Nasıl da hayatlarımızın içine ediyorlar

Belli bir kitlenin kendisi gibi olmayanların yaşamını kısıtlayıp zehir etme çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor. Taciz ederek, döverek, öldürerek… Nasıl da hayatlarımızın içine ediyorlar…

Nasıl da hayatlarımızın içine ediyorlar

Nasıl da hayatlarımızın içine ediyorlar bakın:

Atatürk Kültür Merkezi’ni yıkıp daha iyi bir kültür merkezi yapacağız dediler. En etkin kültür ve sanat merkezlerinden biri olan AKM çürümeye terk edildi.

Saat 22:00’den sonra içki içme yasağı geldi.


Tarihi Emek Sineması tüm protestolara karşın boşaltıldı ve yıkıldı. Beyoğlu’nda sanatseverlerin toplanma yeri olan bir mekan yok edildi.

Taksim Gezi Parkı’na cami yapacağız diye tutturdular. Gençlik isyan etti. Gezi Olayları çıktı. Çocuklar öldü, insanlar sakat kaldı. Niye mi? Dünyanın en çok camisi olan ve her geçen yıl deli gibi cami yapımına devam edilen ülkesine bir cami daha yapabilmek için!

Haydarpaşa tren istasyonu, devre dışı bırakıldı. Asya kıtasının ilk istasyonu, mühendislik harikası binası ile Kadıköy’ün sembollerinden olan bina belli günlerde düzenlenen etkinliklerin dışında kullanılmıyor. Binanın satılmak istendiği ancak tepkilerden korkulduğu için henüz cesaret edilemediği söyleniyor.

Geçilmeyen ve zarar edilen yollar ve köprüler yapmak uğruna ormanlar yok edildi.
Hamile bir kadın şort giymiş olduğu için tekmelendi.

Yanlış gördüğünü eleştirmekten öteye geçmeyen sanatçılar işsiz bırakıldı, gözaltına alındı.
Gencecik bir kız evine binmek için minibüse bindi. Kaçırılıp tecavüz edilmeye çalışıldı. Direndi. Öldürüldü ve yakıldı.

Sanatseverler için İstiklal Caddesi’nin bir diğer önemli buluşma yeri olan Beyoğlu Sineması, kapanmaya mahkum edildi.

Dini bir yurtta erkek çocuklarının sistematik şekilde tecavüze uğradığı ortaya çıktı. Üstü kapatıldı.


Eşcinsel olduğu için insanlar dövüldü, tecavüze uğradı. Protesto hakları bile ellerinden alındı.

Muhalif yayın yapan tüm gazetelere operasyonlar düzenlendi.

En önemli karikatür dergisi Penguen kapanmaya mahkum edildi.

Ülkenin kurucusu Atatürk’e hakaret edildi. Hakaret edenler korundu.

8 yaşında kız çocuklarıyla evlenilebileceğine, babaların kız çocuklarına şehvet besleyebileceğine dair fetvalar verildi.

Banka oturup dondurmasını yiyen çocuklar, Ramazan’da dışarıda bir şey yedikleri gerekçesiyle yobazlar tarafından taciz edildi.

Minibüsteki genç kadın şort giymiş olduğu için tokatlandı.


Taciz, darp, cana kast gibi zulümlerin muhatabının sürekli aydın, modern görünüşlü, Atatürk’e ve cumhuriyete sahip çıkan insanlar olması bir tesadüf mü? Peki tecavüz edenin, dövenin, çalanın ve öldürenin hep aynı tip insanlar olması yani Atatürk’ten nefret eden, cumhuriyeti istemeyen, başı açık olan her kadını tecavüz edilebilecek bir meta olarak gören, kendi siyasi ve dini düşüncesine sahip olmayan her insanı döverek ya da öldürerek sindirmeye çalışan insanlar olması bir tesadüf mü?

Boktan insanlardan kurtulma günü


Çağrı Gırlangıç
14.03.1985 tarihinde Kadıköy'de dünyaya geldim. Kadıköy'de doğdum, Kadıköy'de büyüdüm. Yazma sevdası içime düşünce önce 2 roman yazdım, sonra da sinemaya dair yazılar yazmaya başladım. 2011'in başından beri bloğum cagrigirlangic.blogspot.com da 500'ü aşkın filme dair yazdım. Hala da devam ediyorum. Sonra metin yazarlığı yapmaya başladım ve yazarlık mesleğim haline geldi. Yazımına devam ettiğim Türk Sinema Tarihi Ansiklopedisi, emek ve zaman isteyen bir proje. Sabırla yazımına devam ediyorum. Bir sinema yazarı olarak yazmaya başladığım, sonrasında ise deneme, gündem, kritik, yaşam ve kişisel gelişim yazıları yazmaya başladığım İndigo Dergisi ise hem beni geliştiren, hem de bir parçası olmaktan haz aldığım yer.