Ruhsatlı silah verilmesinin kolaylaştırılması neden tehlikeli?

Halka ruhsatlı silah verilmesinin kolaylaştırılması, toplumsal huzurun, can ve mal güvenliğinin sağlanmasını zorlaştırır. Neden mi?

Ruhsatlı silah verilmesinin kolaylaştırılması çok tehlikeli

Ülkemizin atlattığı büyük darbe felaketinin yaralarını sarıp travma sonrası stres bozukluğu haleti ruhiyelerinden kurtulmaya çabalarken ortaya atılan şu fikir tüylerimi diken diken etti: “Darbeye teşebbüs edenlere karşı milletin meşru müdafaa hakkını savunması için ruhsatlı silah verilmesinin önünün açılması lazım.

Halkın silah bulundurma ve taşıma ruhsatı alması kolaylaştırılırsa, herkesin cebinde bir silah olacaktır. Bu sayede, silahlar, ülkemize 1994 yılında gelen cep telefonları gibi hayatımızın ayrılmaz parçası hatta vücutlarımızın bir uzvu olacaklardır. Cep telefonlarının bilinçsiz kullanımları nedeniyle meydana gelen trafik kazaları; cep telefonu bağımlılığı nedeniyle yıkılan yuvalar, yalnızlaşan insanlar, oluşan sosyal çözülmeler gibi toplumsal yan etkiler  istatistiksel verilerle sabitlenmişken ve bunlara bir çözüm bulunamamışken aynı hızla yayılacağı belli olan bu silahların yukarıdaki cümlenin içeriğinde yer alan  “meşru müdafaa hakkının savunması için” ifadesi ile kısıtlı olarak yani sadece meşru müdafaa hakkına dayalı olarak kullanılacağının garantisi nasıl verilecektir? Kontrolsüz silah kullanımının önü nasıl kesilecektir?


Silah nedir?

Silah kelimesi, sözlüklerde, saldırı ya da savunma amacıyla kullanılan her türlü darp edici, kesici, delici, patlayıcı v.b. araç gereç olarak tanımlanmaktadır. Silah kelimesinin gerçek anlamı budur. Araç, cansız bir varlık olduğundan ötürü ancak canlı bir varlığın sevk ve idaresi ile işlevsel hale getirilebilir. Silahı kullanan canlı varlık da ancak bir insan olabilir. Şu halde, silahı kullanan insanın meziyetleri, uhdesinde bulundurduğu hasletler, akıl sağlığı, ruhsal durumu, eğitimi, farkındalık seviyesi, kültürü, iç kontrolünü geliştirmiş olma düzeyi gibi birçok faktör o silahın kullanım şeklini, yerini ve zamanını belirler. Bu faktörler arasında en dikkate şayan olanı ruhsal durumdur. İnsanların ruh halleri an be an değişir ve yaşam bu ruh halleri arasındaki geçişlerin bir örüntüsünden oluşur.

Ateşli Silahlar ve bıçaklar ile diğer aletler hakkında kanun

İşte kişiden kişiye değişen, hatta kişinin kendi yaşamının kesitlerini oluşturan zaman aralıklarında dahi değişebilen böyle bir göreceli kavram, madde gibi katı olmayan esnek haldeki böyle bir yapı nasıl kontrol altına alınabilir? Zaten tam da bu nedenden ötürü 6136 sayılı “Ateşli Silahlar ve bıçaklar ile diğer aletler hakkında kanun” ihdas edilmiştir.

Bu kanuna dayanılarak çıkartılan ‘Ateşli silahlar ve bıçaklar ile diğer aletler hakkında yönetmelik’ m.16’da “Kanunun 7’nci maddesinin (1) numaralı bendinde sayılanlar hariç aşağıda belirtilen hallerden birine giren kimselere hiçbir şekilde ateşli silah ve mermilerini taşıma ya da bulundurma izni verilmez, verilmiş ruhsatlar iptal edilir.

Kanuna göre kimler silah bulunduramaz?

a) Ateşli silahla işlenen cürümlerden hükümlü bulunanlar,

b) (Değişik: 25/10/2000 – 2000/1550 K.) Ruhsatlı silahıyla suç işleyenler veya silahın muhafazasındaki ihmal ve kusuru neticesi başkaları tarafından bir suç işlenmesine veya intihar ya da intihara teşebbüs edilmesine neden olanlar,

c) Haklarında Türk Ceza Kanununun 119 uncu maddesinin uygulanması nedeniyle kamu davası açılmamış olsa bile, zorunlu olmadığı halde meskun bir mahalde veya civarında ya da umuma mahsus yol üzerinde veya bu yola doğru silah atanlar ile bu suçların birinden mahkum olanlar,

d) Taksirli suçlar hariç bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olanlar ile zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlarla her türlü kaçakçılık, kara para aklama, hayali ihracat, elektronik alet ve cihazlarla işlenen suçlar, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, devlet sırlarını açığa vurma, ideolojik, anarşik, terör ve benzeri yaygın şiddet eylemlerine katılma ve bu gibi fiilleri tahrik ve teşvik suçlarından birinden hüküm giymiş olanlar,

e) (Değişik: 1/5/2002 -2002/4158 K.) Taksirle veya basın yoluyla işlenenler hariç değişik zamanlarda işlediği aynı veya farklı türden ikiden fazla suçtan dolayı hapis veya ağır hapis ve/veya ağır para cezasına mahkum olanlar,

f) Uyuşturucu ve psikotrop maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç etme ya da bu fiillere teşebbüs etme, satma, satışa arz etme, satın alma, bulundurma, herhangi bir şekilde başkasına devretme veya devralma, sevk veya nakletme, alınıp satılmasına veya devrine ya da her ne suretle olursa olsun tedarikine vasıta olma suçlarından biriyle mahkum olanlar,

g) Ruhsatlı silahını geçici de olsa başkalarına verdikleri için hüküm giyenler,

h) (İptal: Danıştay 10 uncu Dairesinin 27/3/2003 tarihli ve E.: 2001/2044, K.: 2003/1135 sayılı Kararı ile.)

ı) Kanunun 4 üncü maddesinde yazılı silahlardan birini kullanmak suretiyle suç işleyen ve bu suçtan dolayı hapis ve/veya ağır para cezasına mahkum olanlar,

i) Ruhsatların veriliş nedenleri ortadan kalktığı halde durumu ruhsatı veren makama altı ay içinde bildirmeyen ruhsat sahipleri,

j) Kanunun Ek 1 inci maddesinde belirtilen ateşli silah taşınması yasak yerlerde silah taşıyanlar,

k) Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü demirbaşına kayıtlı silahları amacı dışında kullananlar,


l) (Değişik: 25/10/2000 – 2000/1550 K.) Mahkeme kararı ile ya da haklarında verilen mahkumiyet kararının sonucu olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinden tard veya ihraç edilenler, rütbesinin geri alınmasına hükmolunanlar ile 926 sayılı Kanunun 50 nci maddesinin (c) bendi, 3269 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin üçüncü fıkrası ve 3466 sayılı Kanunun 15 nci maddesi uyarınca disiplinsizlik veya ahlaki durum sebebiyle ayırma işlemine tabi tutulanlar, 3269 sayılı Kanunun 12 nci maddesi uyarınca başarısız görülenler ile 3466 sayılı Kanunun 13 ve 16 ncı maddeleri uyarınca ilişikleri kesilenler veya 1402 sayılı Kanunun 2 nci maddesi gereğince emekli edilenler ile disiplin kurulları veya mahkeme kararıyla meslekten veya Devlet memurluğundan çıkarılanlar ya da haklarında verilen mahkumiyet kararı sonucu memuriyetle ilişiği kesilenler veya sicilen ya da 1402 sayılı Kanunun 2 nci maddesi gereğince emekli edilenler,

m) Kısıtlı olanlar ile kamu hizmetinden yasaklılar,

n) Akıl hastası veya psikolojik ve nörolojik rahatsızlıkları olanlar,

o) 21 yaşını bitirmemiş olanlar,

ö) (Ek: 2/12/1999 – 99/13749 K.) 6831 sayılı Orman Kanununa, muhalefet suçundan dolayı altı aydan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olanlar,(1)

(Değişik: 2/12/1999 – 99/13749 K.) Yukarıdaki fıkranın (a), (b), (c), (d), (e), (f), (g), (h), (ı), (i) ve (ö) bentleri kapsamına girenler, affa uğramış olsalar veya mahkumiyetleri bütün neticeleri ile birlikte ortadan kalksa ya da mahkemelerce verilen karar üzerine adli sicilden silinmiş olsa bile kendilerine hiçbir surette ateşli silahlarla mermilerini taşıma ya da bulundurma izni verilmez. ” denilmektedir.

ruhsatlı silah taşıma ve bulundurmanın kolaylaştırılması kanun

Yönetmeliğin maddesinde sayılan hallerin hangileri esnetilip de halkın silah alması kolaylaştırılacaktır?

Burada sayılan tüm kriterler, silahın kendisine doğrultulma ihtimali ile iç içe yaşayanları yani silah bulundurma ve taşıma ruhsatı olmayanları korumak amacıyla kanunda teker teker sayılmıştır. Hatta, burada sayılan kriterlerle potansiyel olarak kendi kendisine dahi zarar verebilecek kişilerin önü kesilmiştir. Bu kriterler, intihar etme ve adam öldürme riski olan kişileri de elimine etmektedir.

Silahın bilinçsiz kullanımı ile toplumsal hayatta cinnet hali tezahür edebilir.

Kendisine korna çalan arabaya sinirlenen bir şoför, diğer şoförü vurabilir; kredi kartı borcundan bunalan dar gelirli bir kişi karısını çocukları ve kendisini vurabilir; iki farklı takımı tutan spor fanatikleri mağlubiyet anında tribünlerdeki sandalyeleri parçalama modasını out hale getirip silaha davranmayı in hale getirebilir; komodinin çekmecesinde kolayca erişebildiği silahı merakla kurcalayan bir çocuk ev ahalisini ya da kendisini vurabilir; elma şekeri ya da bir parça çikolata ile bir çocuğu kandırmak yerine bir pedofili silahı çocuğun alnına dayanarak ona tecavüz ederek sapık emellerine ulaşabilir.

Bunlar ve benzeri hallerle bu liste uzar gider ve bu yazının hacmini aşar. Silah kullanımı sonucunda, toplumun zayıf kesimi olan çocukların, yaşlıların ve kadınların başlarına gelebilecekler hesaplanmalıdır. Silahın bir insanın bedensel bütünlüğü ve/veya yaşama hakkı üstünde oluşturabileceği her türlü zarar hesaba katılarak nimet/külfet hesabı yapılmalı, mevcut mevzuat korunmalı ve silah bulundurma ve taşıma ruhsatı alınması kolaylaştırılmamalıdır.

Normlar hiyerarşisinde en üstte yer alan anayasamızda 5. madde tahtında, devletin temel amaç ve görevleri sayılmıştır. Buna göre, “Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”

Toplumun can ve mal güvenliğini sağlamak devletin görevidir polis emniyet silah

Toplumun can ve mal güvenliğini sağlamak devletin görevidir

Şu halde kişilerin can ve mal güvenliğini sağlamak, huzuru tesis etmek, vatandaşlarını mutlu etmek devletin görevidir. Devleti oluşturan her birey, kendi kişisel huzuru, güvenliği, esenliği, mutluluğu için cebindeki silaha bel bağlayacak olursa görev tecavüzünde bulunmuş olur; devletin görevini kendisi ifa etmeye yeltenir.

Silah kelimesinin yukarda bahsedilen gerçek anlamı dışında bir de sözlüklerde geçen mecazi anlamı vardır. O da şudur: “Birini ikna etmek, bir tartışmayı kazanmak vb. amaçlarla kullanılan her türlü etkili söz veya nesne.” Silahın mecazi anlamında yer alan sözün kaynağı bilgidir. Bir kişinin karşısındaki kişiyi ikna edip tartışmayı kazanmak amacıyla söz sarf edebilmesi için bilgi sahibi olması gerekir. Demek ki; en büyük ve etkili silah bilgidir. Bu nedenle, insan tarafından sevk ve idare edilecek bir cansız varlık olan araç gereç şeklindeki silahın taşınması ve bulundurulmasının kolaylaştırılmasından ziyade o silahın kullanımına ve meşru müdafaa hallerinin oluşumuna mahal vermeyecek bilgi birikimi ve donanımın bireylere yüklenmesi daha kalıcı ve etkili bir çözüm olacaktır.

Hemen belirtelim ki; milletin meşru müdafaa hakkını savunması için ruhsatlı silah verilmesinin kolaylaştırılması ile herkesin elinde silah olması, onların bedensel bütünlüğü ile yaşam haklarına zarar gelmeyeceğinin garantisi anlamına gelmemektedir. Çünkü her kul, imanın altı şartından birisi olan, ezelden ebede kadar hayır ve şer meydana gelecek bütün hadiselerin Allahû Tealâ katında bilinmesi ve takdir edilmesi anlamına gelen kader dediğimiz olguya tabidir.

Nitekim Kur’an-ı Kerim’de EN’ÂM Suresi 59. Ayeti Kerime’de “Allah’ın bilgisi dışında bir yaprağın dahi düşmeyeceği”; Ali İmran Suresi 145. Ayeti Kerime’de  “Allah’ın izni olmadan hiç kimsenin ölmesinin mümkün olmadığı ve ölümün, süresi önceden Allahû Tealâ tarafından tayin edilmiş bir yazı olduğu” ifade edilmişken tevekkül sahibi olarak meşru müdafaa hususunu  Allahû Tealâ’ya havale etmek ve silahtan değil Allahû Tealâ’dan medet ummak gerekir.

***

Editör notu: Ne olmuştu?

TRT Haber’e açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Şeref Malkoç, “Darbeye teşebbüs edenlere karşı milletin meşru müdafaa hakkını savunması için ruhsatlı silah verilmesinin önünün açılması lazım” demişti.

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Şeref Malkoç, "Darbeye teşebbüs edenlere karşı milletin meşru müdafaa hakkını savunması için ruhsatlı silah verilmesinin önünün açılması lazım" demişti.


Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başdanışmanı Şeref Malkoç yaptığı açıklamada, “Şimdi vatandaşın ruhsatlı silah almasında önüne engel çıkartılıyor. Sayın İçişleri Bakanı’mız bununla ilgili yasal düzenleme talep edecek, milletimizin ruhsatlı silah almasının önü açılacak. Türkiye’de olay oluyor, birbirini vurmalar. Bakın çoğu ruhsatsız silahlarla oluyor. Ama darbeye teşebbüs edenlere karşı milletin meşru müdafaa hakkını savunması için ruhsatlı silah verilmesinin önü- nün açılması lazım.” ifadelerini kullanmıştı.

TİHV: İşkencenin istisnası olmaz


Av. Gülperi Eldeniz
Gülperi Eldeniz, 14 Haziran 1977’de Mersin’de doğdu. İçel Anadolu Lisesi’nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne devam etti. Öğrenciliği esnasında çeşitli hukuk bürolarında çalıştı. 2007 yılında kendi hukuk bürosunu kurup serbest avukatlık yapmaya başladı. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde ticaret hukuku alanındaki yüksek lisans programını tamamladıktan sonra aynı enstitü bünyesinde Medeni Hukuk-Borçlar Hukuku alanında doktora programına kaydoldu. Eldeniz, bir yandan serbest avukatlığa devam etmekte, diğer yandan da doktora çalışmalarında tez aşamasına eriştiğinden tezini yazmaktadır.