10 Ekim Ankara’da kaybettiğimiz onca insanın ardından yeni bir Ankara patlaması daha gerçekleşti. Bu olayın ardından kimi suçlayacağız, kimi bu olayda sorumlu tutacağız? Hükumetten yine aynı mesajlar: “Bu ülkemize yapılmış bir saldırı”. Hadi ya, hakikaten mi?!..
Ankara Patladı: Ey teröristler!
2015 yılının Kasım ayı içerisinde Fransa’da Paris’te bombalı eylem düzenlendi. Patlamanın ardından Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İslam İşbirliği Teşkilatı konuşmasında şöyle bir açıklama yapmıştı:
“Daha önce de suçlu bulunup 17 ay hapis yatan bu insanları niye takip etmediniz sizin istihbarat servisiniz çalışmıyor mu?”
Sayın Cumhurbaşkanına katılmamak elde değil… Yahu bu ülkenin istihbaratı ayakta uyumuş ya da ayakta uyutulmuş hakikaten… Bu Fransa’nın devlet adamları ne iş yapar? Yöneticileri istihbarat sıkıntısı yaşandığını görüyor ama hala elleri kolları bağlı oturuyorlar…
Sayın Cumhurbaşkanı ne kadar da haklı! Adamlar 17 ay hapis yatan bu insanları neden takip etmezler?! Herhalde bu adamlar görevlerini yerine getirememişler!..
Bu konuya geri döneceğiz…
Şimdi Türkiye Cumhuriyeti’nin İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın patlamadan sonra yayınladığı Twitter mesajına bakalım:
“Bu akşam Ankara’da yaşanan terör saldırısını şiddetle kınıyorum. Bu ülkemize yapılmış bir saldırıdır.”
Yapılabilecek en önemli, en dikkat çekici tespit değil mi? Tabiri caizse İçişleri Bakanı Ala tam doksandan vurmuş…
Bu tespiti herkes yapamaz; böyle bir düşünceyi kim tasavvur edebilir?! İkinci cümleye bakın hele…
“Bu ülkemize yapılmış bir saldırıdır.”
Bu mesajından sonra Sayın Bakan acaba kafa karışıklığını gidermek için mi yaptı bu açıklamayı dedim kendi kendime…
Hani Kasım ayında Fransa’da patlama oldu ya, acaba o patlamanın etkisini şimdi mi hissediyoruz zannetti! O patlama ile Türkiye’deki bu patlamayı karıştırmamız için mi böyle bir mesaj yazdı?!..
Sağ olsun, bizi düşünüp haberimiz olsun diye bu saldırının ülkemize yapıldığını belirtmiş. Ya haber vermeseydi ne olacaktı? Haberiniz olur muydu bu olaydan? Bizim içişlerimiz iyi çalışıyor Allah’tan ki bu olaydan haberimiz oldu!
Ben Sayın Bakan’dan bir ricada daha bulunmak isterim. Aslında kırgınlığımı dile getirmek istiyorum!..
Sayın Bakan, şu MİT’e de söylese ya bu saldırının bizim ülkemize karşı yapıldığını!.. Belki onların da haberi olurdu olayın ardından…
Olaydan önce demiyorum, MİT’in olaydan önce haberi olursa, o zaman olaydan sonra bize saldırının ülkemize yapıldığını kim söyleyecek, o zaman Bakan’a ihtiyaç olacak mı, o ceylan derisi koltukta kim oturacak?
Ülke yangın yerine dönse, o ceylan derisinden istifa edip kalkan var mı? Yoo… Hem Sayın Cumhurbaşkanı Ankara’daki 10 Ekim’deki patlamanın ardından “Her olaydan sonra istifa mı olur?” demedi mi?
Bir gün MİT’in de haberi olur umarım!..
Neyse dönelim Sayın Cumhurbaşkanı’nın Fransa’daki olaydan sonraki cümlesine…
Ne kadar da haklı sayın Cumhurbaşkanı, adam cezaevine girmiş sen takip etmiyorsun! Nerede “Ey Fransa” senin istihbaratın?!
(Fransa’dan bana cevap var!)
Onlar da bana şunu söylüyorlar: Bırak bizi de sen git önce kendi terörüne bak! 31 Mart 2015 yılında senin ülkendeki Savcı Mehmet Selim Kiraz‘ın ölümüne bak!
Bir bakalım ne olmuştu?!
Mehmet Selim Kiraz, Avrupa’nın en büyük adliyesi olan Çağlayan Adliyesi‘nde DHKP-C‘li örgüt militanları tarafından makamında rehin alınmış ve örgüt militanları ile polis arasındaki çatışmada hayatını kaybetmişti.
Şimdi, bu olayda örgüt üyeleri kimdi?
Şafak Yayla ve Bahtiyar Doğruyol.
Her ikisi de Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde beraber yatmış ve Şafak Yayla olaydan 3 ay önce çıkmış, Bahtiyar Doğruyol ise olaydan 1 yıl önce tahliye olmuştu.
Fransa da bana bu cevabı göndermiş işte! “Sen ilk önce kendine bak!” demiş…
Adamlar cezaevinde yatmış, sonra çıkmış istihbarat örgütümüz takip etmemiş. O yüzden Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a katılmamak mümkün değil!
Bizim MİT’imiz de o dönemlerde Suriye’ye Bayırbucak Türkmenleri‘ne üşümesinler diye battaniye (!) gönderiyorlardı, bizim MİT de bu işle meşguldü…
Bu “Ey ABD”, bu “Ey Rusya”, bu “Ey Esed”, bu “Ey PYD” bu “hani bana hani bana” diyen terör örgütleri cezalarını bulacaklardır!.. (Umarım)
Bundan sonra bomba nerede, ne zaman, kim tarafından patlatılır bilemem ama cümleler yine aynı olur merak etmeyin. Örnek mi?..
Sayın Ahmet Davutoğlu’nun dediği gibi “Kimse bizim sabrımızı test etmeye kalkmasın!”
Bilmiyorum artık bu kaçıncı test sınavıydı, onu da siz hesaplayın…
İlgili yazılar
Ankara’da patlama: Çok kritik noktada terör saldırısı
Ankara’da Kanlı Cumartesi: 10 Ekim 2015
10 Ekim 2015 Ankara’da Patlama Sonrası Yaşananlar