Yeni yıl başlarken çocukluk düşlerini hatırla, hangisi hala taze senin için, ya da yeni hayaller edin kendine… Öyle kocaman olmasına gerek yok çocukken küçücük mutluluklara verdiğimiz büyük sevinç tepkileri süslerdi ya masumluğumuzu, hangimizin içimizdeki masumiyeti çoğaltmaya ihtiyacı yok!
Ne güzeldir yeni başlangıçlar, okul defterlerini düşün ilk sayfadaki yazımız en güzeli, en özenlisi olurdu her zaman, yeni doğmuş bir bebeğe baktığımızda yeni bir hayat, her şeyi yapabilecek bir gelecek görürüz…
Peki ya geç kalmışlık yanılgısı nedir, yılgınlık, kronikleşmiş yorgunluk nedir? Yok efendim şimdi kafana üşüşen cevapların hiç birini kabul etmiyorum tek nedeni hayal yoksunluğu hadi o zaman yeni yıl başlarken çocukluk düşlerini hatırla, hangisi hala taze senin için, ya da yeni hayaller edin kendine… Öyle kocaman olmasına gerek yok çocukken küçücük mutluluklara verdiğimiz büyük sevinç tepkileri süslerdi ya masumluğumuzu, hangimizin içimizdeki masumiyeti çoğaltmaya ihtiyacı yok!
Yeni yıl içinde hayaller, istekler yeni yeni tanışmalar, tatiller buluşmalar kutlamalar
Yeni tanışıyoruz belki seninle ama kırma bu isteğimi lütfen, bir beyaz kağıt al önüne ya da benim gibi eski kafalı değilsen bir Word dosyasına yazman da kabulüm…
Küçükten büyüğe, kolaydan ütopiğe hayaller sırala kendine, bazısı sana kalsın başarınca paylaş sevdiklerinle, bazısında irade gerekiyorsa seni destekleyeceklere hatırlatmalarını iste, kendine güven, kendine inan hem bu sene olmazsa bunun – ömür yeterse – seneye kalanı var…
Ben 31 Aralık’ta doğdum; küçükken beni çok seven her doğum günümü özenle kutlayan bir ailem olmasına rağmen gençliğimde çok buruk olurdum doğum günlerimde çünkü herkesin mutlaka bir yılbaşı planı olurdu, bazı değerli arkadaşlarım beni yalnız bırakmazlardı ama sevgi arsızı ben yine buruk hissederdi, çünkü nihayetinde kutlanan hep yeni yıl olurdu ve benden rol çalan bir Noel Baba olurdu ortalarda sonra fark ettim şansımı -bir ara sana hikayemi uzunca anlatırım zaten pek çok şeyi sonra anladım eskiden karamsar asabinin tekiydim- herkes yeni yıl dileklerinde bulunurken ben hem yeni yıldan hem pastamdaki mumlardan dilek dileme hakkına sahiptim bakma sevgi arsızı olmama, hediye aldığımda hep utanır mahcup hissederim hediye vermeyi daha çok severim ne şanslıyım ki ben de arkadaşlarıma yeni yıl hediyesi verebiliyordum bana iyi dileklerde bulunanlara ‘hepimiz için mutlu bir sene olsun’ diyebiliyordum…
Şimdi biraz daha ikna olmuşsundur belki, bir doğum günü çocuğunun isteğini kırmaz o kağıda yazarsın dileklerini…
Ben her sene bir önceki seneden kaç hayalime kavuşmuşum, kaç isteğimi yapmışım, nerelerde tembellik yapmışım, geçen seneden bu seneye hangi isteğimi taşıyabilirim diye bakarım hadi sana biraz kopya vereyim…
Mesela bir dil öğrensene bu sene, belediyelerin ücretsiz kursları var, internette başlangıç seviyesi için çok güzel siteler var, globalleşen dünyada öğrendiğin dilde sohbet edebileceğin arkadaşlar var. Zor mu sanıyorsun o zaman kolayından başla mesela İspanyolca yazıldığı gibi okunur, hızlı konuşurlar anlaması zorlar ama konuşması dilimize yakın olduğundan kolay gelir bir denesene seversin belki…
Kitap okumayı sever misin, sevmeyi dene yaz bana ben sana elimden geldiğince öneri de bulunurum bir arkadaşım var – ki kendisine sözüm var bir gün çok param olursa ona kocaman kütüphane dolusu kitap hediye edeceğim – sevmezdi kitap okumayı ancak araştırmayı severdi, futbolu severdi bir gün ona efsane bir futbolcunun biyografi kitabını hediye ettim o gün bugün kitap okur oldu.
Ya da ertelediğin her ne varsa yapsana, spora başlasana mesela sahil boyunca yürüsene, arkadaşların halı saha maçına davet ettiğinde gitsene – aman sakatlanma sonra bana ağlanma- hem belki kilo kontrolüne de yardımcı olur zayıflamış kaslarına çare olur ne dersin denesene? Ben mesela artık şu ehliyeti, cüzdan esaretinden kurtarıp direksiyon derslerine gideceğim ne dersin iyi fikir değil mi?
Film arşivini bir düzenlemeye ne dersin; dedim ya biraz eski kafayım dolu arşivim vardı zor da olsa epey azalttım, şimdilerde elektronik sınıflama yapıyorum artık daha kolay olacak film seçip izlemek…
Annem ile fazlalıklardan kurtulma seanslarımız var terapi niyetine… Ne çok eşya biriktiririz bizler, galiba hep yoklukla sınanmış bir toplum olduğumuzdan kıtlık bilincimiz var ama ‘eşyanın kölesi’ olmak yetmedi mi sence, bir Pazar günü birlikte Bomonti Bitpazarı’nda eskilerden kurtulsak mı ne dersin, ya da en çok sevdiğimiz battaniye dışındaki yedekleri sokakta bizden çok ihtiyacı olan insanlara versek ya da hayvanlar için bir kutunun içine sersek de içimizdeki güzellikleri çoğaltsak.
Bir de kitaplar var edebiyatsever olarak biriktirdiğim halbuki ne çok severim sahafları, dönüp dönüp okunası en sevdiğim kitaplardan değilse eğer artık sahafa 3 kitap verip 1 alıyorum hem bir öğrenci daha uyguna o kitabı okuyor hem ben hafifliyorum.
Aksattığın sağlık kontrollerini yaptırıp iç huzurunu çoğaltsana mesela…
Hiç görmediğin bir şehre gidip, daha çok affedici olup, özlediklerini ziyaret edip, daha az sanal daha çok gerçek yaşayıp kendini mutlu etsene.
Bu sene daha çok çocuğun başını okşayıp, daha çok gülümseyip, daha olumlu düşünüp, daha çok gökyüzüne baksana, benim için tutup ellerinden kendine bir gül versene, Küçük Prens’i bir daha okuyup hatırlasana “gülünden sen sorumlusun”…
Bu sene daha az hasta olsana, hatta hiç olmasan keşke ‘aa deli mi bu ne’ deme bana, hastalıkları sevip, yüceltip abartıp gözünde büyütmesene kanseri yeniyor insanlar, otizmli çocuklar hayata gülümsüyor gücünün farkına varsana lütfen.
Öyle boş konuşmuyorum; ben bu yıl iş bulmadan hayata teslimiyet içinde bana kötü hissettiren işyerimden ayrıldım, taktım çantayı sırtıma hiç bilmediğim bir ülkeye kısıtlı parayla gittim kendimi aradım, daha önce hiç incinmemiş gibi kalbimi aşk’a açtım, ertelenmiş kararlarımı sorguladım bir kaçı için bu seneye söz verdim bir kaçını biraz daha sırada beklettim ama işte hep ‘yazmalısın’ diyen dostlarımı dinleyip bu güzel insanların arasına katıldım senin karşına çıktım…
Ve bu ülkede karanlıklara aydınlıkla, çirkinliklere sanat ile direnenleri daha çok alkışlasana, Tiyatro’ya zaman ayırsana, belki kötü oyun seçimi nedeniyle ‘ben Tiyatro sevmiyorum ki’ yanılıgısı içindesin hadi bu önyargını kırsana, mutlaka seveceğin bir oyun var ‘insanı insana insanla insanca anlatma sanatı’ sana ayna tutar aslında, aynaya bakmaktan korkmasana, bu konuda da naçizane yardımım dokunabilir artık Kültür – Sanat sayfalarında Tiyatro, sinema yazılarım ve gezi yazılarım yayınlanacak. Bu sene gönüllü çalışıp, özveriyle bu sayfaları dolduran yazar arkadaşlarıma daha çok zaman ayırırsın umarım ve gönülden selam eder benim yazılarımı da takip etmeni dilerim…
Sevgiyle kal, sanatla kal, yeni yıl ile hayatın mucizelerinin farkında ol, daha çok gülümse bazen farkındalıkla bazen inadına, gün geçirme şu dünya denen yerde günü yaşa…
Hayat ne yaş, ne sağlık, ne para, ne mevkii, ne iş yoğunluğu ile kısıtlanmayacak kadar özel, hayat senin kadar özel, hayat senin farkına vardığın kadar, değer verdiğin kadar özel…
İlgili yazılar
Astroloji: 2016’da en çok hangi burçlar etkilenecek?