ABD’de tutuklanan Reza Zarrab’ın davasıyla ilgili çarpıcı gelişmeler yaşanıyor. Son iddialara göre soruşturma Egemen Bağış’a uzandı. Zarrab’ın suçlandığı İran’ın ambargoları ile ilgili olan yasaklamalar, İran ile ABD’nin nükleer anlaşması yapmasından sonra kalkmış durumda. Zarrab, “suçsuzum” ifadesinden her an “suçluyum” ifadesine geçebilir…
Reza Zarrab soruşturmasında bomba gibi bir iddia ortaya atıldı!
Zarrab’ın suçlandığı İran’ın ambargoları ile ilgili olan yasaklamalar, İran ile ABD’nin nükleer anlaşması yapmasından sonra kalkmış durumda.
Şu an birkaç yıl önce ceza gerektiren fiiller, ceza gerektirmiyor. İran, uluslararası ekonomiye ve sisteme yeniden entegre ediliyor, bu sebeple artık suç olmayan fiillerin ağır cezalandırması daha da güçleşebiliyor.Geçen hafta, İran Meclisi Yolsuzluk Araştırma Komisyonu üyesi Emir Abbas Sultani, Reza Zarrab hakkında Al Monitor’a açıklamalarda bulunmuş, Zarrab’ın daha önceden hazırlanan bir plana göre ve İranlı yetkililer tarafından yakalanacağını düşündüğünden dolayı, tutuklanacağını bile bile ABD’ye gittiğini savunmuştu.
Haberdar’dan İlhan Tanır’ın haberine göre
16 Haziran’da Ne Olacak?
Reza Zarrab’ın bir sonraki celsesi, veya ‘hearing’i 16 Haziran’da. Bu celse de duruşma yerine geçmeyecek. Bu celsede taraflar sonraki duruşmalar için takvim arayışında bulunacak. Avukat Akbulut (Zarrab’ın New York’daki ilk celsesinde de bulunan avukat), Zarrab’ın, suçsuzum ifadesinden her an suçluyum ifadesine geçebileceğini, bu yönde bir pazarlığın (plea bargain) ilerleyen zamanda gündeme geleceğine ve olacağına inandığını ifade etti.
Süreç içinde, “savunma ve savcılık” birbiri hakkında suçlamaları, kanıtları, savunmaları görecek ve ona göre pozisyonunu belirleyecek. Reza Zarrab’ın ilk celsede “suçsuzum” ifadesi, bir anlamda eşyanın tabiatı gereği idi.
Amerikan yargı sisteminde savunma ve savcılık arasında yoğun şekilde kullanılan “pazarlık” (plea bargain) müessesinin çok farklı uygulanış şekilleri var. Temelde, savunmanın suçlamaları kabul edip, savcılığı ve devletin imkanlarını zorlamadan ve para, zaman israfına neden olmadan, buna karşılık Amerikan devletinin lehine olacak bilgileri temin etmeleri durumunda, bunlara karşılık da federal savcılığın ileri sürdüğü suçlamalarda ciddi bir düşürülme yaşanabiliyor. Bu hem savunma hem de savcılığın işine geliyor.
Egemen Bağış mı?
Son günlerde bazı web sitelerinde, kaynağı olmayan bir biçimde Bharara’nın şimdi iki Türk vatandaşı için daha tutuklama istediğini ve Türkiye’nin eski AB Bakanı Egemen Bağış’ın bu kişilerden biri olduğu yazıldı. Normal şartlar altında isimsiz ve kaynaksız bir şekilde bir twitter hesabından yayıldığı sanılan bu bilginin dikkate alınmaması gerektiğini düşündüm. Buna rağmen bu iddiayı, bakan Bağış’ın ismini de vererek Bharara’nın ofisine sorduğumda aldığım cevap “yorum yapmayı reddediyoruz” oldu.
Akbulut’a bu iddianın inanırlığını sorduğumda bunun farklı kimselerce farklı nedenlerden dolayı çıkartılmış olabileceğini kendisinin böyle bir duyumunun olmadığını söyledi.
Egemen Bağış uzun yıllar ABD’de kalmış, yeşil kart veya vatandaşlığı olan bir isim. Zaten yıldızı da İngilizce müterciğimliğinden doğdu.
Bağış’ın 2006 yılının 12 Nisan tarihinde yaptığı bir açıklamada kendisinin ABD vatandaşı olmadığını ama vatandaşlık almak için hakkı bulunduğunu kaydettiği görülüyor. Bu da Bağış’ın büyük ihtimalle “yeşil kart” sahibi olduğunu gösteriyor.
Akbulut, geçmişte Türk vatandaşı olanların da İran ambargosunu delmekten dolayı havaalanında yakalandığını ifade etti. Bu kimselerin isimlerini özel bilgilere saygı nedeniyle paylaşamayacağını söyleyen Akbulut, tutuklanan Türk vatandaşlardan birinin yeşil kartlı olduğunu, uçak camı ile ilgili olarak İran ile ticarette bulunduğunun tespit edildiği, bir diğerinin ise İran halılarını ABD’de satmaktan dolayı havalanında tutuklandıklarını hatırlattı. Yani Egemen Bağış gibi ABD’de vergi ödemiş, belli bir hukuku ve kayıtları olan değil, ABD ile hiçbir sürekli bağı olmamasına rağmen Türk vatandaşlarının da geçmişte, sadece İran ambargolarını delmelerinden dolayı ABD girişlerinde tutuklandıkları görülüyor.