Atatürk’ün dediğine geldiniz mi?

Ne büyüksün Gazi Mustafa Kemal Atatürk! Yüzyıl önce “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözünü bugün AKP söylemeye başladı. İşte; hayat, bazen sizi haz etmediğiniz insanların sözüne mahkum ediyor!..

binali-yıldırım-ataturk-un-dedigine-geldiniz-mi-akp

Atatürk’ün dediğine geldiniz mi?

Yok, vallahi bu AKP bir başka!

İnsanı güldürmekten öldürüyor…


Ne mi? AKP’nin Meclis Grup Konuşması…

Adamların bu grup konuşmaları bir şahane…

Salı günleri ailenizle mi kavga ettiniz; eşinizle mi tartıştınız; sevgilinizden mi ayrıldınız; hasta mısınız; artık her neyiniz varsa, size gerçekten iyi gelecek, bir iki saat geçirilecek program!

Programın adı: “AKP Meclis Grup Konuşması”

Ev kadınları özellikle sizlere iyi gelecek bir program. Bundan sonra evlenme programlarını izlemek yerine bu programı açıp izleyin!

Ne mi var bu grup konuşmasında?

Eğlence adına her şey…

Ancak ciddi ciddi izlemeye kalkarsanız kusura bakmayın zevk alamazsınız!

Neden eğlence programı, bu AKP Meclis Grup Konuşması…

Örneğin, stres atmak için bir futbol maçına gidersiniz de orada avazınız çıktığınca bağırırsınız ya, işte tam da öyle bir yer AKP’nin grubu!

Şarkı söyleniyor, tezahürat yapılıyor…

‘Bu AKP bir başka’ diye, boşuna söylemiyorum…

Adamlar en sonunda Mustafa Sandal’ın şarkısı “pazara kadar” şarkısını dahi söylediler!

AKP gençleri bir harika; çıkıp çıkıp başbakana bir maç havasındaki edayla tezahürat ediyorlar! Böyle gençler olduğu sürece ne AKP’nin ne de Türkiye’nin sırtı yere gelir!

Neyse komedi programını aratmayan AKP Meclis Grup Konuşması’ndaki diğer konuya gelelim Binali Yıldırım’ın şu sözlerine:

“Bu dönemde düşmanlarımızı azaltacağız; dostlarımızı artıracağız!”

Peki o övündüğünüz 14 yıl boyunca ne yaptınız?


Neden bugüne kadar düşmanlarınızı azaltmadınız ya da azaltamadınız da bugün çıkmış bunu diyorsunuz?

Bazen bu AKP kendi içinde ne yaptığını, ne yapacağını hakikaten bilmiyor!

Mahallenin bir kavgacısı olur ya; AKP de bulunduğumuz Ortadoğu coğrafyasında aynen böyle!

Kavga eder, dayak yer, eve gelince de anne sorar “Oğlum ne oldu?”

Kadının oğlu dayak yemiştir; ağlar sızlar, sonra gider yine gider kavga eder! Yani bir dejavu yaşar…

14 yılda kavga etmediğimiz millet kalmadı şu topraklarda!

Rusya, İsrail, İran, Irak, Suriye, Mısır, Ermenistan…

Kim varsa artık!

Şimdi çıkıyor Başbakan diyor ki “Bundan sonra dostumuzu artıracağız!”

Sizin o taraftar AKP gençleriniz sormaz ama biz soralım: “Pardon, baba 14 yıldır ne yapıyordunuz?”

Acaba Pensilvanya’daki zatla Türkçe olimpiyatları mı düzenliyordunuz ya da PKK ile İngiltere aracılığı ile Oslo’da mı görüşüyordunuz?

“Olmadı öyle görüşme!” mi dediniz?

Binali Yıldırım meclis grup konuşmasında İsrail ile ilişkilerin düzeldiğini söylerken ‘dolaylı görüşmeler sonucunda’ ifadesini kullandı.

Herhalde kapınızın önündeki parkta bu görüşmeler olmuyor değil mi?

Yani Binali Yıldırım bu görüşmelerin kapalı kapılar ardında olduğunu ifade ediyor. Bu, AKP’nin yapmaktan zevk aldığı bir şey; o yüzden bu görüşmelerden haz almaya çalışıyor.

Hadi, siz AKP gençleri tezahüratlara devam edin! Bu ülkenin çağdaş gençleri, sizin de hakkınızı aramaya devam eder…

Yıllar sonra bakalım “Ben de orada tezahürat edenlerdendim” diyebilecek misiniz?

Bir garip olay da şu ki; Atatürk’ü yok sayan AKP zihniyeti Binali Yıldırım’ın “dost, düşman” ifadeleri ile Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözüne gelmiş oldu!

Hayat böyle bir şey, bazen istemediğiniz kişilerin sözlerine sizi mahkum eder!


Ne büyüksün Gazi Mustafa Kemal Atatürk!


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…