Her an, her yerde riskli yaşam olayları ve travmatik yaşantılar ile yüz yüze kalabiliyoruz. Bu travmatik yaşantılar bazı insanların hayatında gelip geçen bir olay olarak kalırken bazılarında nasıl oluyor da belki de ömür boyu sürecek bir engele, bir kabusa dönüşebiliyor?
Günlük dilde travmatik, tam bir travma ya da benzeri tanımlarla kullandığımız bu sözcüğü gelin yaşamımızdan eksilten zorlayıcı bir bozukluk olarak inceleyelim.
Travma sonrası stres bozukluğu olarak tanımladığımız bu kavramı açıklamadan öncelikle travmanın ne olduğundan bahsedelim. Psikolojik travma doğal afetler ve insan eliyle yapılmış dehşet verici yaşantılar olarak tanımlanabilir. Biraz açarsak; savaşlar, deprem, sel gibi doğal afetler, saldırı, işkenceler, tecavüz, taciz benzeri yaşantılar, kazalar, aile içi şiddete maruz kalma ruhsal travmaya neden olan yaşam olaylarıdır. Beklenmedik bir olay olması ve kişinin kendisinin veya yakınının zarar göreceği tehlikesi karşısında yaşanan dehşet ve çaresizlik hisleri ruhsal travmayı oluşturur.
Ruhsal travma
Ruhsal travma sonrası kişiler akut bir halde stres belirtileri gösterebilir. Herkes aynı zorlu yaşantı karşısında benzer semptomları göstermeyecektir. Travma sonrası stres bozukluğu belirtileri ilk üç ayda ortaya çıkabileceği gibi aylarca hatta yıllarca hiçbir belirti göstermeden semptomlar gecikebilir. Burada belirleyici faktör kişiyi diğerlerinden ayıran özelliklerdir. Kişisel yatkınlığı, ailede psikolojik rahatsızlık öyküsünün bulunması, yaşanan olayın ölümle sonuçlanması ya da bu şekilde kendisine veya yakınına ilişkin bir risk olması, olayın şiddeti, kişinin olay karşısında algıladığı tehdit düzeyi, travma sonrası yaşanacak bozuklukların şiddet ve zamanlamasını belirleyici niteliktedir.
Travma sonrası stres
Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ise, yaşanan doğal afet veya insan eliyle ortaya çıkan, taciz, tecavüz, işkenceler gibi, zorlu ve beklenmeyen yaşantılar sonucu oluşan bir tür kaygı bozukluğudur. Bir aydan uzun süren belirtiler ile birlikte tanı konulur. TSSB belirtileri genel olarak üç grupta toplanır. Kişi yaşadığı olayı veya içinde bulunduğu durumu yeniden yaşantılama yoluyla tekrar tekrar yaşamaktadır. Olaya ilişkin kabuslar görmesi, flashbackler olması gibi durumlar yaşar.
İkinci grup belirtiler aşırı uyarılmışlık hali belirtileridir. Aşırı kaygılı, gergin, sürekli korunmaya ya da kontrol etmeye çalışılması gibi süreçleri doğuran bir haldir. Ve kaçınma belirtileri kişinin yaşadığı olayı hatırlatan kişilerden, mekanlardan kaçınması ile gerçekleşir. Bu kaçınmalar olaya ilişkin belirli kısımları hatırlamama, olay yerine tekrar gitmekte zorluk yaşama şekillerinde ortaya çıkabilir. Yabancılaşma hissi, uyku bozuklukları, bazı psikiyatrik rahatsızlıkları tetikleyici rolü de vardır. Bu sebeple terapiye başlamadan kişinin yaşadıkları iyi analiz edilmeli ve buna uygun olarak yapılandırılmalıdır.
Travmaya neden olan olayı değiştiremeyiz, geçmişte olayın yaşandığı zamana giderek olayların akışını değiştiremeyiz. Fakat o yaşantıya ilişkin bakış açımızı, bilişsel ve duygusal süreçlerimizi değiştirerek artık aynı semptomları yaşamaktan kurtulabiliriz. Tedavide de asıl amaç yaşanmış olan ruhsal travmanın yeniden anlamlandırılmasıdır.