Eğer düşünürseniz, bu ülkede her şey rayına oturur ve herkes güllük gülistanlık içinde hayatına devam eder. Bu yüzden düşünmemelisiniz ki kutuplaşma, ayrışma devam etsin ve insanlar birbirlerini vurmaya kırmaya devam etsin…
Monopolist Türkiye!
Düşünüyor muyuz, düşünüyor musunuz?
“Düşünsek veya düşünebilsek bu ülke bu noktada olur muydu?” diyenler olabilir…
Biz düşünmeyelim, siz düşünmeyin!
Eğer düşünürseniz, bu ülkede her şey rayına oturur ve herkes güllük gülistanlık içinde hayatına devam eder. Bu yüzden düşünmemelisiniz ki kutuplaşma, ayrışma devam etsin ve insanlar birbirlerini vurmaya kırmaya devam etsin…
Dün, Gezi eylemlerinde gencecik çocuklar sokaklarda öldürülürken polise kızan, öfkelenen Türk toplumu; bugün, polis doğuda şehit olunca ağlıyor, üzülüyor, gözyaşı döküyor.
Tabi ki ağlayacak toplum, tabi üzülecek.
Peki Gezi’de polise kızan toplum bugün neden ağlıyor? Ölen çünkü ana kuzusu, bu toprağın evlatları…
Toplumun vicdanında şüphe yok!
Bir yanda toplumun sesi, diğer yanda toplumun sesinin daha rahat çıkmasını sağlayan kolluk kuvvet…
Halk ile polisi karşı karşıya getiren siyasi iradenin kendisinin tartışılması ve düşünülmesi gerekir.
İşine geldiği zaman “Polis destan yazdı”; işine gelmediğinde ise “Bunların inine gireceğiz!” diyerek polisi ceza evine atan cüzi irade…
İşte düşünülmesi gereken de budur! Biz düşünmediğimiz için ‘kefenimizle yola çıktık’ diyenler, bugün bilmem kaç bin koruma ile yola çıkıp yolda kalmamaya çalışıyorlar…
Güç, iktidar ve para bu tür insanların ruhunu okşuyor
“Jöleli” biri çıkıp eğer “Türkiye’de bilmem kimden başka siyaset yapmasın!” diyorsa, bu adam veya adamlara ne denebilir? Bu gibi adamlar tarihte her daim olmuş; önce karşı çıkmışlar daha sonra iplerini vermişler. Çünkü güç, iktidar, para her zaman bu tür insanların ruhunu okşamıştır…
Gücün yanında olup mazlumun ezilmesine göz yuman dalkavuklara ne söylenebilir? Dün başka bir şey söyleyip, bugün sadece paraya tamah etmek için sakal, bıyık bırakanlar günü geldiğinde acaba etek de giyerler mi? Bir gün olursa şaşırmamak gerekir!
Halkın düşünmesini engellemek, insanları farklı yola kanalize etmeye çalışmak, insanları düşünsel anlamda tekelci fikre yöneltmek istiyorlar…
Yani monopolist bir Türkiye arzusu içindeler!
Ülkenin yeni nesil gençleri “liseliler” seslerini çıkarmaya başladılar ve onlar ses çıkardıkça danışmanlık yapıp aldıkları ücretlerle yazlıklarına yeni bir yazlık ekleyen bu tür dalkavuklar, padişahları bu dünyadan terk-i diyar edince de kendilerinden önceki dalkavuklar gibi yapıp kenarlarına çekilip kendi saraylarında yıllarca haram dedikleri içkilerini havyar ile birlikte yudumlayacaklar!
Bunların istekleri, düşünmeyen bir toplumda monopolist fikir akımı oluşturmak ve bu akım içerisinde padişahlarının ömrünü artırıp gelecekteki şaraplarının renginin kırmızı mı yoksa beyaz mı olacağına karar vermek!..
Öyle bir korku ki bir liseli grubun arkasını dönüp okul müdürünü protesto etmek, tepedeki birinin bile kabusu haline gelebiliyor, onları yine “gezi” bir grupla ilişkilendirebiliyor!
Bu korku bile birçok kişinin rahatsızlığını ortaya koyuyor!
İşte bu gençler, geleceği karanlık olan Türkiye’nin ışığı, yeni nesillerdir. Bu gençler düşünmeyen toplumun sesi, monopolist olmayacak Türkiye’nin yarınlarıdır!..
Türkiye’nin gidişatına isyan liselerden başladı
Gezi Parkı olayları: Gün gün neler yaşandı?