Terör Meselesi

Aynen söylendiği gibi oldu. Bir gece uyuduk, sabah bir uyandık… Terör örgütleri büro açmış, işçi konuşamıyor, öğrenci konuşamıyor, yazar yazamıyor, subaylar emekli, işsiz, itirazı olan kimse konuşamıyor.

terör ankara katliamı ışid deaş daeş

Ankara saldırısının ardından bir haber kanalını izliyordum. Hangi terör örgütünün yapmış olabileceği ile ilgili bazı deliller varmış. Bu “hangi” kelimesine çok takıldım. Ne demek hangi? Şu demek; dünyanın gündeminde yer alan moda, popüler terör örgütlerinin hepsi ülkemizde var. Bu nasıl olur? Biz yüzü batıya dönük bir ülke değil miydik? Nasıl bu hale geldik? Bugün, 2015 yılında büyük şehirlerimizde merkezi yerlere giderken çekinir olduk. Şimdi sorumlu yönetim  her kimse, seslenmek istiyorum; Siz bu güzelim ülkeye ne yapıyorsunuz? Ne hakla yapıyorsunuz? İnsan canına kast edildiğinde bile sükunetini bozmayan insanlar nasıl insanlar?

Değerli okuyucular, üst üste gelen ölüm haberleri hepimizin içini acıtıyor. Merak etmeden edemiyorum biz bu hale nasıl geldik? Dünya lideriydik, herkes hayrandı, yükselen yıldızdık. Peki moda terörist örgütler için biz nasıl hedef haline geldik?


Bu ülke ordusuyla, yazarıyla, aydınıyla, düşünürüyle ciddi bir kıyımdan geçirildi. Yaşadık bunu, kan ağladık, ülkenin verimli toprakları hapishanelerde suçu söylenmeden yıllarca tutuklu kaldı. İşte benim ‘nasıl’larımın cevabı burada. Bu ülkeyi yazarsız buldular, aydınsız buldular, ordusuz buldular, medyasız buldular ve herkes istediğini söyledi. Ruh hastası laflar edildi, halen de edilmeye devam ediyor.

İçini boşalttılar halk olma bilincinin, içimizi boşalttılar. Bu durumların olabileceğini gören insanlar yıllar öncesinden söyledi, yazdı. Akıl sağlığımızla oynadılar, hasta ettiler bizi. Kendi ülke vatandaşımıza salak dedirttiler. Bunlar bir algı yönetimi çerçevesinde yapıldı. Söylenildiği gibi oldu “bir gece uyuduk, sabah bir uyandık…”  Terör örgütleri büro açmış, işçi konuşamıyor, öğrenci konuşamıyor, yazar yazamıyor, subaylar emekli, işsiz, itirazı olan kimse konuşamıyor. Bu alternatifsiz gidişatta en az 20 milyon yurttaşımızın payı var. Çobanından parti liderine, ev hanımından patronuna kadar.


Hep söylemişimdir “sorun, kimde olduğu değil, alternatifsiz güç güç değildir!” En büyük suçlular ise Prof. unvanları bulunan, bıdı bıdı uzmanı diye çıkan, gazete köşelerinde para karşılığı sıkan yazarlar. Bu alternatifsizlik hepinizin suçu. Bugünlere geleceğimiz sır mıydı? Değildi. Bunu göremedikten sonra siz neden yazarsınız? Neden aydınsınız ? Hiç bir şey değilsiniz! Perişan ettiniz ülkeyi, güvenliğimizi, huzurumuzu, ekonomimizi. Evet bu sizlerin kabahati. Alternatifsizliğe prim verenlerin kabahati.

Yazık oldu gencecik baharlarımıza. Sizin yüzünüzden. Sizin bozulan huzurunuzu korumak için konuşanlar hapislerde çürüdü, işsiz, aç, itibarsız kaldı, intihar etti. Faiz geliri için, tarım teşviki için  gazetedeki köşesinden olmaması için yahu 10.000, 20.000 TL için sattınız vatandaşlarınızı, emekçilerinizi, demokrasinizi, doğal kaynaklarınızı…

Karadeniz sahiline bir gidiyorsunuz, Kuveyt mi Karadeniz mi belli değil. Limanlar, barajlar, milli politikalar bunların hepsi kazındı ve çıkarıldı bu topraklardan. Neredeydiniz? Bir yerlerde insanlar, göre göre dine, yasaya, ahlaka, etiğe, insanlığa sığmayacak işler yaptı. Dur demediniz. Kendi çıkarınız için, kuyruk acınız için, inadınız için… Ve bugün tırlarla giden bisküviler ülkemizdeler. Buyurun oynayın senaryonuzu. Ortadoğu ülkesi olma yolunda ilerliyoruz 10 yıldır şimdi itirazı olanlar, üzülenler neredeydiniz? Siz halinizden memnunken çok şeyler değişti.


Sanatçı muhalif insandır, itirazı olan insandır. Bilimin ve sanatın temelinde bu vardır. Halinden memnun olan insanlar ne sanat ne bilim yapamazlar. Ve bakın tarihe hatırladığımız isimlerden bir tane var mıdır muhalif olmayan? Meşhur bir söz var; “Güç yozlaşır, mutlak güç mutlaka yozlaşır” (Power corrupts and absolute power corrupts absolutely. — Lord Acton). Bu yüzden sanatçı insan, yüksek  idealleri, yüksek tutkuları olan insan güçle dalga geçer, güçten yana olmaz. Gücün tesirini sevmez. Sayın Levent Kırca; bence oyunlarıyla, bir dönem tüm Türkiye’nin izlediği televizyon tiyatrosuyla, siyasi duruşuyla hep var olması gereken bir ekolü temsil ediyor. Kendisini huzurunuzda yaşamımıza dokunduğu anlar için minnetle anıyorum. Nur içinde yatsın.


 

Umur Çalıkoğlu
İşletme bilim dalında lisans, Eğitim Bilimleri ana bilim dalında yüksek lisans eğitimi aldı. Romanya'da sinerji iletişimi ve takım çalışması, Almanya'da ve İrlanda'da kariyer ve yetenek yönetimi konularında araştırmalar yaptı. İki adet AB projesinde kolaylaştırıcı olarak görev aldı. Türkiye Etik Değerler Merkezi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi. Bu kapsamda çeşitli üniversitelerde etik üzerine konferanslar verdi. Firmalarda ve iş profesyonellerinde etik bilincinin arttırılmasına yönelik uygulama ve seminerler geliştirdi. Çeşitli eğitim ve danışmanlık firmalarında proje müdürü olarak, İstanbul'da iki farklı vakıf üniversitesinde Kariyer Uzmanı ve Kariyer Ofisi Sorumlusu olarak görev aldı. Görev yaptığı üniversitelerde kalite komisyonu ve topluma katkı komisyonlarında yer aldı. İstanbul İşletme Enstitüsünde Liderlik ve Eğiticinin Eğitimi eğitimleri veriyor. Çeşitli kurumlarda da motivasyon, markalama, kurumsal iletişim, etik, kurumsal dizayn, satışta bütünlük sistemleri gibi eğitimler veriyor. Ayrıca, yazar olarak yönetim meselesi adlı köşesiyle İndigo Dergisi künyesinde yer almaktadır. Kısaca, etkili yönetim alanına gönül veren bir konuşmacı, kariyer ve eğitim uzmanı .