Sosyotronik Sistem: İnsan mı daha güvenilir makine mi?

İlişkilerimizin temelini güven oluşturur. Bu ister insanlarla olan ilişkilerimiz olsun ister hayvanlarla, isterse de iş yaptığımız şirketlerle olsun her zaman ilişkilerimizde güven ararız. Arkamızı döndüğümüzde bizi ısırmayacak bir köpek, sırtımızdan vurmayacak bir dost, paramızı yatırdığımızda istediğimiz zaman geri çekebileceğimiz, her türlü yatırım işlemlerimizi yapabileceğimiz bir banka, bizi aldatmayacak bir eş-sevgili…

güven iliskinin temel sorunu

İnsana güven

guven insan teknoloji toplum sosyotronik sistemGüvenmek bizim için o kadar önemlidir ki ayaklarımız yere ne kadar sağlam basıyorsa sırtımızı da yaslayabileceğimiz birilerinin olmasını isteriz hep. Önce kendimize sonra başkalarına güvenmek isteriz. Kendisine güveni olmayan insanlar her zaman çekingen huzursuz ve tedirgin olurlar. Onların mutlu olmadıklarını hal ve hareketlerinden çok rahat anlayabiliriz. Olması gereken insan profili değildir onlar. Olması gereken profil kendisine güvenen insandır. Güvenimiz ne kadar artarsa dışarıya karşı da o kadar güçlü görünürüz. Herhangi bir işi yapabilecek A kişisiyle B kişisi arasındaki en önemli fark güvendir.

Mustafa Kemal Atatürk, kendisine o denli güvenmeseydi eğer, önce ülkemizi düşman işgalinden kurtarıp ardından bütün o devrimleri yapabilir miydi? Peki, Atatürk’ün Osmanlı Ordusundaki onlarca paşadan ne farkı vardı? Mustafa Kemal’in kararlılık ve azmi tabii ki diğerlerinden daha fazlaydı ama her şeyden önce o kendisine güveniyordu. Zaten bu kararlılık ve azmin oluşmasındaki en büyük etken de kişinin kendisine güvenmesidir. Atatürk de önce kendisine güvendi, sonra da milletine. Atatürk’teki bu kendine güven ve başarma hırsını gören halkı da ona güvendi ve hep birlikte dünyada eşi az görülen bir zafere ulaştılar. Bizler Atatürk değiliz belki ama hepimizin hayallerinde gerçekleştirmek istediği idealleri var. Unutmayalım: Her şeyden önce kendimize güvenirsek eğer bunu gören diğerleri de bize güvenecektir. Kararlı ve güvenli duruşumuzu evren bile saygıyla karşılayacak ve istediklerimiz birer birer bizim olacaktır.


guven insan teknoloji toplum sosyotronik sistem

Teknolojiye güven

Son zamanlarda insana duyulan güven yerini makinelere, bilgisayarlara duyulan güvene bıraktı. Bir bankanın atm cihazına para yatırırken paramızın kaybolmayacağına o kadar eminiz ki… Ya da içinde bulunduğumuz tren, istasyona geldiğinde kapıların otomatik olarak açılacağına olan güvenimiz de tamdır hep. Bilgisayarımıza kaydettiğimiz verilere deftere kalemle yazılanlardan daha çok güveniyoruz. Paramızı bir dostumuza emanet etmek yerine bankaların elektronik sistemlerine emanet etmeyi tercih ediyoruz. Her geçen gün internet üzerinden daha çok alışveriş yapıyoruz. Artık insan eliyle yapılana insandan daha çok güvenir olduk. Çünkü makineler iki kere ikinin dört etmesi kadar kesin sonuçlar verebilirken, insanlar duygulara da sahip olmaları nedeniyle makinelerden daha az güvenilirler. Paranızı emanet ettiğiniz bir dostunuz kötü hislerine yenilip paranızın üstüne konabiliyorken bankaların atm cihazlarının böyle bir şansı olmadığını biliyoruz. Çünkü onlar insanları dolandırmak üzere programlanmadılar. Ama insan, yapısı itibariyle yaygın bir deyişle çiğ süt emmiştir ve her an her şeyi yapabilecek potansiyeldedir. Herhangi bir etki karşısında sonsuz sayıda tepki olasılığı vardır insanın. Makine ise her etki için belli bir tepkiyi vermek üzere programlandırılmıştır.

guven insan teknoloji toplum sosyotronik sistem

Sisteme güven

Bundan otuz yıl öncesine kadar toplumsal sistem, kas gücü ve manuel kayıtlar üzerine kuruluydu. Şimdilerdeyse sistem teknolojik ortamın kontrolü altındadır. İnsanların çevrelerindeki tüm teknolojik ürünlere karşı duydukları güvenin toplamını sisteme duyulan güven olarak tanımlayabiliriz. Bu durumda sisteme duyduğumuz güven de teknolojiye duyduğumuz güvenle doğru orantılıdır dersek yalan söylemiş olmayız. Sistemi bir gemiye benzetirsek eğer-ki hepimiz aynı geminin yolcularıyız, teknoloji de içinde bulunduğumuz geminin kazan dairesidir. Teknoloji olmazsa adına toplumsal sistem dediğimiz gemi yürümez. Bu açıklama başlangıçta düz mantık gibi görünse de aslında düz mantık değil, tam tersine çok karmaşık bir önermeler mantığının basitleştirilmiş bir lojik diyagramıdır aslında. Öyle ya sistem sadece teknoloji değil aynı zamanda sosyal bir bütünlük içinde işlemektedir. İktisat, sosyoloji gibi toplum bilimleri mevcut sosyal yapıyı geliştirip bugünlere getirdi. Ama bugün geldiğimiz noktada teknoloji artık hepsini geride bırakmış durumdadır. Sistem hiç olmadığı kadar teknolojiye bağımlı halde geldi. Ve bu bağımlılık her geçen gün daha da artıyor.

Bankadaki paramız, borsadaki hisse senetlerimiz, emeklilik fonuna yatan primlerimiz, uluslararası geçerli diplomalarımız, internetten satın aldığımız uçak biletleri, hepsi sistemin teminatı altındadır. Sisteme o kadar çok güveniyoruz ki bütün bunların bir gün yok olabileceğini hesap edemiyoruz. Ya da hesaplamak istemiyor da olabiliriz. Çünkü böyle bir hesaplama çok korkutucu bir tablo çıkartabilir karşımıza. Elektro sosyal sistem ya da sosyo-elektronik sistem… Adına ne derseniz deyin bu yeni oluşum iki kere ikinin dört etmesi kadar basit görünse de dokuzuncu derece integralden daha karmaşık bir yapıya sahiptir. Bir rakam hatası bile sistemi içinden çıkılamaz hale getirebilir.


guven insan teknoloji toplum sosyotronik sistem

Sosyo-ironi

Benim içinse durum son zamanlarda öğrendiğim bilgilerle birlikte daha çok sosyo-ironik bir hal aldı. 2012 fenomeniyle ilgili öğrendiğim en çarpıcı bilgilerden biri kutupların yer değiştirecek olması oldu. Söylenildiğine göre artı ve eksi kutuplar yer değiştirince hiçbir elektronik cihaz çalışmayacakmış. 2012’de sadece bunun olduğunu, diğer öngörülen olayların hiçbirinin olmadığını ve hepimizin hayatta kaldığını varsayalım. Eğer böyle bir şey olursa gönül rahatlığıyla emeklilik planlarımızı unutabiliriz. Evlerimizdeki elektronik eşyalar çalışmayacak, arabalarımız işe yaramayacak, fabrikalarda üretim duracak, elektronik iletişim kesilecek kısacası sosyo elektronik sistem yok olacak. Üstelik bunun olması için 2012 nin gerçek olması da gerekmiyor. Bilim adamları zaten dünyanın belli aralıklarla kutuplarının yer değiştirdiğini ve önümüzdeki değişimin de yakın zamanlarda olacağını söylüyorlar. 2012 kehanet olabilir ama bu gerçek. Belki o zaman yeniden insana güvenmeye başlarız…

 

İlgili yazılar

Ustaya Güven

Kendine Güvenmezsen Asla Başaramazsın

Bugün Yanımdan Özgüven Geçti


Yapay Zeka ve Robotlar: Yardımcı mı tehdit mi?


 

Cem Özüak
1978, İstanbul doğumlu. 1998'de Kocaeli Üniversitesi Fotoğraf bölümünden, 2002'de Anadolu Üniversitesi İktisat bölümünden mezun oldu. 2011'de Marmara Üniversitesi Halkla İlişkiler Anabilim Dalı Kişilerarası İletişim bölümünde yüksek lisansını tamamladı. Uzun yıllar bankacı olarak çalıştı. Kişilerarası İletişim Uzmanı, Mentör, Yaşam ve Yönetici Koçu, Stratejik Pazarlama ve Yönetim Danışmanı olarak çalışmalarına devam ediyor. Kişi ve kurumlara iletişim eğitimleri veriyor.