Hatıraların Masumiyeti: Orhan Pamuk Masumiyet Müzesi

Hayallerden kurulu bir müze olur mu? Sahibi Nobel Edebiyat Ödüllü dünya çapında bir yazarsa olur. Masumiyet Müzesi, yalnızca bir edebiyat şaheseri değil aynı zamanda yedinci sanatı da besleyen hayal ürünü ama gerçek bir müze. Unutulmaz bir roman, eşsiz bir müze ve muhteşem bir film. Hatıraların Masumiyeti…

Hatıraların Masumiyeti: Orhan Pamuk Masumiyet Müzesi

Venedik Film Festivali’nde özel gösterim

Nobel Edebiyat Ödüllü yazar Orhan Pamuk, 2012’de İstanbul’da, 2008 yılında yayınladığı Masumiyet Müzesi romanı ile aynı adı taşıyan bir müze açar. Müzenin içindeki eşyalar, romana konu olan ve 1970’lerin İstanbulu’nda yaşanmış talihsiz bir aşkın izlerini taşımaktadır… Orhan Pamuk’un İstanbul’da açtığı, kurmaca ile gerçeği buluşturduğu Masumiyet Müzesi’nde Kemal’in Füsun’a duyduğu aşkın izlerini takip ediyoruz. Pamuk’un pek çok romanında bir karakter gibi karşımıza çıkan İstanbul da bu yolculuğun önemli bir kahramanı.

Grant Gee’nin Hatıraların Masumiyeti‘nde ise gizemi, sokak köpekleri, dolambaçlı sokaklarda ilerleyen taksileri, geceye ait insanları, Boğaz’ı ve tüm mazisi ile İstanbul eşliğinde Füsun ve Kemal’in aşkına, Türkiye’nin yakın tarihine ve Orhan Pamuk’un kişisel hikayesine tanıklık ediyoruz. Türkiye’nin iki yaşayan efsanesi Türkan Şoray ve Ara Güler de filmde kendi İstanbullarını bizimle paylaşıyor. Belgesel, Orhan Pamuk’un anlattığı gibi bu şehrin bize verdiği hüznü taşıyan tüm hayat hikayelerine ve yakın dönem Türkiyesi’ne tarifsiz, gizemli ancak bir o kadar da tanıdık bir yolculuk. Hatıraların Masumiyeti filmi, eşyalardan hareketle şehrin büyülü kimyası, manzaraları ve aşk hikayeleri arasında bizi eşsiz bir yolculuğa çıkarır. Bu yolculuk temelde aşk, zaman, hatıralar, kayıplar ve hepsine ev sahipliği yapan güzel şehir İstanbul hakkındadır.


Roman, 1975 ile 1984 yılları arasında İstanbul’da, varlıklı iş adamı Kemal ve onun uzak akrabası, yoksul Füsun’un arasındaki unutulmaz ve talihsiz aşkı anlatıyor. Masumiyet Müzesi ise bu unutulmaz aşka ve İstanbul’daki gündelik hayatın izlerine tanıklık ettiğimiz, kelimelerin eşyalara dönüştüğü bir yer.

Tarihçi ve sanat eleştirmeni Simon Schama, Masumiyet Müzesi’nin önemini, “Dünyanın hiçbir yerinde eşi benzeri olmayan, en güçlü, en insani ve etkileyici çağdaş sanat yapıtı” sözleri ile dile getiriyor. Hatıraların Masumiyeti filmi ile zamanımızın başarılı ve yaratıcı belgesel yönetmenlerinden Grant Gee, sinema sanatının gücünü hafızada yer bırakacak görüntülerle, hayaller, anlam arayışı ve kolektif hafızanın yer aldığı kaynaklara götürüyor. Bizi, adeta başımızı döndürerek edebiyattan, görsel sanatlara uzanarak eşsiz bir zaman yolculuğunda aşkın derinliklerindeki anlamları aramaya ve belki en çok da kendi tarihimizi bulmaya davet ediyor.

Orhan Pamuk film hakkında ne dedi masumiyet müzesi hatıraların masumiyeti

Orhan Pamuk film hakkında ne dedi?

Orhan Pamuk: Film, çok özenli, şiirsel ve derin. En zor şey filmin üç çizgisi var. Benim masumiyet müzesi adlı romanımın hikayesini, romanın içindeki küçük bir kahramanın gözünden, ama 12 yıl sonra kısaca yeniden gözden geçiriyor, ama yalnızca masumiyet müzesinden çıkan bir film değil. Ayrıca benim eserlerimi ve diğer kitaplarımı; İstanbul adlı kitabı Kara Kitap’taki metinleri gören bir film. Üçüncüsü günümüz. Benim romanlarımdan ancak Kafamdaki Bir Tuhaflık’ta yetişebildiğim günümüz İstanbul’u. İnşaat çılgınlığını, beton binaları, yeşilin yok edilişini, şehrin kimyasının değişişini, hep sürekli aynı kalışını da bunda seviyorum. Grant Gee’nin filminin özelliği, gören bir film. Çok yoğun, ama popüler bir aşk melodramı değil. Masumiyet Müzesi’nin bir dizisi de yapılabilir, popüler bir aşk melodramı olarak. Genel olarak çok kişiliği ve üslubu olan bir İngiliz edebi, entelektüel yönetmenin, benim dünyamdan ve İstanbul’dan yola çıkarak ve İstanbul’un bugününe, değişimine eski kimyasından yola çıkarak ve Masumiyet Müzesi önde olmak üzere benim bütün eserlerimden yola çıkarak yaptığı bir film. Ben çok memnunum, ama çok kişisel, yoğun, yer yer çok zeki ve parlak, yer yer de zor bir film olduğunu da söylemek istiyorum. (Evrensel.net)

Yönetmenin Görüşü: Grant Gee

İstanbul dünyanın en güzel şehirlerinden biri… Orhan Pamuk da dünyanın en başarılı yazarlarından. Kitapları atmışın üzerinde dile çevrildi ve dünya çapında 13 milyondan fazla sattı. O, İstanbul’un yazarı.

Philip Dodd’un dediği gibi, aynı Charles Dickens’ın Londra’yı tanımladığı gibi Orhan Pamuk da ait olduğu şehir İstanbul’u öyle anlatıyor. Birçok insan gibi ben de İstanbul’a ilk seyahatimde Orhan Pamuk okudum. Şehre bakış açım başta onun tasavvuru üzerinden oluşmuştu.

Pamuk’un Masumiyet Müzesi adlı bir müzeyi fiziksel bir mekan olarak açmanın hayalini kurduğunu biliyordum ve 2008 yılında da aynı isimle bir kitap yayınlamıştı. 2012 yılında İstanbul’a ilk seyahatimden iki ay sonra Pamuk’un Masumiyet Müzesi’ni açmış olduğunu duydum.

Gerçek eşyalarla dolu 5 katlı bir müzenin içinde 30 yıllık bir aşkın arkasında bıraktıkları ve hissettirdikleri var. Bu müze, İstanbul’a gittiğiniz zaman seyahat programınıza eklemeniz gereken kültürel miraslar arasında: Boğaz turu, Ayasofya, Sultanahmet Camii, Kapalı Çarsı ve Masumiyet Müzesi… Aslında kurmaca olan ve gerçekten de var olan bir müze.

Benim filmlerim, gördüğüm ve sevdiğim manzaralarla sanatı ve filmi birleştirir. Her türlü kategoriden sanat, şehirden ya da doğadan bir manzara bir film olabilir benim için.


Hatıraların Masumiyeti filmi için birincil görevim kurmaca ve belgeselle, B-Kara Film ve kederli bir melodram, bir şehir senfonisi ve sanatçının portresi arasında gidip gelen bir yapı kurmaktı. Hepsi, İstanbul’da, kurgusal bir gecenin içinde geçiyor.

İstanbul’da, büyük yazarların hayal güçleri yalnızca şehrin genel görüntüsü ile bütünleşmekle kalmıyor, onların hayal güçleri, şehri inşa eden harçları, tuğlaları ve değişimi tanımlıyor. Pamuk, gerçeklik ve kurmaca arasında bir köprü görevi gören eşsiz bir mekân inşa etti. Masumiyet Müzesi, işte bu eşsiz mekânın tasviri…

Filmden Alıntılar: Orhan Pamuk, Masumiyet Müzesi üzerine

Filmden Alıntılar: Orhan Pamuk, Masumiyet Müzesi üzerine

Masumiyet Müzesi’nin ilk fikri 90’ların ortasında gelmeye başladı. Kitaplarım yurtdışında çevriliyordu. Avrupa’ya, yurtdışına festivallere, kitap tanıtımlarına gidiyordum. Vaktim oldukça Avrupa’yı öğrenme hevesi ve niyeti ile yakınlarımda ne kadar müze varsa hem küçükleri hem de büyüklerini gezmeye başladım. Küçük müzeleri böyle böyle gittikçe daha çok sevmeye başladım. Çünkü onlar romanlara benziyorlardı. Örneğin Louvre’da dünyanın bütün ünlü ressamlarının resimlerini görüyordunuz ama Edith Piaf müzesinde bir bireyin üzerinden 1950’lerin Fransa’sını, Paris’ini görüyordunuz. Bu yüzden küçük müzeleri sevmeye başladım.

Maymun iştahlıyımdır ben ve bir süre sonra ben de bir küçük müze yapayım dedim ama etim ne budun ne param ne. Ancak yine de düşünmeye başladım. Bir süre sonra da deneysel bir roman tasarlamaya başladım. Romanın şekli öyle olacaktı ki bir gün hem bir müze açacaktım hem de bir roman yayınlayacaktım.

Karakterlerden Kemal şehirde yürüdükçe, hem aşkı Füsun’u arar hem aşkın yapısı hakkında düşünür hem de çaresizliğini yatıştırmaya çalışır. Şehir, benim aklımdaki roman kahramanı için sürekli yürünecek bir yerdir. Şehirde yürüdükçe hatıralarımızın da izleri olduğu için hem geçmişe hem şimdiye hem de geleceğe yürüyormuş gibi hissederiz.

Bir şeylerin peşinden giden insan fikrini çok severim. Bu sebeple romanlarımda kara dedektif hikayesi denen, B-kara film türü filmlerden de etkiler vardır. Yani bir adam bir şey anlatıyor. Çok basit, çok kaba bir hikaye belki ancak hikaye kaba olsa da hikayenin etrafında döndüğü manzara, dökülen şehir, şehrin esrarlı ayrıntıları çok önemli. Şehrin gizeminde tek başına bir şeyleri arayan adam imgesinden vazgeçemem.

Sürekli benim yaptığım gibi 62 yıldır bir şehirde yaşıyorsanız, şehrin anıtları, binaları, manzaraları, duvarları, ağaçları, gecesi, gündüzü, kedisi, köpeği, sokaktaki insanı, kaldırımı, meydanı, aslında sizin hatıralarınıza gönderme yapan birer işarettir. Masumiyet Müzesi’nde hikayenin geçtiği zamanlara, o zamanın İstanbul’una, çocukluğuma özlemimin ve o zaman ki Türk oyuncularına, Türk sinemasına duyduğum sevginin de etkisi var.

Hatıraların Masumiyeti: Orhan Pamuk Masumiyet Müzesi

“Aşk hikayesinin içinde kaybolacağınız dokunaklı ve çarpıcı bir yolculuk” INDIEWIRE

“Yazarın ve karakterlerin iç içe geçtiği büyüleyici bir yapım”  THE GUARDIAN

“Sizi içine alan bir aşk hikayesi ve muhteşem bir şehrin tarihi” VARIETY

yönetmen grant gee hatıraların masumiyeti orhan pamukBiyografi: Grant Gee

Grant Gee, Brighton, Britanyalı bir film yapımcısı ve yönetmen. Şimdiye kadar tanınmış rock müzik grupları, ünlü dağcılar ve yazarlar hakkında filmler yaptı. 1997 yılında dünyaca ünlü müzik grubu Radiohead hakkında yapmış olduğu ‘Meeting People is Easy’ adlı filmi Grammy’ye aday gösterildi. Yine Radiohead’in ikonik klibi No Surprises’ın da yönetmenliğini üstlendi. Joy Division adlı filmi İngiltere’de Grierson Ödülü’nü kazandı. The Western Lands adlı filmi Banff Film Festivali’nde En İyi Kısa Film ödülünü kazandı. 2012 yılında çekmiş olduğu W. G. Sebald’ın sınıflandırılamayan başyapıtı Satürn’ün Halkaları üzerine Patience (After Sebald) adlı belgeseli prömiyerini New York Film Festivali’nde yaptı. Şu sıralar Alison Moore’un The Lighthouse adlı romanının uyarlaması üzerine çalışmalar yapıyor.

orhan pamuk biyografi kimdirBiyografi: Orhan Pamuk

Orhan Pamuk’un romanları 63 dile çevrildi ve toplam 13 milyon sattı. Pamuk, 2006 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü alarak bu ödülü kazanan ilk Türk oldu. Benim Adım Kırmızı ve Kar adlı romanları tarihte en çok çevrilen ve en çok okunan Türkçe kitaplar oldu. Orhan Pamuk, 2005’de Prospect Dergisi tarafından dünyanın 100 entelektüeli arasında gösterildi ve 2006 yılında Time Dergisi tarafından dünyanın en etkili 100 kişisinden biri seçildi.


2008’de aşk, evlilik, dostluk, mutluluk gibi konuları bireysel ve toplumsal boyutlarıyla işlediği Masumiyet Müzesi adlı romanını yayımladı ve 2012 yılı baharında, Masumiyet Müzesi İstanbul’da açıldı. Masumiyet Müzesi’nin açılışından sonra, Abrams tarafından, ‘Şeylerin Masumiyeti’ adlı bir müze kataloğunu yayınladı. Masumiyet Müzesi 2014 yılında Avrupa’da Yılın Müzesi ödülünü kazanmıştır.

film afişi hatıraların masumiyeti orhan pamuk

Orijinal Adı  : Hatıraların Masumiyeti
Yapım  : Türkiye
Yapım Yılı  : 2015
Dil  : İngilizce, Türkçe
Renk  : Renkli
Tür  : Belgesel
Süre  : 94′
Yönetmen  : GRANT GEE
Senaryo  : ORHAN PAMUK
Katılımcılar  : PANDORA COLIN, MEHMET ERGEN, ARA GÜLER, SÜLEYMAN FİDAYE, DURSUN SAKA, TÜRKAN ŞORAY, ALPARSLAN BULUT
Görüntü Yönetmeni  : GRANT GEE
Kurgu  : JERRY CHATER
Müzik  : LEYLAND KIRBY
Türkiye Hakları  : FİLMARTI Film
Dağıtım  : M3 Film
IMDb  : www.imdb.com/title/tt4653370/

 

Video: Azra Kohen’in efsane konuşması


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.