Vezneciler’deki patlamanın sorumlusu Kılıçdaroğlu!

Tüm Türkiye kan gölüne dönmüş; PKK, IŞİD militanları Türkiye’de cirit atıp at koşturuyor; ülkede bu teröre karşı yapılan tek bir şey yok! Vezneciler’de patlama, Mardin’de patlama… Peki bu terörün sorumlusu hükümet mi? Hayır; Kılıçdaroğlu!..

Bursa'daki patlamalarda hep Kılıçdaroğlu'nun parmağı var!.. O yüzden de Kılıçdaroğlu'nun suratına yumurta atılması da önüne mermi atılması da gayet doğal!..

Vezneciler’deki patlamanın sorumlusu Kılıçdaroğlu!

Bu Kılıçdaroğlu yok mu bu Kılıçdaroğlu!..

Bu ülkede ne oluyorsa bunun tek sorumlusu Kemal Kılıçdaroğlu’dur!..


Terörü azdıran; Ankara’daki, İstanbul’daki, Bursa’daki patlamalarda hep Kılıçdaroğlu’nun parmağı var!..

O yüzden de Kılıçdaroğlu’nun suratına yumurta atılması da önüne mermi atılması da gayet doğal!..

Ne mi yaptı bu Kılıçdaroğlu?

Kılıçdaroğlu başbakanken (!) bu ülkede askerleri, “Ergenekon” diye bir örgüt adıyla içeri tıktı; Türk askerinin imajını yerle bir etti, gücünü kırdı!

Bunu nasıl yaptı?

Gülen cemaati örgütü ile beraber hareket etti, Kılıçdaroğlu’nun ruhu bile duymadan neredeyse devleti ele geçirecektiler; bir kış sabahında ancak uyanabildi Kılıçdaroğlu!..

Bitmedi…

Askerleri cezaevine attılar, terör güç kazandı!

Askerlere, doğu bölgesinde “Bu terör mensuplarına dokunmayın!” dedi Kılıçdaroğlu! Askerler de dokunmadı! Valilere dokunmayın dedi, Kılıçdaroğlu; valiler de dokunmadı!

Askerler 290 tane operasyon yapmak istedi, Kılıçdaroğlu’nun valileri sadece 8’ine izin verdi!

Kılıçdaroğlu bunların ardından “Kandırıldık!” dedi.

Bunları hep Kılıçdaroğlu yaptı!

Başbakan Kılıçdaroğlu IŞID’e destek sağlayıp tırlar dolusu silah, roket gönderdi! Ha bu arada Kılıçdaroğlu’nun, sağlık bakanı “Biz IŞİD’liyi de tedavi ederiz” dedi!


Teröre o kadar destek verdi ki!

Bu askerlerin hiç hoşuna gitmedi, zaten askerleri hiç sevmedi; gitti askere “kelle” dedi. Açıkçası asker de Kılıçdaroğlu’nu sevmedi ve başta Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner olmak üzere 4 orgeneral istifa etti.

Bu Kılıçdaroğlu yok mu, ah?!..

Gitti PKK’ya destek veren Mesut Barzani ile birlikte “Terörist olan devlet Türkiye’dir!” diyen Şivan Perveri Diyarbakır’da buluşturdu; bir tek Türk bayrağı sallanmayan ortamda beraber gülücükler verdiler…

Bu arada bilmeyenlere hatırlatalım bu Barzani, Peşmerge’nin lideri ve bu Peşmerge güçleri Türk sınırlarından Kobani’ye geçerken “Biji serok Obama” diyen güçler!

Peki bu Peşmerge Kobani’ye geçerken onlara, orada eşlik eden kimdi?

Hemen söyleyelim, PKK! 400 PKK’lı Kobani’de kol kola girip savaştılar!..

Bir Dolmabahçe görüşmesi oldu, taraflardan AKP’li Yalçın Akdoğan orada, ülkenin iç işlerinden sorumlu olan bakan orada; HDP’li Sırrı Süreyya Önder orada ellerinde bir mutabakat kağıdı kameralara el sallıyorlar ve bizim Kılıçdaroğlu çıkıyor ve “Dolmabahçe mutabakatı olmadı” diyor!

Breh, breh, breh!..

Doğru ya cemaate karşı “kandırıldık” diyen Kılıçdaroğlu burada da “aldatıldık” diyecekti…

Eyy Kılıçdaroğlu, eyy CeHaPe, haddini bil!

Sen git, Habur’da 34 PKK’lıyı davul zurna ile karşıla, Kandil’den gelen PKK’lı Hüseyin İpek‘i futbol maçında şeref tribününde oturt, sonra ben “Tüm milliyetçiliğini ayaklar altına alıyorum” de; sonra git “tek vatan, tek millet” türküsünü söyle, gazileri hastanelerde ziyaret ederek seçim hazırlıkları yap!

Bugün Türkiye’deki tüm terör olaylarından sen sorumlusun, Ankara’dakilerden de İstanbul’daki Vezneciler’dekinden de…

Kusura bakma Kılıçdaroğlu; bugün, bu muhalefetteki (!) AKP olmasaydı, sen bu ülkenin tamamını PKK’ya verecektin, onların kulu olacaktın!


Bu ülkede, sana bu millet el pençe divan durmuş; ama bu ülkede unutma ki bir o kadar da özgürlüğü Çanakkale’de almış 15 yaşındaki çocuk askerlerden, Kara Fatma‘lardan almış koca yürekli bir Türkiye var!


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…