Türk Kürt Kardeştir Sloganı ve Türkler

“Kanadık toprak olduk, çekildik bayrak olduk, döküldük yaprak olduk; geldik bugüne.” Evet, böyle anlatıyordu Hasan Hüseyin Korkmazgil, Türkiye’nin biçare durumunu bir şiirinde. Ölümlere değiniyordu, bir de hiçbir zaman ölmeyeceklere…

türk kürt ayrımcılık

Tarihimiz; birlik ve beraberliğimizin örnekleri ile dolup taşıyorken, günümüze gelindiğinde bu kutuplaşmanın sebebi ne olabilirdi? Nereden çıktı onca manifesto, slogan? “Türk – Kürt kardeştir” sloganı? Türkler kimdi? Ya Kürtler?

Türk kavramını tanımı, Türkiye’de o kadar farklı çevrelerce o kadar farklı çiziliyor ki, bazen o bağıra bağıra söylediğimiz sloganlardaki kelimenin anlamını biz bile unutuyoruz. Haydi sizden başlayalım. Sizce Türk’ün tanımı nedir? Kendini Türk hisseden herkes mi? Türk soyundan gelen, oğuzlar gibi soylara dayanan, kan bağı ile ilgili bir şey mi? Türkiye’de yaşayan her bireye verilen isim mi? Ata binen, kımız içen, günümüzde Orta Asya’da ikamet eden insanlar mı? Hangisi?


Türklüğü milliyet değil de millet olarak değerlendirmek, kurucu kültür olarak görmek, Atatürk’ün de ortaya koyduğu bir görüştü. Ne Mutlu Türk’üm Diyene sözünün de bu bağlamda ortaya çıktığı şüphesiz. Hal böyleyken, herkesi içine alan bir kavramsa Türklük, neden şu anda Kürtler sözcüğünün karşısına koyduk bunu biz? Hayır, katılmıyorum. Türk – Kürt kardeştir dememeliyiz. Bu slogan, aslında bizzat kutuplaşmanın simgesinden başka bir şey değildir. Bu slogan; biz hepimiz biriz, siz bizden değilsiniz, ama sizinle de iyi geçinebiliriz demenin slogancasıdır.  Bu slogan; doğuyu, batıdan ayırmaktır. O kadar da değil demeyin, hepimiz Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı bölgelerin doğu ve güneydoğu olduğunu çok iyi biliyoruz.


Bugün Ankara’daki katliamının üstünden 10 gün geçti. Karanfil bırakılıyor şimdilerde, patlayan bedenlerin, masumların, çocukların can çekişerek öldüğü o yerlere… Ölenlerin soylarını, kökenlerini hiç araştırmıyoruz öyle değil mi? Acaba kardeş olan Türk – Kürtlerden miydi demiyoruz mesela. Ölümün mezhebi olmaz, ırkı olmaz diyoruz. Evet, çok güzel; gelin bunu yaşayanlar için de söyleyelim o zaman. Biz zaten hepimiz kardeşiz, neden sadece aramızdan ikisini alıp bunu meşrulaştırıyoruz ki?

türk kürt alevi laz çerkez sünni şii ayrımcılık kardeşlik birlikKürtler için ise durum çok daha farklı. “Kürt’üm” diyen birinin etnisitesi sebebiyle farklı karşılanması, doğduğu topraklar yüzünden kavgacı zannedilen, bazı çevrelerce terörist ilan edilmesi… Özellikle askerde ve üniversitede bu durumun daha sık yaşandığını söyleyebilirim. Kürtler teröristtir diyen arkadaşım, Kürtlerin Türk milliyetçiliğini savunan nüfusunun hiç de az olmadığını unutmasın bu arada.


“Biz enstitüde okurken kimin Alevi kimin Kürt olduğunu bilmezdik” diyen amcalar, teyzeler; lütfen geri gelin, gelin de anlatın bize o günleri.. Bizim genç insanlar olarak buna çok ihtiyacımız var. Size de anlatacağınız o güzel insanlara, örneklere de..


 

Çağrı Güçlüten
1990 yılında Adana’da doğdum. İlköğretimi Süreyya Nihat Oral İlköğretim okulunda tamamladım. Lise öğretimimi tamamlamak üzere, öncelikle Anadolu Teknik Lisesine kayıt oldum ve orada 1 yıl hazırlık eğitimi aldım. Ancak; ‘amacım meslek öğrenmek değil İngilizce alanında ilerlemek olmalı’ diye düşünerek düz liseye kaydımı yaptırdım. Lise ikinci sınıfta yabancı dil bölümüne geçerek üniversiteye girebilmek için uğraş verdim. Sonunda; Hacettepe Üniversitesi İngiliz Dilbilimi Bölümüne yerleştim. Ankara’da üniversiteye başladığım günden itibaren çeşitli STK’larda görevlerde bulundum. Yan dal olarak, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümüne girmeye hak kazandım. Yan dalımı icra ederken Erasmus programına başvurdum. Yapılan sınavlar ve ortalamaların sonucunda Belçika’daki Gent Üniversitesi’ne burslu gitmeye hak kazandım. Yan dalımı bitirdikten iki ay sonra Belçika’ya yerleştim ve orada 9 ay kaldım. Belçika’da da çeşitli Türk dernekleri ile iletişim halinde kalıp, akabinde Anvers Başkonsolosluğunda staj yapmaya hak kazandım. Orada geçen güzel zamanlardan sonra, Türkiye’ye dönüp bölümümü başarı ile bitirdim. Üniversiteyi bitirdikten iki ay sonra Çağ Üniversitesinde İngilizce Okutman olarak göreve başladım. Göreve başladıktan 6 ay sonra da Hukuk dalında yüksek lisans yapmaya başladım. Şu an halen Okutmanlık görevimi Çağ Üniversitesinde devam ettiriyorum. Hukuk alanında da yüksek lisansımı bu senenin sonunda bitirecek olmanın mutluluğunu taşımaktayım.