Benim güzel ülkem Türkiye’de 49 milyon insanın kimlik bilgileri çalınıyor ve ülkenin başbakanı “Evimin adresini sorsalardı söylerdim” diyor! İşte akıllarla dalga geçmek böyle oluyor! Bu iş bu kadar kolay mı?!
Vatandaş ne yaşar ne yaşamaz!
Yıllarca uyutuldu, uyutulmaya da devam ediyor bu millet!..
“Gene ne oldu?” diyeceksiniz…
Ne olmadı ki ya da neler olmuyor ki bu Türkiye’de?! Hani yıllar önce İstanbul’a “Taşı toprağı altın!” derlerdi. Türkiye’nin de taşı toprağı haber be kardeşim!..
Elimizi nereye atsak “Wall Street”lik haberler çıkıyor… İnsan söylemeden, yazamadan edemiyor, elimiz hemen tuşlara gidiyor…
Gelin şu Türkiye gündemine yukarıdan bir bakalım.
Panama‘da birçok devlet adamının banka hesapları ortaya çıktı! Kim bunlar?
Putin’den tutun da Esad’a kadar birçok devlet adamı var. Hatta İzlanda Başbakanı bu haberlerden dolayı istifa etti…
İzlanda kimdir peki?
İzlanda, 2015 yılında dünyada yapılan “İnsani Gelişme Endeksi” raporunda 16. sırada yer almış bir ülke.
Ne demek oluyor bu İnsani Gelişme Endeksi?
Bu, size bir ülkenin yaşam uzunluğu, okur yazar oranı, eğitim ve yaşam düzeyi hakkında bir ölçüdür ve sıralamada bunlar üzerinden oluşur.
Şimdi gelelim aklınızda oluşan şu soruya: “Türkiye bu sıralamada kaçıncı?” Hadi tahmin edin bakalım! Ben söyleyeyim size, ne dersiniz?
Türkiye bu sıralamada üçüncü!..
İnandınız mı?.. İnanın ben bile inanmadım bu söylediğime! Türkiye bu sıralamada 72. sırada.
“Eee nereye bağlayacaksın bunları?” diyorsunuz, eminim…
Hadi bağlayalım o zaman…
Panama’daki bu olay şu an tam olarak netleşmemişken İzlanda Başbakanı istifayı bastı! Bizim ülkemiz Türkiye’de ne oluyor?
Benim güzel ülkem Türkiye’de 49 milyon insanın kimlik bilgileri çalınıyor ve ülkenin başbakanı “Evimin adresini sorsalardı söylerdim” diyor!
İşte akıllarla dalga geçmek böyle oluyor! Bu iş bu kadar kolay mı?! İşte okur yazar oranı düşük, yaşam düzeyi düşük ülkeme yapılacak bir açıklama size!..
Kimlik bilgileri çalındığında neler yapılacağı konusunda bugün birçok yazı yazıldı, o yüzden ben bu noktalara girmeyeceğim.
Bu haberi izleyince aklıma çocukluğumda izlediğim Uğur Dündar‘ın o eski ama bir o kadar eskimeyen haberleri geldi. Adam ne yapıyordu bu haberlerde?
Adam, vatandaşın kimlik bilgilerini ele geçiriyor, sonra gidiyor naylon bir şirket kuruyor, naylon fatura düzenliyor, vergi ödemiyor, olay patlak verince de atı alan çoktan Üsküdar’ı geçmiş oluyor, yurtdışına kaçıyordu. Sonra devlet, çıkıp iki göz evde, engelli eşine bakmaya çalışan iki çocuğunu asgari ücretle okutmaya çalışan vatandaşımızın üzerine çöküp bu vergi borcunu ödeyeceksin diyordu!
Vatandaş, yıllarca kendisi olmadığını kanıtlamaya çalışır, devlete “Ben değilim bu adam, sadece fotoğraf bana ait!” dese de nafileydi artık! Çünkü devletin işleyişi belliydi…
“Önce vergi borcunu öde, sonra git hakkını mahkemede ara!”
Vatandaşımız ödeyemez; devlet de “Ya taksit taksit ödeyeceksin ya da ceza evine bir yatak da sen atarsın!” derdi. Sonuç genelde vatandaşın ceza evinde bir sıcak çay içmesiyle sonuçlanırdı!
Vatandaş, Aziz Nesin‘in o öyküsü gibiydi artık: “Yaşar ne yaşar ne yaşamaz!”
Şimdi bizim yöneticiler veya bazı vatandaşlarımız “Ne var canım bunda?” diyebilir.
Böyle söyleyen kıymetli vatandaşıma bir iki şey izah edeyim…
Bu iş bu kadar basit değil!..
Bak sevgili vatandaş; 49 milyon kişinin bilgilerinin sızdığı bir ortamda yukarıda yazdıklarım bir şeyler ifade ediyordur sizlere…
Bana bir şey ifade etmiyor diyenlere de şu örneği vereyim: Bu ülkede biri bir gün çıktı ve “Evimin krokisini çıkarmışlar, bana suikast düzenleyeceklerdi!” dedi ve devlet veya “aldatılanlar”ın deyimiyle “paralel”, bu sahte delillerle Türkiye’nin bekasına tecavüz edenlere karşı mücadele eden Türk Silahlı Kuvvetleri’nin “Kozmik Oda”sına girdi.
TSK’nın tüm olası savaş ihtimalleri olan belgeleri ele geçirdiler ve çoğu kez “aldatılanlar” burada da aldatılmıştı!
O yüzden burası İzlanda mı ki Türkiye için bu kadar sıradan (!) bir olay için başbakan istifa etsin!..