Güzel havalar gerçekten çok güzel havalardı. Küresel ısındık ve buna bağlı gelişen kasırgayla insanlığımız da yıkıldı, şiirlerimiz bile değişti. Beni bu güzel havalar mahvetti…
Güzel Havalar
Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada aşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti.
Orhan Veli
Bahar her geldiğinde, içimizde bir yerlerde aynı şiirin dizeleri yankılanır durur. Orhan Veli’ye bu şiiri yazdıran güç her ne ise, işte bizleri de ‘güzel havalarda’ aynı coşkunluğa, aynı sığmazlığa, aynı taşkınlığa sevk eder. Fakat bu duygu patlaması esnasında bazı şeylerin de farkındayızdır, 21. yüzyılın muasır medeniyet seviyelerinde gezinen insanlar olarak: “eski güzel havalar yok olsa da eski güzel insanlar çoktan gittiler.”
Önce televizyonlar girdi hayatlarımıza. Eve giren televizyonla beraber çocuklarımız da eve girdi, bir daha hiç çıkmamacasına. Sokaktan gelsin diye ‘akşam ezanını’ alarm olarak kurduğumuz çocuklarımız ‘5 dakika daha’ derken şimdilerde hiç ‘ertele’ tuşuna basmaz oldu. Çünkü onlara sokağın da hayatın da evdeki bilgisayarlardan öğrenilebilecek bir şey olduğu saçmalığını anlattık durduk. Sonra pişman olduk mu? Evet, olduk ama iş işten çoktan geçmişti…
“Böyle havada istifa ettim, evkaftaki memuriyetimden” demişti Orhan Veli şiirinde. Şimdilerde evkaftaki memuriyetinden istifa edebilecek cesareti kimde görüyorsunuz? Eğer birinde o “cesareti” görürlerse hemencecik onlar kovuyor zaten. Çünkü biliyorlar, “kapitalizm cesaretini satın alamadığı adamı hapise tıkar” konformistiz, konformist öleceğiz; çünkü bunun dışında başka bir alternatifimiz yok. Alternatifleri ‘öcü’ olarak gören nesiliz biz…
Tütüne böyle havalarda alıştım diyenler de fazla kalmadı. Çünkü tütüne alışmak için şiir, roman, film ve edebiyat endüstrisinin tuzağına düşmek gerekiyor. E bizler de okumayı fazla sevmeyen insanlar olaraktan böyle lobilere pabuç bırakacak değiliz ya. Hem çocuklarımıza izlettiğimiz bol silahlı, bol kanlı, bol tecavüzlü, bol tacizli dizi ve filmlerde sigarayı sansürlüyorlar ne de olsa… Çok şükür yaşıyoruz, çok şükür dumansız hava sahası…
“Böyle havada aşık oldum” kısmı ise apayrı bir mevzu. ‘Böyle havalar’ o zamanlar öyleymiş. Şimdi küresel ısınıyoruz, küreselleşiyoruz, küresel leşler olmakla övünüyoruz. Aşık olmanın da bir yerelliği kalmadı artık. Facebook’tan kilometrelerce ötedeki birini dürtüyoruz, Twitter’dan aşkımızı hemencecik itiraf ediyoruz, İnstagram’da geçmiş paylaşımlarından birine kalp yaptığımızda karşıdaki insana sanki gerçek bir kalp sunuyoruz altın tepside.”Elektirik alamıyoruz, bizi taşıyabilecek bir insanı arıyoruz” televizyonlarda… Aman bunlar boş lakırdılar, fazla uzattık yine. Yaşasın Elektriksel Aşklar!
“Eve ekmekle tuz götürmeyi, Böyle havalarda unuttum” demişti, garip şair. Bir de şimdiye baktığımızda durumun pek de iç açıcı olmadığı gayet net bir şekilde karşımızda duruyor. Duyarlılıklarımız da çağ atladı. Eve bıçak, silah ve her çeşit suç aleti ile gidip, bizden ayrılmak isteyen kadınları öldürür olduk. Marketlerden her şeyin organiğini aldık, unutmadık! Ama evdeki çocuklarımıza duyguların organiğini veremedik. Samimiyetten yoksun, sanal bir gençlik geliyor. Yaşasın başkalarının derdini kendine dert edinemeyenler!
Şiir yazma hastalığım, Hep böyle havalarda nüksetti; Beni bu güzel havalar mahvetti…
Son dizelerinde içinde bulunduğu duygu durumu anlatan Orhan Veli, insanların şiir yazmayı, birbirini sevmeyi, varolmanın getirdiği mutluluğu sonuna kadar yaşadığı günlerde yaşadı. O zamanlar ‘Güzel havalar’ sadece meteorolojik bir olgu değildi. Güzel havalar gerçekten çok güzel havalardı. Küresel ısındık ve buna bağlı gelişen kasırgayla insanlığımız da yıkıldı, şiirlerimiz değişti…
Beni bu güzel teknoloji mahvetti.
Böyle havada korktum,
Korku imparatorluğundaki her bir yurttaştan.
Savaşa böyle havada alıştım,
Böyle havada düşman oldum.
Ve bir tutam huzur götürmeyi,
Böyle havalarda unuttum.
Sloganlara sığınma hastalığım,
Böyle havalarda nüksetti.
Beni bu güzel teknoloji çağı mahvetti…