Sih dini: Sihizm. İslam’ın tevhid (bir’lik), sınıfsız toplum anlayışından ve mutasavvıflardan (sufilerden) çok etkilenmiştir. Sihizm’de, Tanrı her şeyin yaratıcısı, ikincisi olmayan, ezeli, ebedi ve zamanın ötesinde olup asla değişmeyen tek yaratıcıdır. Kavranılamaz ama kendisini kavranılabilir hale getirmiştir. Her varlığın özünde bulunur.
“Bir Tanrı vardır, en yüce gerçek O’dur. O yaratıcı, korkusuz ve nefretsizdir. Her yerde hazırdır, evreni kaplar. O doğmamıştır, tekrar doğmak için de ölmez…” Guru Granth Sahib, Japji I
İnsanın olduğu her yerde Tanrı ve din daima var olmuştur. Dünyanın bir ucundan tutun da en ücra köşesine kadar uzanan farklı kültürlerin dinlerini nasıl şekillendirdiğini ve yansımalarını görebilirsiniz. Din, değerdir. Din, kapıların ardındaki gizemli bir yoldur. Dahası, sizi Tanrı’ya yakınlaştırmaya, huzura davet eden ruhani bir unsurdur. Hele bazı yerler vardır ki kapılarını herkese açan kutsallığıyla, hoşgörü ve kabullenmeyle kuvvetli bir bağ oluşturur arasında. Amritsar da böyle bir yerdir işte.
Altın Tapınak, diğer adıyla Harman’dır Sahib, Hindistan‘ın Amritsar şehrindeki bir Sih tapınağıdır ve sembolize ettiği Sih inancındaki en önemli ibadethanedir.
Amritsar şehri dördüncü Sih gurusu Guru Ram Das Ji tarafından 1574 yılında kurulmuş, Altın Tapınak ise Guru Arjan‘ın dizaynıyla tam 19 yılda tamamlanabilmiştir.
Tapınak içinde zorunlu simgeler mevcuttur. Mabedi mabet yapan ritüelin o zorunlu simgeler altında yapılmasını anlatır. Yani bir disiplin vardır burada; o disiplin de ‘bir insan kendini aşan transandantal (deneyüstü) bir bağ kurabilme özelliğini ancak böyle bir ritüelik yapı içinde kazanabilir’ yargısını anlatmak içindir.
Yerleşik bir tapınak olduğundan insanları kendine çeken bir merkezdir. Merkez tapınağın simgelediği, insanların kendilerini aşarak, aştıkları maneviyatta, ruhani bir dünyada birbirleriyle buluştukları bir ütopyayı belirtirken, bu ütopya artık belli bir anlatımı elde edebilmek ve belli bir merkezi kazanabilmekle merkez olabilmektedir.
Tapınağın taşıdığı özellikler itibarıyla mabede giren, bu kez o aşkın tinselliğe geçiş yapmıştır. Yani seküler, dünyevi olandan, kendini aşan ve diğer her insanda, her nesnede kendini aştığı kabul edilen ve onun oluşturduğu ruhsal alanına geçiş bu mabedin kapısından girmekle olanaklıdır. O mekana giren herkes, zamanı manevi olarak kendisinde diğerleriyle paylaşabilmek ve içselleştirebilmek olanağını taşımaktadır. Sanatsal dışavurumların o içselleştirme öğesiyle beraber, ortaklaşa bir değer kendini gösterir.
Öte yandan merkez dediğimiz, yaşamın merkezi, yaşamın anlamı olan yerdir. Yaşamın merkezi kavramı felsefede, düşüncenin merkezine bir kavram oturtmak ya da düşünceye bir merkez bulmak ve onun çevresini giderek örmek; bütün varlığı, bütün evreni bir merkezin etrafında toplamak; küre anlayışının mükemmelliği doğrultusunda örgütlenmek yolunda olmuştur.
İbadethaneden çok bir kompleks olan, dört tarafı beyaz mermerlerle kaplı, binalarla çevrilmiş bu tapınağın etrafında suni bir göl vardır. Bu göle ‘Kutsal Göl’ veya ‘Ölümsüzlük Pınarı’ da denmektedir. Gölün kenarında oturup etrafı izlemek ve defalarca turlamak eşsiz bir deneyimdir bu tapınakta.
Altın Tapınağı sembolize eden Sih Dini
Bilindiği gibi Hinduizm, çok eski bir din olmakla beraber temelleri de çok öncelere dayanır. Günümüze kadar korunup zaman içerisinde prensip ve adetlerini beğenmeyenlerce, kendilerine yeni bir din kurmak amacıyla birbirlerinden ayrılmışlardır. Hindu geleneklerinin birçoğuna bağlı kalsalar da Hinduların çok tanrılı ve putperest inançlarından ve kast sisteminden tamamen çıkıp tek tanrı inancını benimsemiştir Sihizm. İslam’ın tevhid (bir’lik), sınıfsız toplum anlayışından ve mutasavvıflardan (sufilerden) çok etkilenmiştir. Sihizm’de, Tanrı her şeyin yaratıcısı, ikincisi olmayan, ezeli, ebedi ve zamanın ötesinde olup asla değişmeyen tek Tanrı’dır. Kavranılamaz ama kendisini kavranılabilir hale getirmiştir. Her varlığın özünde bulunur.
“Tanrı, bütünlüğü içinde bilinemez, fakat o, tamamen bilinemez değildir. Çünkü o, hidayetin tanrısıdır. O, kendini anlayabilmesi ve görebilmesi için insana anlayış vermiştir.” Guru Nanak
Siddharta Guatama yani Buda’nın izinden giden Budizm, Hinduizmi tam benimsemeyen ikisinin karışımı Jainizm de ayrı bir din olmuşlardır. Sihizm’in en büyük özelliği herkese kucak açması, ibadethanelerini ziyaret eden her bir insana dini, dili, rengi, ırkı ne olursa olsun ev sahipliği yapmasıdır. Hoşgörüye dayanan eşitlikçi bir dinin merkezi haline gelmiştir bu kutsal topraklar. Tek, yüce ve evrensel Tanrı anlayışının yanı sıra dürüstlük, sevgi, barış ve alçak gönüllük ilkesini bünyesinde barındırarak…
Sihizm, dünya üzerindeki dinler ile nüfus sıralamasında beşinci sırada yer alır. 23 milyona yakın insan Sihizm’e inanmaktadır. Guru Nanak‘ın düşünceleriyle oluşmuş bu inancı on farklı Guru geliştirmiştir. Guru Grant Sahib adındaki dini prensiplerin yer aldığı yazılı bir metin oluşturmuşlardır. Vaheguru, Sihizm’in sonsuz gücüne sahip olan tanrısıdır. Bütün Sihler bu tanrıya inanmalı, Guru’ların kutsal kitapta yer alan prensiplerini benimsemelidirler. Mabede gidip ibadet eden herkesten tek istedikleri, yıkandıkları havuzlarda kötü düşüncelerden arınmak, tapınak çevresinde başını kapatmak, çıplak ayakla dolaşmak, içkiden ve tütünden uzak durmaktır.
Sih erkeği, kesilmemiş saçını türban adı verilen bir sarıkla saklar. Saçların uzatılması, yukarı kıvrımlı bıyıklar, upuzun sakallar, gösterişli elbiseler, elbiselere tutturulmuş hançerler, kılıçlar ya da mızraklar; azizliğin doğal görünüşü, guruya bağlılığı, asaleti, gücü ve cesareti sembolize eder.
Mabedde başı örtülü kadınlar ise erkeklerden ayrı yerde oturur. Mabed, Guru Granth Sahib’i iyi okuyabilen bir kadın veya erkeği, ibadeti yöneten kişi olarak görevlendirilir.
İbadet, seçilen giyaninin yazılı metni okumasıyla, ilahiler, dua ve ilahi emrin söylenmesiyle sürer; ardından un, şeker ve manda sütünden yapılmış yiyeceklerden, -et dışında, sınırsız ve inanılmaz lezzette yiyeceklere kadar, cemaate dağıtılmasıyla sona erer. Barınma da dahil, yiyecek dağıtımı gibi bütün hizmetler tapınağın misafirlerine birer ikramıdır. Yüzden fazla gönüllünün uğraş verdiği bu tapınakta, tahminen 10.000’den fazla insana, karşılık beklemeden, inanılmaz çabalarla hizmet ediyorlar.
Diğer Hint dinlerinde yer alan maya, karma (bu dünyada yapılanların, öteki alemdeki hayata tesir edeceği), tenasüh (ruh göçü) kavramları, Sih dininde de kültürel manada kabul görmüştür. Dünya hayatına ait olan ve insanı yanıltan şeylerin hepsi maya olarak görülür. Sih inancına göre insanlar külli (bütün) nur ya da ateş olan yüce Tanrı’dan kopmuş kıvılcımlardır ve dünyaya gelmek suretiyle kirlenmişlerdir. Ancak insan hep aslına, yani külli nura dönmek arzusundadır. Bu dönüş, yalnız Tanrı’ya layık bir saflığa ve temizliğe ulaşanlar için mümkün olacağından insan daima bulunduğu konumdan daha yukarıya doğru yükselmeyi ister. Yükseliş ise tenasüh vasıtasıyla olabilir. Her Sih’in en önemli ideali bu süreçleri tamamlayıp nihai olarak Tanrı ile buluşmak ve O’nunla bütünleşmektir.
Bunun yanı sıra Sihizm’in beş yasak kuralları vardır: Bencillik, öfke, açıkgözlülük, şehvet ve maddi şeylere duyulan bağlılık… Sih dininin kurallarına göre insan, iyi ahlaklı olmak durumundadır.
Sihizm çile ve riyazet (nefsi kırma) anlayışını reddeder. Zikir merkezlidir. Oruç, kurban, kefaret gibi ibadet ve uygulamalar da bu dinde yoktur. Sadaka kültürü gelişmiştir. Bir Sih, mal varlığının onda birini din kardeşlerine ve Sih toplumuna vermekle yükümlüdür. Birlik ve beraberliğin sağlanması Sih dininde çok önemlidir.
Sihler’in yıl boyunca geleneksel kültürleri gereğince kutladıkları birçok bayramları vardır. Bilhassa bu günlerde gençleri çeşitli görevlerden oluşan ve seva denilen toplum hizmetini yürütmek için teşvik edilir. Böylece onların, hayırseverlik, fedakarlık, tevazu gibi erdemleri öğrenip, uygulamaları sağlanmış olur.
Sihizm, dünya ve ahirete ait her türlü faaliyetinin merkezi olarak Amritsar’daki Altın Tapınağını seçmişlerdir. Her ne kadar geçmişte din çatışmaları yaşanmış olsa da Sihizm’de Altın Tapınak, önemini bugün de korumaktadır.