldı ki birileri için üzülmek ve geride kalanlar için çare aramak, insan olmanın gereği gibi iyi bir şeydir.

Barış için dünyaya geldim!

Ben Barış için dünyaya geldim, bazı ülkelerden tümüyle uzağım; bazı ülkelerin içinde de karışıklık olduğunda beni de başlarından atmak için uğraşırlar. Ama ben yine de birçok insanın içinde var olduğumu ve daha çok var olmamı isteyenler sayesinde daima yaşayacağım. Her zaman bir umut vardır. Ben o umudu gözlerinde ışıltısını gördüğüm herkesin içine serpmeye devam edeceğim. Eğer arkamı dönüp gidersem ve bu insanları yalnız bırakırsam dünyayı daha büyük bir karanlığın beklediğini bilirim. O zaman hayata karşı nasıl bir inancım olur ki? Sen ve ben o insanların dayanışmaları gibi benimle olursan, dünyanın aydınlıklarını ve güzel taraflarını yüceltebiliriz; insanlığa barışçıl ve demokratik yollarla hükmedebiliriz.


Benim en büyük düşmanım savaş değil; savaşı çağıranlardır. Her insan gibi zalimler de masum doğarlar; onların kötü birer birey olmalarına sebep, içlerine ekilen kötü tohumlardır. Yeşeren her bitki gibi bundan sonrakileri iyi yetiştirmeli. Bundan sonrakileri korumalı, bundan sonrakilere sahip çıkılmalıdır.
Çünkü her insan değerli doğar.

Herşeye rağmen düşmana inat yaşayacağız.
Yarın bizim çünkü…
Biz öleceğiz ama çocuklarımız,
Bırakacağımız mirası taşıyacaklar yüreklerinde…
Ve onların yürekleri,
Bizim altında ezildiğimiz korkuları taşımayacak.

Yılmaz Güney


 

Aylin İçsel
İnsanın en büyük pratiği kendi hayatıdır, derler. Deneyimlerimizden çıktığımız yolculuğumuzda her durakta ve her yolda hayatın anlamına dair edindiğimiz her doktrin muazzam mucizelerle dolu biz insanlara münhasırdır. Benimse en büyük meramım, derin bir insan sevgisi ve anlayışı, bütün insanlara duyulan kardeşlik ruhu; insanların mutabakat içinde olmaları, dünyayı daha iyi algılayıp, daha yaşanılır bir yer olmaya muktedir, düşüncelerin özgür, barışın ve insanlığın hüküm sürdüğü, çocukların mutlu yaşadığı bir dünya inancı ve de hayalidir. Yazmaksa, olup bitenler karşısında herkesin sesi olmak, kıyılardan geçip, sokağın en işlek caddelerinden dokunmaktır hayata... Yaşamın kendisine karışmak ve keşfetmek tutkusudur. Varoluşun en derin sebebidir yazmak...