Ölmemek için zamanlanmış bir hayat

Ne yazık ki sosyal medyada, toplumda ya da doğu illerinde bu yaşananları özgürlük mücadelesi olarak algılayanlar var. Masum insanların canını alarak özgürlük kazanılmaz, kahraman olunmaz, hiçbir şey olunmaz. Aksine tarih sadece ve sadece katil olarak anacaktır bu insanları.

Masum insanların canını alarak özgürlük kazanılmaz, kahraman olunmaz. Tarih bu insanları sadece ve sadece katil olarak anacaktır!

Son bir senedir ve yoğun olarak son bir haftadır, hayat içindeki zaman planlamamı canlı bomba zihniyetiyle hareket ederek yapıyorum. Her sabah ve akşam işe gitmek zorunda olan sıradan bir vatandaş olarak kendimce bir takım stratejiler geliştirdim.

Sabah işe gitme saati hemen hemen standarttır ve en yoğun saatler genelde 7:30 ve 8:30 arasıdır. Canlı bombanın en çok tercih ettiği saatlerdir sabah işe gidiş ve akşam işten çıkış saatleri. Bunu düşünerek evden 1 saat geç çıkıyorum mesela. Patronunuz iyi biriyse pek sıkıntı çıkmıyor ama geliş gidiş saatleri konusunda dakik biriyse bu yüzden de bir takım bahaneler üretmek zorunda kalıyorsunuz. İşten çıkışı da işim olmasa bile geç saatlere erteliyorum. Hafta sonu tatilinde güzel havanın tadını çıkarmak gibi bir düşüncem de yok artık. Tatili evde geçirmeye, kalabalığa karışmamaya toplumca alıştırıldık zaten. Tüm bunları artık kendimiz için değil, sevdiklerimiz için de yapıyoruz. Her gün birbirimizi kalabalıktan uzak durmamız, evden çıkmamamız konusunda uyarıyoruz.


Artık nerede bir patlama olsa müthiş bir korku ve karın ağrısıyla sevdiklerimizi arıyoruz. Üstelik o sırada her türlü kötü ihtimali aklımızdan geçirerek kendimizi de hazırlamaya çalışıyoruz. Öyle bir durumda öfkemizi kime kusacağımızı bile bilmiyoruz. Halkını koruyamayanlara mı kızalım, dağdaki eli silahlı, masum insanların canını alarak kahraman olacağını düşünen teröristlere mi kızalım, yine o teröristlerin özgürlük getireceğini düşünen insanlara mı kızalım?!


Artık dakikalarla hayatta kaldığımız bir Türkiye’de büfeden aldığımız bir çikolata ya da kaçırdığımız bir otobüs bizi hayatta tutuyor. Çocuklar işten çıkıp akşam eve gelecek olan babalarını annelerini akşam görememe korkusu yaşıyor, sevgililer birbirlerini bir daha görememe korkusu yaşıyor, anneler babalar çocuklarının geleceği konusunda kaygılı ve daha da önemlisi artık hepimiz toplumca bir iç savaş korkusu yaşıyoruz.

Tarih bu insanları sadece katil olarak anacak

Ne yazık ki sosyal medyada, toplumda ya da doğu illerinde bu yaşananları özgürlük mücadelesi olarak algılayanlar da var. Bu ne özgürlük mücadelesi ne barış ne devrim olur. Masum insanların canını alarak özgürlük kazanılmaz, kahraman olunmaz, hiçbir şey olunmaz. Aksine tarih sadece ve sadece katil olarak anacaktır bu insanları. Aynı şekilde IŞİD’ i destekleyen şeriat yanlıları da var ki öyle bir durum olsa, ülkene şeriat gelse bundan olumsuz etkilenen yine sen olacaksın, karın olacak, kızın olacak. Böcek öldürür gibi insan öldürmeye alışmış bu insanlardan medet ummak büyük bir aptallıktır. Öldürecek kimse kalmadığında bir sebepten sıra sana da gelecektir ve desteklediğin o katiller senin de canını alacaktır.


Savaşlardan, liderlerden başka kimse bir şey kazanmaz. Ölenler öldüğüyle ve öldürdüğüyle kalır. Gözyaşıyla anılır, lanetle anılır. Cümle kurarken bile Kürt – Türk ayrımından bahsetmek aşırı derecede rahatsız ediyor beni. İnsanız hepimiz, var mı daha ötesi. Yaşamak için geldik dünyaya, mutlu olmak için, hayatın güzelliklerinin tadını çıkarmak için. Buna engel olmak isteyen her kimse, destek vermeyin ona. Sana da bana da gözyaşı döktüren, hayata adeta kan dökmeye gelmiş o insanlara karşı doğusu – batısı hep birlikte mücadele edelim. Eli silah tutandan yana olmayın hiçbir zaman. Her ne kadar ütopik bir düşünce olsa da savaşsız, silahsız bir dünya hayalim ve umudum hep olacak.