“Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan çıkar?” sorusu kadar beyin yakan bir başka soru da “Neden bu kadar insan yalnızken bu kadar insan yalnız? sorusudur. Her şeyin son hızla tüketildiği günümüz toplumunda ilişkiler de aşkta aynı hızda tüketilmektedir.
Hepimiz bir kere de olsa bir an da dünyanın en büyük aşıkları olup sosyal medyayı öpücüklü bol sarmaş dolaşlı selfieler ile donatıp bir hafta sonra ise büyük aşkın belgeleri olan o selfieleri imha edip yerine yeni aşklar, ilişkiler aramaya çıkmışızdır. Bir grubumuz ise hiç ilişki tanımını kullanmadan (çünkü ilişki tanımı birçoğumuza göre sorumluluk almak ya da kapana sıkışmak ile eşdeğer bir anlama gelmektedir.) adı konulmamış aynı zamanda çok eşliliğe de olanak sağlayan birliktelikler içerisinde bulunmuştur.
Doğru insan yok!
Diğer bir yandan da dost meclislerinde sohbet esnasında herkes aynı durumdan yakınıyor. Kadın erkek fark etmeksizin herkesin söylediği cümle aynı “doğru insan yok!”
Hepimizin zihninde oluşturduğu birçoğumuzun listeler halinde kağıtlara döktüğü bir “doğru insan” prototipi mevcuttur. Yıllarca bu “doğru insan” modelini bir nakış gibi işler dururuz. Hayat karşımıza yeni yeni durumlar kattıkça bizler de doğru kişi olabilecek yol arkadaşının özelliklerini mevcut şartlarımıza göre revize ederiz. Hayatımıza birçok insan gider ve çıkar. Her giren yeni kişiyi kafamızda yarattığımız o kişi kalıbına oturtmaya çalışırız. Ne kadar oturtmaya çalışsak da kalıba bir türlü sığmaz çünkü olmayan bir şeyi oldurmaya çalışmaktan ve zorlamaktan başka bir şey değildir bu. Öte taraftan her o kalıba uymayan kişi aslında bizim doğru insan olma yolumuzda nefsimizi, benliğimizi törpüleyen, yeni bir şekil veren, bakış açımızı değiştiren kişi olmaktadır.
Freud’ un da dediği gibi; ” Herkes doğru insanı bulmak ister yanılmamak için, oysa kimse uğraşmaz doğru insan olmak için.”
Bu sözün açılımı aslında hepimizin kendimiz ile ilgili bilinçaltındaki inançlarımızdır. Kişi kendisi ile ilgili bilinçaltında hangi inançlara sahipse, bu inançların onaylanmasına ihtiyaç duyduğundan, “doğru kişinin özellikleri listesi” yapar. Mesela o listede “beni çok seven birisi olsun” diye bir maddemiz var ise aslında bu maddeden kendimizi sevmediğimiz ve ihtiyacımızın kendimizi sevmek olduğu ortaya çıkar. Doğru insan için hazırlamış olduğumuz kriterlerin tamamı gerçekte kendimizde olmasını istediğimiz özelliklerin tamamıdır.
Mutlu bir birliktelik doğru insanı bulabilmekten değil, doğru insan olabilmekten geçer. Kendimizi sevmek, sevilmeyi hak ettiğimize inanmak ve kendimizi tüm kusurlarımızla kabul etmekten başlar.
Hayatımıza doğru insanı çekebilmek için önceliğimiz kendimizi değiştirmek ve yenilemek olmalıdır. Mutlu ve keyifli bir kişi olabilmeyi başardığımız sürece hayatımıza da mutlu ve keyifli insanlar girecektir. Bizler yeter ki bir adım atalım doğru insan bize koşarak gelecektir.