Doğumsal kalp hastalıkları hakkında bilinmesi gerekenler

Doğumsal kalp hastalığı görülme sıklığının yaklaşık %1 olduğu göz önüne alındığında ülkemizde her yıl yaklaşık 12.000 yeni doğuştan kalp hastası dünyaya gelmektedir.

Doğumsal kalp hastalıkları hakkında bilinmesi gerekenler

Tüm doğumsal hastalıklar arasında en sık görüleni kalbin yapısal bozukluklarıdır. Doğumsal kalp hastalığı görülme sıklığının yaklaşık %1 olduğu göz önüne alındığında ülkemizde her yıl yaklaşık 12.000 yeni doğuştan kalp hastası dünyaya gelmektedir. 1,2 Doğumsal kalp hastalıkları değişik şiddette ve şekilde olabilir ve%40’ı hayatlarının bir döneminde anjiyo ya da ameliyat yolu ile tedavi gerektirir. Tedavi ihtiyacı olanların 1/3’üne her yönden çok özel bir dönem olan bebeklik döneminde bu işlemlerin yapılması hayat kurtarıcı olmaktadır. Günümüzde doğmadan önce tanı koyulabilmesi ile tedavi şansı yakalayabilecek bebek sayısı giderek artmaktadır.

Doğumsal kalp hastalıklarının daha az ciddi olanları ise çocukluk yıllarında ya da yetişkinlikte bile teşhis edilebilmektedir. Ancak erken müdahale gerektiren bazı tiplerinin teşhisinin gecikmesi tedaviyi olanaksız hale getirebilmektedir.


11 Şubat 2015 günü Crowne Plaza Ankara’da yapılan toplantıda Türk Pediatrik Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Nazan Özbarlas ve Prof. Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu, doğumsal kalp hastalığı ve belirtileri, tedavisi, sonuçları ve erken teşhis için doğum öncesi ve sonrası kontrollerin önemi konularında aileleri ve toplumu daha fazla bilinçlenmeye davet etti.

Konu hakkında Türk Pediatrik Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi DerneğiBaşkanı Prof. Dr. Nazan Özbarlas, “En yaygın görülen doğumsal kalp hastalığı kalpteki deliklerdir. Kalbinde küçük bir delikle doğan bebeklerin bir kısmında bu delik kendiliğinden 2-3 yaşına dek kapanabilmektedir, kapanmasa da küçük bir delik ya da hafif kapak darlıklarında tedavi gerekmeden normal yaşantılarını sürdürebilmektedirler. Kalbinde orta ya da geniş büyüklükte delik olan bebekler daha hızlı nefes alır, yemek yerken ya da uyurken terlerler, kilo almaları zordur, sık alt solunum yolu enfeksiyonu geçirirler.

Doktor muayenesi sırasında kalplerinde üfürüm denilen sesler duyulur. Şayet erken teşhis edilmez ve zamanında tedavi edilmez isekalp yetersizliği, pulmoner hipertansiyon, büyüme ve gelişme geriliği, sık tekrarlayan akciğer enfeksiyonları ile böyle çocukların sağlığı ve tüm ailenin yaşam kalitesi bozulmaktadır. Diğer bir önemli doğumsal kalp hastalığı grubu morarma ile seyredenlerdir ki bu tip hastalığı olan çocuklar çok daha erken dönemde tedavi ve ameliyat gerektirirler.

Doğumsal kalp hastalıklı bebek ve çocuklarımız katater yolu ile tedavi edilebilmekte ya da ameliyat sonrasında normal veya normale yakın bir hayat kalitesine ve yaşam beklentisine sahip olabilmektedir. Hepimizin bildiği gibi, ülkemizdeki çocuk kalp sağlığı hizmetleri son yıllarda önemli ilerlemeler göstermiştir ve ne mutlu ki giderek daha erken dönemlerde hatta anne karnında teşhis konulabilmekte ve bir çok merkezde, çocuk kalp ameliyatları ve girişimleri, büyük bir başarı ile yapılmaktadır” dedi.


Özbarlas ayrıca; “Doğumsal kalp hastası olan bir bebeğin tıbbi ve cerrahi tedavisi planlanırken bu arada gelişebilecek problemler konusunda hekimlere ve ailelere önemli sorumluluklar düşüyor. Doğumsal kalp kusuru olan bebekler için en önemli konulardan biri de bu bebeklerin enfeksiyonlara daha açık olup, Respiratuar Sinsityal Virüs (RSV), influenza A, B, adenovirus gibi solunum yolu enfeksiyonlarına daha kolay yakalanabilmeleridir.

RSV, bebeklikte ve erken çocuklukta çok sık görülen bir virüstür. Bebeklerin hayatının birinci yılında görülen bronşiyolit ve pnömoninin en yaygın nedenidir ve doğumsal kalp kusuru olan bebeklerin bu virüsü kapma olasılığı diğer bebeklere oranla daha yüksektir. RSV ile oluşan alt solunum yolu enfeksiyonu bu bebeklerde maalesef daha şiddetli seyretmekte, uzun sürmekte ve planlanan anjiyo veya ameliyatın gecikmesine neden olmaktadır” şeklinde konuştu.

Kalp rahatsızlığı olan bebek ve çocukların sağlıklı bir kalbe kavuşabilmesi için anne ve babalara yapılması gerekenler konusunda da bilgi veren Prof. Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu, “Anne ve babaların bu zor süreçte sabırlı olup çocuklarının takip ve tedavilerini kesinlikle aksatmamaları çok önemli. Çünkü doğumsal kalp kusuru ile dünyaya gelen bir bebeğin iyi beslenmesi, büyüme ve gelişmesinin yakından takip edilmesi gerekiyor. Özellikle içinde bulunduğumuz kış aylarında enfeksiyon hastalıklarından korunmaya da çok dikkat edilmeli. Bu tür hastalıklar genellikle solunum ve direk temas yolu ile bulaşır. Dolayısıyla hasta insanlarla aynı ortamda uzun süre kalmak, el sıkışmak, öpüşmek ve benzeri şekillerde temastan kaçınmak, bebeğe temas öncesi elleri bol sabun ve suyla yıkamak gibi basit yöntemler bu yüksek riskli bebekler için hayat kurtarıcı olabilir. Ayrıca bu anne ve babalar çocuklarının sigara dumanına maruz kalmasına kesinlikle izin vermemeli gerekirse evlerinde sigara içilmesini yasaklamalılar.” dedi.

Toplantıya katılan Prof. Dr. Hakan Ceyran ise “Ülkemizde çocuk kalp ameliyatları, yetkin merkezler tarafından artık her boyutu ile yapılabilmektedir. Anne karnında dahi tespit edilebilen bu hastalıklara, doğumun hemen akabinde cerrahi müdahaleler gerçekleştirilmektedir. Dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan bir tanesi de bu ameliyatların her zaman tek aşamada tamamlanamaması ve birkaç ameliyata daha ihtiyaç duyulabilmesidir. İlk ameliyat sonrası iyiliği sağlanan çocuklarımızın daha sonraki ameliyat zamanlamaları için kontrollerini aksatmamaları çok önemlidir.Bu süreç sabır ve özveri isteyen bir süreçtir. Bunu sağlayabilen aileler ileride çok güzel sağlıklı günleri yakalayabilirler” dedi.

İlgili yazılar


Doğumsal kalp rahatsızlıkları dikkat çekiyor


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.