Yüzyıllardır; geçit vermeyen, duvarlarının dibine dökülen kanla sulanan, heybetli duvarlarıyla inatla, azimle savunma gösteren surlar… Osmanlı’ya başkent olan istirahat konağı, asırların sislerinde, güzelliklerin kıvılcımını oluşturan: İstanbul… Ayrılmaz iki bütün, iki kanat: Fatih ve Fetih…
İstanbul’un mavi zarafetinde coşku olan, asırların berraklık aynasında okunan, gözlere ve gönüllere sürur bulunan: Boğaziçi…
Zamanların akıntısında çağlarla sarılan, ruhların ufuk aşıntısında aralanan, anlık anların harabelerinden süzülen… Destansı sevdaların düşleri yazılan, hicranlı ayrılıkların dişleri kazılan; Üsküdar’ın dudağına yapışmış konağı, acı aşkların yanağı: Kız kulesi…
İstanbul doğu ve batıyı birleştirir, medeniyetleri bağrında buluşturur, kültür dinamizminin enerjisi kaynar. Her yanında, her anında tarihin mirası okunur, taşları fısıldar, geçmişin aynasına ışıldak: Ben zamanların akıntısında, asırların yorgunluğunda estetiğin rikkatine sokulmuş, iki büyük imparatorluğa başkentlik yapmış; asırların sislerinde, güzelliklerin kıvılcımını oluşturan. Zamanın izinde araç, asırların dizlerinde amaç olunan: Güzel kent İstanbul’um…
Fetih hatırasının mühründe asırların dillerinde öğütülen Rumeli Hisarı ve ondan önce Yıldırım Beyazıt tarafından yaptırılmış Anadolu Hisarı. Ecdat yadigarı olarak öylece sessiz, vakarlı durmaktadır. Yorgun duvarlarının her bir taşı Boğazın maviliğine yansır.
Yüzyıllardır; geçit vermeyen, duvarlarının dibine dökülen kanla sulanan, heybetli duvarlarıyla inatla, azimle savunma gösteren surlar. Nice hülyaların bulanık tebessümü duvarlarına yapışmış, özlemlerin ufuk kırıntısı uzaklardan dokunmuş, Peygamber efendimizin müjdesine nail olabilmek için. Müslüman devletlerin ordusunu kapısına yığan, İstanbul Fethi ideali. Fakat surlar aşılamıyordu, İstanbul kapıları açılamıyordu, nice yıllar. Şimdi ise muzaffer fethin ardından; sessizliğe gömülmüş, şanlı Osmanlı toplarının dövmesi ile duvarları yırtılmış. İstanbul’un fethinin nişanesi olarak İstanbul dizlerinde hatıra olan Bizans surları. Osmanlı’nın yüzyıllarca payidar kalmasının istikamet durağı. Osmanlı’ya başkent olan istirahat konağı, asırların sislerinde, güzelliklerin kıvılcımını oluşturan: İstanbul…
Bin bir çile ve zahmetlerle yoğrulmuş
Hakkın rahmet pınarı ile sulanmış
Güzelliğin şafağında medeniyetlere zirve olmuş
Genişliğin menzilinde ademiyetle yıkanmış
Zihinlerde dalgalanan, fikirlerde yankılanan
Altın kubbeli şehirler sultanı İstanbul.
Ruhumuzda ses, gönlümüzde nefes olarak yansı
İnkişaf değişimin, ikbal gelişimi ile günümüze yaslanan
Hak çağların istikameti ile aydınlıklarla ayna bulunan
Nesillerin istirahatında ilim – irfan deryasında yaşatan
İstanbul senle yaşarız, sende içimizde…
Fetih varoluş örgüsünü istikbalin ufkuna ulaştıran, temelleri ile geleceğin vizyonunu buluşturan gönül seferi. Fatih ve ordusu gayelerin istirahatını, şehitlik payelerini kendilerinde içirmiş, hedefe kilitlendirecek plan ve programın doğrultusunda nesiller ötesine miras kalacak muzaffer Fatih ve ordusunun alınlarını ve bileklerini terlettiren temel taşları, geleceğin hülyasına akan başları. Kalp ve kafası ile çocukluğundan beri bu Fetih işi ile yoğrulan, Peygamber efendimizin kutlu ve mutlu hadisinin motivasyonu ile kaynayan Fatih. Ayrılmaz iki bütün, iki kanat: Fatih ve Fetih
Fatih ile idealler şekillenmişti. Fatih’siz fetih olamazdı. Ufukların ve uzaklıkların perdesini istiklal işareti ile buluşturan var oluş özelliği: Fatih ve fetih.
Fatih Sultan Mehmet’in kabrinin yanı başındaki asırlık Fatihin türbesi ve camisine sesleniyoruz. Alanın boş toprak idi. Beyinler ve bilekler birleşerek temel olundu ve geleceğin ufkunu yırtan varlığa ecdat yadigârı kaldın. Göz ve gönüller sana sürüldü, geleceğin menziline ulaştırılacak hediye paketi dürüldü ve senin kollarında eriyerek muhteşem mabedinin huşusuyla kavuşturuyoruz ruhumuzu. Zamanların akışında yayıldın ve geliştin. Nice insanlar gelip seninle konuştu. Ellerin duasına kalkan ruhları gölgeledin. Tarihin çilesi ya da neşesi senin duvarlarınla seslendi, mazinin kuyusunda yankılandı. Tarih senin ıstırabında okunur, asırların yorgunluğu kapılarına dokunur…
Ayasofya’nın Gizli Bekleyişi