Ying ve Yang Uzakdoğu felsefesinde evrendeki diyalektik kutupluluğu gösteren karşıt çifttir. Ying, koyu renkle sembolize edilerek; kadını, ölüm, ay, gece, hava, su gibi kavramları temsil ederken; Yang beyazdır ve erkeği, ateşi, suyu, yenilenmeyi, yaşamı ve aydınlığı temsil eder. Ying ve Yang bir araya gelerek Tao’yu yani yolu meydana getirirler.
Evrendeki her şey bu iki enerjinin bir araya gelmesinden meydana gelmiştir. Ying ve Yang’in içerisinde de aynı zamanda küçük karşıt renkli daireler mevcuttur. Bunun anlamı her kutbun zıt olanı potansiyel olarak içinde barındırmasıdır. Başka bir deyişle; her dişi enerjinin içerisinde bir eril enerji, her eril enerjinin içerisinde de bir dişi enerjisi vardır.
Diğer bir tarafta, binlerce yıl öncesine dayanan bu “Ying ve Yang Felsefesi” modern psikolojinin kurucularından olan Carl Gustov Jung’un Analitik Teorisinde de karşımıza çıkmaktadır. Jung’a göre tarihin başından itibaren insanların ortak bir bilinç dışı vardır ve bu bilinç dışı da nesilden nesile aktarılmıştır. İnsanın doğuştan, hiçbir deneyim kazanmadan atalarından miras aldığı ruhsal kalıtımla edindiği modellere de “Arketip” adını vermiştir. Bu arketiplerin Ying ve Yang ile birleşenleri Anima ve Animus’tur. Başka bir deyişle; kadında erkek benliği olan Animus var iken erkekte kadın benliği olan Anima vardır. Lao Tzu bunu; ” Tek başına Yang doğamaz ve tek başına bir Yang büyüyemez” diye açıklamıştır. Kadındaki animus da erkekteki anima da bir ahenk içerisinde olmalıdır. Zıtlıkların birliğinden çok birliktelik, ahengi oluşturan en önemli etkendir. Animus ve Anima dengede olduğunda değişim ortaya çıkar ve enerjileri birbirini tamamlar.
Bu denge aslında en ilkel yaradılış düzeni içerisinde tasarlanmıştır. Günümüze baktığımızda, sanayi devrimiyle birlikte kadınların daha fazla iş gücünün içerisinde olması, modern toplumlarda kadın ve erkeğin ruhani olarak daha çok birbirine benzemeye başlamalarına sebebiyet vermiştir. Her geçen gün dişinin içerisindeki animus arttıkça, erilin içerisindeki anima da aynı oranda artmaya başlamış ve bireylerin içsel dengeleri dengesizleşmeye doğru gitmiştir. İçsel dengede olmak sağlıklı bir ruhun en önemli besin kaynağıdır. Her iki enerjinin de arketipin de aşırı uçlarda olması bütünlüğe zarar verir ve dengede olmalıdır. Yapılması gereken iki enerjinin de dengeye getirilmesidir. Biri diğerinden daha üstün ya da daha iyi değildir. Ying ve Yang’in birbirini tamamladığı gibi animus dişi benliği, anima da eril benliği tamamlar. Gerçek olan dengedir. Dengede olabilmek için de önce bilmek, sonra fark edip bunu farkındalığa dönüştürmek gerekmektedir.