Oy hakkını kazanmak sadece ilk adımdı! Bugün Dünya’nın farklı yerlerinden kadınlar hala cinsel ayrıma uğruyor, dışlanıyor, aşağılanıyor, tecavüze uğruyor, bir erkekle aynı işi yaparak daha az para kazanıyor, ensest kurbanı oluyor, dövülüyor…
Diren! Çünkü direnmek nefes almaktır!
Suffragatte, Türkçe adı süfrajet olan kadın hareketi 20. yüzyılın başlarında Birleşik Krallık ve Amerika’da başlamıştır. Kadınlar için seçme ve seçilme hakkı isteyen bu hareketi genellikle orta sınıftan kadınlar oluştururken grev yöntemleri genel olarak pasif direniş olmuştur.
Birleşik Krallık’ta bu hareketinin öncülerinden Emmeline Punkhurst, Kadınların Sosyal ve Politik Birliği’ni (Women’s Social and Political Union/ WSPU) kurmuştur. Bu birlik başlangıçta, açlık grevleri ve pasif direnişle isteklerini kabul ettirme yolunu izlese de daha sonraki süreç içinde farklı yöntemlere de başvurmuştur. Emmeline Pankursht ve arkadaşlarının mücadelesinin anlatıldığı film bize sadece kadın haklarını değil, insanlığımızı da hatırlatıyor.
- Yönetmen: Sarah Gavron
- Oyuncular: Carey Mulligan, Helena Bonham Carter, Anne-Marie Duff, Meryl Streep
- Ülke: İngiltere
- Dağıtım: Bir Film
- Yapım: Alison Owen, Faye Ward
Sonny, Maud (Carey Mulligan) için hayatın kendisiydi. Maud için oğlu herkesin ve herşeyin üstünde bir yerdeydi. Nefesiydi. Maud, hastalıklara ve yaralanmaların çok fazla gerçekleştiği bir çamaşırhanede 7 yaşından beri çalışmaktaydı. Maud’un annesi de onun gibi, aynı çamaşırhane de çalışmış ve çevresinde pek çok kadın onun gibidir. Aynı çamaşırhanede çalışan George (Ben Whishaw) ile evli olan Maud için hayat sıradandır.
Her gün uyanır, çamaşırhaneye gider ve yeniden eve gelir. Ancak bu birbirini izleyen günler kısa süre içinde sona erecektir. Bir gün, çamaşırhaneden bir paketi teslim etmeye giderken eylem yapan süfrajetlerin arasında kalır ve eylemciler arasında kendisiyle aynı çamaşırhanede çalışan Violet’ı (Anne-Marie Duff) görür. Maud’un harekete olan ilgisini fark eden Violet, onu oy haklarını savunmaya ikna etmeye çalışır. Bu çaba ile Maud, kendini bambaşka bir hayatın içinde bulacaktır.
Maud, hitap yeteneği sayesinde süfrajetlerin sözcüsü olmuş ve artık onların en önemli üyelerinden biridir. İlerleyen süreçte, Maud bir eylem sonrasında hapishane deneyimini tadacak ve dışarı çıktığında eşi ilk hapse düşüsü sonrası onu eve kabul etse de Maud’un ikinci defa polisler tarafından evin önüne atılmasını affedemeyecektir.
Maud, eşinin onun yanında olmayışını anlayabilse bile oğlunu ona göstermemesini anlayamaz. Yasalar önünde, George ile eşit değildir. Yasaların değişmesine ne kadar ihtiyacı olduğunu o gün daha da iyi anlayan Muad, adaletsizliğe karşı duyduğu öfke, onu hareketin lideri olan Emmeline Pankhurst (Merly Streep) ile tanışacağı güne götürmüştür.