Ekran başına kitlenip sadece oradan izlediklerine inanan çoğunluk bir kitle olduktan sonra, ekran her zaman en iyi kitle şekillendirme, kitle yönetme ve yeri geldiğinde kitle imla silahı olacaktır.
Yeni demlediği çayı masanın üzerine bıraktı. Uzun caddeye bakan pencerenin perdesini sonuna kadar çekti. Soğuk bir sabah vardı dışarıda. Evde yaktığı elektrik sobası, camların buğulanmaktan dolayı ıslanmasına yetmişti. Kazağının koluyla camların tekini sildi. Gri bir gün doğuyordu dışarıda muhtemelen geri kalanı da boz bir renkte olacaktı. Yazdan kalan, yolunu şaşırmış yuvasını kaybetmiş bir sinek kısık bir vızıltıyla sarhoş gibi pencere ile tül arasında kalan boşlukta debeleniyordu. Kışın yavaştan yavaştan geldiğini en iyi belli edenlerden biride masasının üzerine bıraktığı demlikten çıkan buharın net görüntüsüydü.
Masasının yanına vardı ve sandalyesinin üstüne çöktü. İçerisi hala karanlık olduğu içi masa lambasını yaktı. Masanın kenarında duran gazeteyi önüne çekti. Ülkenin gündeminde yine ne aransa vardı. Siyasiler uzlaşılamayan bir seçimin ardından tez gelen bir seçimden dolayı biraz hazırlıksız yakalanmış olmaktan; biraz tüm ülke gibi önceki seçimin yorgunluğundan kurtulamamış olmaktan; hem de masrafları karşılayacak parti bütçesinin olmamasından; bu kez sokaklardan daha çok, ekranlardan ve diğer yayın organlarından siyasi propagandalarına devam etmekteydiler. Laf, ekranlardan ve diğer yayın organlarından açılmışken kapamak olmazdı. Hepimizin basite almasına akşam eve gittiğinde kumandaya basıp açarak sadece eğlendiriyormuş sanmasına veya tak diye kapatıp yatağına gömülmeden evvel uykusunun gelmesine yardım ediyormuş zannetmesine rağmen televizyon ve diğer basın organlarının ülke ve hak üzerindeki güçleri aslında göz ardı edilemeyecek kadar büyük.
Nereden baksak, televizyon aslında bir kitle iletişim aracı olmanın ötesinde, bir kitle yönetim ve şekillendirme aracı. İsyan etmenin inkar etmenin faydası ne, en bariz gerçeklerden biri bu. Düşünün bir filmde başrol yakışıklı olsa, başrolün yer aldığı sahnelerin ardından çalan müzikler duygusal ezgide ve etkileyici olsa, izleyenlerin çoğunu yeteri kadar etkileyecek ve hayran bırakacaktır. Bütün bunlar olurken başkarakterin hırsızlık, cinayet ya da uyuşturucu satıcılığı gibi kötü fiillere bulaşması, bizi ondan soğutmaya yetmediği gibi bunun yanında onun hakkında aslında iyi biri ama hayat onu bu hale sürüklemiş gibi sıradan düşüncelere itecektir. Aksini düşünelim; bir filmde başkarakterdeki oyuncunun yanında yakışıklı olmayan ışığı parıldamayan, bunun yanında onun sahnelerinin arka fonunda insanı kötü düşüncelere sevk eden müziklerin çalması, bizim kişi hakkında kötü düşünmemize yeter. Hele bir iki kötü hareketini yakalamayalım tüm lanetleri üzerine toplamasına yeter. Bu sırada bahsi geçen karakterin tonla iyilik yapması bizim onun hakkında ama şu kötülüğü yaptıktan sonra tüm dünyayı kurtarsan boşa diye düşünmemizi engellemeyecektir.
Medya, en büyük kitle yönetim ve kitle şekillendirme aracıdır. Buna en iyi örnek Hollywood’dan verilebilir. ABD, Vietnam’da giriştiği sömürge savaşında aslına bakarsanız yenik çıkmasına rağmen savaştan sonra çıkardığı yüze yakın filmde kendini başarılı ve masum göstermeyi başarmıştır. Bunu sağlayan savaşa dair gerçek görüntülerin değil, sadece kurgu ile yapılan filmlerin yaygınlaşmasıdır. Buna bir başka örnek vermek de mümkün. Yine Amerika Irak’a girmeden evvel; Irak’a girdiği kurgusuyla orada başarılı bir mücadele verdiği mesajını veren onlarca film yapıldı. Daha orayı işgal etmeden bu filmleri izleyen nice dünya milletinin kafasında orayı işgal etmişti bile.
Medya, sokaklarda toplanmaktan her daim daha güçlü ve daha etkilidir. Partilerin seçimden evvel yayınladıkları reklam filmlerinin her seçimde daha fazlalaşması, daha uzaması ve daha da kaliteli olmaya başlamasının nedeni, bunun herkes tarafından fark edilmesinin bir göstergesidir. Eğri oturup doğru konuşmak gerekirse, iktidar partisinin ilk kez iktidara geldiği andan bu ana kadar sürekli televizyon kanalı edinmeye ve yanına çekmeye çalışması da boşa değildir. Evet, bir şeyleri yapabilirsin ama onları reklam edemedikten sonra ne kadar iyi yapsan da eksik yapmış sayılırsın. Ve iyi bir reklam, reklamda olan şeyi yapmaktan her zaman daha iyidir.
Siyasilerin ekrana çıkması boşa değil. Siyasilerin ellerinin altında en az bir televizyon kanalı bulundurması boşa değil. Siyasilerin masalarından düşmeyecek en az bir gazeteyi kendi tarafına çekmesi boşa değil. Ekran başına kitlenip sadece oradan izlediklerine inanan çoğunluk bir kitle olduktan sonra, ekran her zaman en iyi kitle şekillendirme, kitle yönetme ve yeri geldiğinde kitle imla silahı olacaktır. Çayından son yudumu aldığında gazetesini okumayı bitirmişti Salih.