Dansçı Ziya Azazi ve müzisyen Meriç Fıratlı’nın beraber düzenledikleri atölye çalışmaları, kendini ve sınırlarını keşfetmek isteyenleri farklı bir tecrübe ile tanıştırıyor. Derviş dönüşü ve ses banyosu, birbirini tamamlayan iki meditatif uygulama…
Müzik, dans ve trans
Teknoloji ve materyalizme yenik düşen hayatlar, giderek doğalından ve doğasından uzaklaşıyor. Özellikle şehir hayatı bedenimizden ziyade ruhumuzu yoruyor ve kendimiz olmaktan giderek uzaklaşıyoruz. Öte yandan zihnimizi dinlendirmek ve bedenimizi rahatlatmak için bir çok alternatif teknikler de üretiliyor. Sanat ve meditasyon bunların arasında en verimli ve en etkili olanları.
Ziya Azazi, 27 yıllık profesyonel dansçı ve koreograf olmasının yanında, kariyeri boyunca edindiği tecrübeleriyle insanların sınırlarını genişletmesine ve kendi içlerindeki gücü keşfetmelerine rehberlik ettiği atölye çalışmaları düzenliyor. Azazi yaklaşık 10 yıldır sürdürdüğü Derviş Atölyesi’ni (Derwish in Progress-DIP), geçen yıldan beri müzisyen Meriç Fıratlı‘nın Ses Banyosu terapisiyle birleştirerek sürdürüyor.
Derviş atölyesi (Derwish in Progress-DIP)
Çoğumuz hayatımızı bilincimizle yönlendirdiğimizi sanırız, ama aslında bizi bizden çok bilinçaltımızdaki kalıplar yönetir: Çocukluğumuzda edindiğimiz korkular, yaşadığımız travmatik olaylar vs. bugünkü duygu ve düşüncelerimizi etkileyerek bilincimizin özgür olmasını engeller. Ziya Azazi dönme yöntemiyle bilinçaltına ulaşarak bilinci temizlemeyi ve bu şekilde insanın negatif yüklerinden ve duvarlarından kurtulup, duygusal anlamda özgürleşebileceğini keşfetmiş.
Azazi, Sufizim’i sadece bir felsefe değil, aynı zamanda insanın kendi potansiyel gücünü keşfedebileceği bir vücut egzersizi olarak tanımlıyor. Sufizim ve Mevlevilik etkileri hissedilse de, Derviş atöylesinin herhangi bir dini bir boyutu yok.
“İnsan hayatı boyunca kültürünü, davranışını, kendi bedenini, yaşayış biçimini, politikasını, yani aklınıza gelecek her enstrümanını bir şekilde güncellemiştir. Ama buna karşı çıkan önemli bir yüzde de olmuştur. Her şeye rağmen “değişim” her zaman kazanmıştır. Hiçbir zihin ve hiçbir insan buna karşı çıkamamıştır. O yüzden de değişimin karşı konulmazlığı bu kadar gerçekken, hiçbir yerde muhafazakâr olunmaması gerektiği düşüncesindeyim. Dikkat edilmesi gereken şey ise, eski nesillerin becerilerini anlamak ve korumaktır. İnanç formatımız; eski uygulama biçimleriyle yapıldığında, günümüz zihni ve yaşayışı için çok dar, çok ağır ve hammaliyesi yüksek bir şey. Bu, eski bir bilgisayarda çalışmak gibi. Size yetmez. Bu anlamda içinde olduğumuz konuyu da günümüze taşımalıyız.” –Ziya Azazi (alıntı)
Aktif meditasyon
Dönüş atölyesinin başında, tanışma ve sohbet kısmından sonra, dönüşe hazırlık olarak esneme ve nefes egzersizleri yapılıyor. Vücudun olabildiğince esnemesi dönüşü kolaylaştıracak bir etken olduğu için çok önemli. Fakat DIP çalışmasında asıl amaç düşünceleri esnetmek, yani zihni özgürleştirmek.
Dönüş atölyesinin yapıldığı mekan ve Azazi’nin yönlendirmeleri de kendinizi daha dönmeye başlamadan özgür hissetmenizi sağlıyor. Ortaya çıkan bu uyumlu atmosferde katılımcılar birbirlerini önceden tanıyormuş gibi hissediyor ve bu yüzden kimse diğerinden çekinmeden istediği fikri dile getirip, bağırarak ya da şarkı söyleyerek egzersizleri yapıyor.
Her bireyin kendi fiziksel, ruhsal ve zihinsel kapasitesine göre hızını, zamanını ve dönüş figürlerini belirleyebileceği Derviş atölyesi, herhangi bir yaş sınırı ya da özel yetenek de gerektirmiyor. Evet, uzun süreli dönüşler teknik olarak insan bedenini oldukça zorlayan fiziksel hareketlerdir. Baş dönmesini engellemek, eksende kalmak, dengeyi ve odağı koruyabilmek ilk bakışta imkansız gibi görünebilir. Fakat motivasyonu ve sabrı olan herkes telkin yoluyla beynine “aslında herşey normal, sorun yok” mesajı vererek saatlerce dönmeyi başarabilir. Dönmek bir nevi aktif olarak, yani hareket halinde meditasyon yapmaktır.
Mental yolculuk
Gerçekten de; belli bir süre döndükten sonra içine girdiğiniz, görsel ve işitsel kaynakların sabit olmadığı, içinde olduğunuz çevrenin sadece bir arka plan gibi flu ve pasiv olarak algılandığı ortamda, sadece kendinizle başbaşa kalabiliyor, duygusal ve düşünsel özgürlüğü hissedebiliyorsunuz. Daha önceden girmediğiniz bu yeni ortama teslim olduğunuzda ise, bedeniniz pes etmeden, ordan çıkmak istemiyorsunuz. Dönerken karşı koymayı avantaja çevirebiliyor ve kendinizle yüzleşiyorsun. Bu bir nevi kendi iç dünyanızda gerçekleştirdiğiniz, çantanıza beklenti ve önyargılarınızı almadığınız bir yolculuk. Zaten Azazi de dönüş evresi boyunca katılımcılara bunu hatırlatıyor:
“Bu bir yolculuk. Dönüyor ya da dinleniyor olsanız da, yolculuğunuzda kalın! Sınırınıza ulaştığınızı düşündüğünüz noktada aslında yapabilecekleriniz başlıyor.”
DIP (Derwish in Progress) çalışması her türlü müzik eşliğinde yapılabiliniyor ama tekrar eden ve hızlanan ritimlerin olduğu müzikler tercih ediliyor.
Azazi’nin çalışmaları çoğunlukla çok kültürlü bir gruptan oluşuyor. Türkçe, Arapça, İngilizce ve Almanca’yı ileri derecede konuşabilen dansçı, katılımcıların talebine göre çalışmayı bu dört dilde yönlendiriyor.
Gaz Maskeli Derviş
Sufi dönüşlerini modern dans ile birleştirerek yaptığı dans solosunu da Dünya’nın bir çok yerinde sergilemeye de devam eden Azazi, 2013 Haziranı’nda Gezi Direnişi’ne destek olmak için SEN de GEL isimli eylemler dahilinde Derviş gösterisinini Taksim Meydanı başta olmak üzere birçok yerde sahnelemiş ve Gaz Maskeli Derviş olarak Gezi Direnişi’nin sembollerinden biri olmuştu. Azazi aynı gösteriyi Viyana ve Brüksel sokaklarında da tekrar ederek Gezi Direnişi’nn sesini Avrupa’ya da taşımıştı.
Ses ve müziğin gücü
Ses, tüm canlıların işitsel veya dokunsal formlarda ve her ortamda algılayabildikleri, titreşimden oluşan bir enerjidir. Tiz ve güçlü bir çığlığın bir cam bardağı paramparça edebilmesi, sesin sadece fiziksel gücüne bir örnektir. İnsan ruhu üzerindeki pisikolojik etkisi de çok güçlü olan ses ve müzik, tarih boyunca olduğu gibi günümüzde de bir şifa yöntemi olarak kullanılır.
Ses titreşimden oluştuğu için, duyma eylemi sadece kulak ile değil diğer organlarla da gerçekleştirilebilir. Bedenimiz, zihnimiz ve ruhumuz tüm deneyimlerimizden izler taşır ve ses titreşimleri de bu izleri harekete geçirerek insanın bilinçaltına ulaşır. Aslında vücudun ve maddelerin tınısını dinleyerek iletişim kurmak, teknoloji gelişmeden önce herkesin doğal olarak yapabildiği bir eylemdi. Örneğin; Avusturalya yerlisi Aborjinler’in hala çöldeki su kaynağını, suyun ve kendi vücutlarının titreşimlerini dinleyerek bulur.
Müzik aletlerinin çıkardığı titreşimin insan vücuduyla olan uyumu (sympathetic resonance/sympathetic vibration) tarih boyunca bir çok başka kültürde de uygulanmıştır. Zira insanlar ses ve dans aracılığıyla daha kolay trans haline girebilir ve bu yolla Tanrı ile de dolaysız iletişim kurabilir. Şaman ibadetleri ya da ilkel kabilelerin dansları bunun en belirgin örnekleridir. Ne var ki sesin insan üzerindekibu güçlü etkisinin farkında olan din insanları, cemaati daha kolay yönetebilmek için, bu ritüelleri kendilerinin yönettiği toplu trans seanslarına dönüştürmüşlerdir.
Ses banyosu (Soundbath/Klang Theraphy)
Meriç Fıratlı’nın gong, himalya kaseleri, pirinç kaseler, rüzgar çanı, çıngırak, perküsyon ve notasız çalınan diğer egzotik müzik aletleri ile katılımcıların arasında dolaşarak gerçekleştirdiği meditativ dinleti, Ses Banyosu (Soundbath) ya da Tını Terapisi (Klang Theraphy) olarak adlandırılıyor. Derin ve güçlü ses titreşimlerinden oluşan ve çok geniş bir bantta seslerden oluşan bu dinletide her vücut o an kendine uygun olan tınıyı seçebiliyor.
Ses banyosu yöntemi insanın beyin dalgalarının yavaşlamasını, aktif durumdan dingin bir duruma geçilmesine olanak veriyor. Böyle bir çalışmaya katılmak için meditasyon ya da yoga tecrübesine gerek yok, sadece başka seslerin olmadığı bir ortamda ve rahat bir pozisyonda müziğe odaklanmanız yeterli. Dikkatinizi sadece bulunduğunuz o ana ve ortama odaklayabildiğinizde, beyin, kalp ve ses bir harmoni içine giriyor ve kendinizi daha net algılayabiliyorsunuz. Dinleti bittiğinde ise başka herhangi bir sese maruz kalmadan bir süre sadece kendinizle başbaşa kalmak istiyorsunuz.
Atölye nerede?
Dünya’nın farklı bir çok şehrinde gerçekleştirilen toplam 18-20 saatlik “Derviş dönüşü ve ses banyosu atölyesi” (Derwish in Progress and Soundbath), Türkiye’de, alternatif ve az bilinen dans (Poledans, Hint ve göbek dansları), ritim ve meditasyon kursları düzenleyen, İstanbul Taksim’deki Dancentrum tarafından organize ediliyor. Bir sonraki atölye (DIP-SB Double Workshop) 10-12 Haziran arasında gene Dancentrum’da gerçekleştirilecek.
Ziya Azazi kimdir?
Ziya Azazi 1969 yılında Antakya’da doğdu. 1986-1991 yılları arasında İstanbul Teknik Üniversitesi Madencilik Fakültesi’nde eğitim gördüğü dönemde, İTÜ Dans Klübü’nde, dans ve cimnastik çalışmlarına başladı. 1990’dan 1994’e kadar İstanbul Şehir Tiyatroları’nda ilk koreografik çalışmalarını yaptı.
1994 yılında profesyonel dans çalışmalarına Viyana’da devam etti. Tanz Atelier Sebastian Prantl (TAW), Tanz Hotel ve Willi Dorner ile birlikte çalıştı. 1999’da Viyana’da “Unterwegs Tabula Rasa” adlı solo performansını sahneledikten sonra Summer Dance Week Vienna (Dance Web) tarafından bursla ödüllendirildi ve kendisine Ballet İnternational Dergisi tarafından “Avusturya’da Yılın En Çok Öne Çıkan Dansçısı” ünvanı verildi.
1999’da ilk kez geleneksel sufi dansını araştırmaya başladı. Bu dansı farklı koreografilerle yorumlayarak “Work in Progress I” (2001), “Work in Progress II” (2003) solo koreografilerini oluşturdu. Bu süreçte Vienna Volksoper, Theaterhaus, Stuttgart ve Grand Théâtre de Genevre ile çalışmalarına devam etti. Azazi ayrıca İngiliz Ulusal Kütüphanesi (The National Library), Barbican Centre, Trafalgar Meydanı, Paraolimpiyatları açılış seremonisi, Londra Olimpiyat Stadyumu, Paris Ulusal Dans Merkezi (Centre National de la Danse), Washington Kennedy Merkezi’nde ve Danimarka, Monaco, Hollanda, İngiltere ve Tayland gibi ülkelerin kıraliyet gösterilerinde sahne aldı.
Meriç Fıratlı kimdir?
Meriç Fıratlı müzik eğitimine Kültür Bakanlığı Devlet Çok Sesli Çocuk Korosu’nda başladı. 2004 yılında Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı keman lisans eğitimini, 2009’da ise Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi, Keman Sanat Dalı master programını tamamladı. Müzik eğitimi boyunca Sergei Kravçenko, Hagai Shaham, Fazıl Say, Alexander Markov ve Georgos Tsangaris’ten dersler aldı. H.Ü. Devlet Konservatuvarı Oda Orkestrası, Akademik Senfoni Orkestrası, Büyük Senfoni Orkestrası, İzmir Dokuz Eylül Senfoni Orkestrası, Mersin Devlet Opera ve Balesi Orkestrası, Anadolu Genclik Orkestrası, Antalya Devlet Senfoni Orkestrası ve Bilkent Senfoni Orkestrası ile ulusal ve uluslararası festival ve konserlere katıllan Fıratlı, 2013’ten bu yana İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrası’nda görev yapıyor.
2011’de İspanya’da Ses Terapi Birliği’nin Sesle İyileştirme ve Armonik Şarkı Söyleme (International Sound Intensive on Sound Healing and Overtone Chant, Association of Sound Therapy) eğitimini tamamlayan müzisyen, halen İngiliz Ses Terapi Akademisi’nde (Professional Group Sound Therapy Diploma, British Academy of Sound Therapy) ses terapi eğitimini sürdürmekte.