Hayatımın en güzel zamanı

Hayatınızın en güzel çağı ne zamandı? Yaşanmış mıydı, yaşanmamış mı? Hiç kuşkusuz çoğumuzun lise yılları, hayatının en güzel çağı betimlemesine layık görülmüştür…

Hayatımın en güzel zamanı

Her şeyden bihaber olduğumuz hayatlarımız vardı.

Hiç bilmediğimiz korkumuz, kimsede olmayacak cesaretimiz vardı hayata karşı hep! Hep dik duruşumuz, kimsenin görmesini istemediğimiz farklı yanlarımız vardı… Hep en büyüğün kendimiz olduğunu sanırdık. Buna inanırdık. Arkadaşlarımızı buna göre seçerdik hep. Hayatın bize ne getireceğinden ziyade, neyi ne zaman götüreceğinin hesabını yapardık. Sürprizdi bu hayat bize. Bilmezdik. Görmezdik. İçindeydik hep belli başlı zaman diliminin. Rollerimizi çalışıp, uyum sağlamaya gayret ediyorduk. Başarıyorduk! Başardığımızı sanıyorduk…

“Acaba, neden…” ile başlayan cümlelerimiz vardı hep kafamızda.

Her kayboluş, bir buluştu bizim için. Farkına varmazdık. Biteceğini mi? Hiç zannetmezdik! Zanneder miydik? Kandırırdık birbirimizi. En olanı en olmayanla harmanlar, yeniden bir hayat kurgulardık her birimiz. Memnunduk da bu durumdan. Hissettirmezdik birbirimize hiçbir zaman… Ömrümüzün doğasına saygı duyar, başımızı eğerdik. Karanlık sokakların sonunu görmeden, ilerlemezdik hiçbir zaman. Korkarım demeden yaşardık hayatı. Korkardık. İnanmak istemezdik. Hep bir kendini kandırış içinde süregelen yaşamımızın bu evresinde de kendimize karşı koyamıyorduk. Mutluyduk belki de o zaman. Şu andan çok… Küçük mutluluklarımız, hayatımızı taçlandırır, hep bunu yaşardık. Hiç yorulmadan, kimse bilmeden, kimse görmeden…


Gelecek telaşı içinde günlerimiz vardı.

Ne olacağımızdan bihaber yaşardık hayatta. Roldü bu, bilirdik. Düşmezdik çok fazla üzerine. Hesap falan sormazdık. Yanımızdaki insanları birtakım sınıflara ayırırdık. Ayırdıklarımızla devam ederdik yolumuza. İnanırdık, şaşırırdık. Elimizde olmayanı gözler, onu isterdik hep! İçimizden geleni yapar, ona göre yaşardık. Keyfimiz hiçbir yerde yoktu adeta. Mutluyduk. Çok mutlu…

Bilirdik, bu bize armağanıydı hayatın.

Hayat da bilirdi, bize söylemezdi. Bir gün alacağını bildiği üzere… Bölmek istemezdi belki de mutluluğumuzu. Bitirmek istemez! Yön veriş sayardı belki de… Kendince toparlardı o da durumu. İyiye, güzele yorardı. Yormamızı da isterdi. Bilmediğimiz ne varsa, bildiklerimizin sürekli önüne geçerdi. Biz şaşırırdık. Hayatta hep enlerimiz olurdu. Yetmez dediğimiz ne varsa hepsi yeter olmuştu. Anlayamazdık. Bugünü göremezdik. O anda yaşardık biz hep! Orda kalmak isterdik, ilerlesin istemezdi günler de. Uyum sağlardı bize hep. Peşimize gelirdi onlar da bizimle bir. Desteklerdi hayat bizi de. Gösterirdi görünmeyeni, görmek istemediğini de çıkarmazdı gün yüzüne. Sen bilirdin bu hayatta hep. Senin kararın, senin hayatın vardı… Hayatın kesin kararlarına karşı duruşun, şekillendirdi hayatı… Ne de olsa, hepimiz aynıydık. Tek farkımız, ruhlarımız…


O günlere geri dönseniz neleri değiştirmek isterdiniz hayatınızda?

İster miydiniz tekrar o günleri? Kendi açımdan bakacak olursam eğer duruma,  Saruhanlı Anadolu Lisesi’nde okuduğum için, kendimi belki de hiç olmadığım kadar çok şanslı hissediyorum. Dört yıl boyunca belki de hayatımda öğrenmem gereken şeyleri öğrendiğim güzel okulum…  Yıllar süren arkadaşlıklarım, birbirinden güzel öğretmenlerim… Hayatıma dönüp baktığımda, belki de en çok mutlu olduğum yerdi lise… Çoğu insanın da bu şekildedir. Büyüsü vardır o ortamın. Yaşınız ufaktır, bilmezsiniz çoğu şeyi. Hayatı anlamlandırmaya çalışırsınız sadece. Olayların akışını izler, kendinizce yorumlarsınız. Asla pişman olacağınız şeyler yapmazsınız. Attığınız her bir adım sizi, hayata hazırlar. İçindeyken bu kadar idrak edemediğimiz lakin ayrıldıktan sonra bu denli fark ettiğimiz yıllar…

“Keşke geri dönebilsem o yıllara!” dediğiniz her şey adına…


Gücünüzün, hayatınızın, kişiliğinizin, ruhunuzun adına…

Nasıl da hayatlarımızın içine ediyorlar


Beyza Elif Özer
3 Ocak 1995 doğumluyum. Belki de istediğim her şeyi gerçekleştireceğime inandığım yaşlara geldiğim vakit, yazma isteğimin oluştuğunu farkettim. Öncesi/sonrası olmayan hayatımızın sadece bir an'ını dahi yazarak kendimi avuttum. Sadece düşünmek ve düşündüklerini anlamlandırmak adına yazdım hep. İnsanları anlama konusunda güçlük çekip,sırf bu yüzden kişisel gelişime merak sardım. Uzun yıllar basketbol ve voleybol oynadım. Aynı zamanda fotoğraf ve dekorasyon meraklısıyım. Ve özellikle şuanda aldığım eğitimden dolayı yabancı dizi ve film delisiyim. İzlemekten en çok keyif aldığım dizi; House. Bunların haricinde yapmaktan en çok keyif aldığım şey; Kendimden daha bilgili/kültürlü insanlarla konuşup, onların deneyimlerinden faydalanmak. Binevi hayatıma yön verirken her şeyi düşünüp ona göre yol almak... En sevdiğim insan şekli; her açıdan kendini geliştirip, yarın'ını düşünen insan.. Bu arada şuanda eğitimime Celal Bayar Üniversitesi/ İngilizce Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde devam ediyorum.. Yazmaya/okumaya olan ihtiyacımızın hiçbir zaman eksilmemesi dileğiyle.. Son olarak,hayat felsefem; ''ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.''