İsterdim… Hayatı en başa almayı… Geçmişi önüme sermeyi, gelecekten hiç endişe duymamayı… Uzakları, umulmayanları isterdim bu kez…
Hayattan ne mi isterdim?
Görüneni görmeyi bir kez daha isterdim. Huzuru isterdim son kez… Ömrü bulup, saklamayı, yaşamı isterdim en bulunmayan anda. Alışamamayı dilerdim. Son kezleri bitirmek, sonsuza dekleri çoğaltmak… Ben bugün, kendimi kandırmak yerine başkalarını kandırmayı tercih ederdim. Peki siz?
Hayatınızdan uçup giden anları, yakalamak ister miydiniz? Elinizden kayıp giden her şeyi, bir kez daha tutabilmeyi? Hayatı, güzelliğiyle istemez miydiniz? En zor anda, tam da bu anda dediğiniz, her pes edişinizin arkasından göz kırpan hayata gülümsemeyi ister miydiniz? Hayatın güzelliğini değil, bu sefer hayatı yaşamayı istemez miydiniz?
Bilinenin, bilinmeyen olmasını, olması gerekenin olmasını dilerdim. Hayatta adalet kavramının çok daha güçlü olmasını dilerdim. Belki de düzeni isterdim, kimbilir…
Hayatın kendiliğinden sürüp gidişini görmeyi dilerdim. Her birimiz her insanın kendimiz gibi olmasını isteriz. Bununla birlikte, herkesin eşit herkesin aynı ve herkesin özel olmasını dileriz. Nefretin barınmadığı, yalnızca huzurun yer aldığı ömürler; hayatta yaşanan her şeyin bir anlamı olmamasına inanmak isterdim. Yok olanı, yok olmaya mahkum edenleri tek tek bilmek… Pişmanlıklarımızın yakamızı bırakmadığı, keşkelerle sürüp giden hayatlarımızda herkesin huzura ermesini dilerdim. İsterdim, bir kez daha belki de son defa… Sadece güzeli görmeyi, güzel ile yaşamayı, her zaman şanslı olmayı…
Şansınızı en başa sarmayı… Yaşamak isterdim ben, yaşadığım her bir günü, birbirinden ayırt etmeden, bir kez daha. En huzurlusunu, en kötüsüyle sentezlemek, bununla mücadele etmeyi, bunu öğrenmeyi dilerdim. Daha çok, daha çok şükretmeyi… Varsayımlarımı hayata geçirmeyi, kararlarımı sorgulamayı, sorguladığım her karardan pişman olmamayı…
Mükemmel ruhlarınızı tekrar tanımayı, tanıdıkça saklanmak, saklandıkça boşlukta durmayı bilmek isterdim. Muhtemel her bir olayı, en küçük ihtimaliyle sevmek… Gün gelip, keşkelere sığınışınızı, sadece kendinizin bilmesini… Hayata karşı dimdik duran bedeninizin siperinde yaşamınızı sürdürebilmenizi dilerdim. Bahanelerle avunmamayı, kendinizi kandırabilmeyi dahi marifet sanmanızı… Ve beklerdim sizden. Yaşamın güzelliğini unutup, yaşadığınız her bir kareye şükredebilmenizi. Sonsuz çıkarlarınıza, sonlu bir güzellik ekleyebilmenizi…
Hayatın en acımasız anına şahit olduğunuzda, hiç korkmadan kendinizden emin adımlarınızı sergileyişini izlemek isterdim, uzaktan. Yüklenen sorumlulukları bilhassa yerine getiremediklerinizin bir an önce son bulmasını dilerdim, sizin için. Empatiyi ruhunuza enjekte etmeyi, insanlara karşı olan duruşunuzu bir kez de olsa sorgulamanızı dilerdim. Böyle uzun uzun yazınca anlaşılmıyor değil mi? Ne mi isterdim?
Hayatın her anında mutlu olmanızı, kendinizi belki hiç sevmezken bile sevebilmenizi, elinizdeki her neyse onunla yetinmenizi, insanlara çok değil biraz da olsa bir değer vermenizi, kendi dünyanızın mükemmelini oynarken, kendinizi bu denli yüceltişinizin sizi yükseklerden düşürdüğünü bilmenizi, en olur en olmaz olayda en başından bahsettiğim gibi “benliğinizi” korumanızı dilerdim.
Daha güzel dünyada, daha güzel insanlara buluşabilmeniz temennisiyle…
İlgili yazılar
Sıra dışı yaşam becerileri ile sıranın dışında yürüyün
Bütün insanlar deli doğar bazıları öyle kalır
Tutunamadık Olric Bat Dünya Bat