Modern İngiltere tarihinden uzun süre görevde kalan içişleri bakanı olan Theresa May, başbakanlık görevini David Cameron’dan devraldı. Peki kimdir Theresa May ve politikaları, çalışmaları nelerdir?
Theresa May kimdir?
Oxford Üniversitesi Coğrafya bölümü mezunu. Politikaya girmeden önce 1977-1983 yıllarında İngiltere Merkez Bankasında çalıştı.
Siyasi hayatına 1986 yılında Merton Belediyesinde belediye meclisi üyeliğine seçilmesi sonucunda başladı.
1992 yılındaki genel seçim ile 1994’te yapılan ara seçimlerde milletvekili seçilemedi. Parlamentoya ilk kez 1997 yılında Muhafazakâr Parti’den Maidenhead milletvekili olarak girdi. Daha sonra bu partinin gölge kabinesinde Eğitim Bakanlığı yaptı.
2010 yılından sonra da altı yıl Birleşik Krallık İçişleri Bakanı olarak görev aldı. 2013 yılında radikal İslamcı din adamı Abu Qatada’yı sınır dışı etmesiyle gündemde daha fazla yer edindi.
2016 Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği üyeliği referandumu öncesinde ülkenin Avrupa Birliği’nden ayrılmaması yönünde eğilim gösterdi. Referandum sonrasında ise başbakanlıktan ve Muhafazakar Parti’nin genel başkanlığından ayrılacağını açıklayan David Cameron’un yerine aday oldu.
Muhafazakar Parti içerisinde yapılan ön seçimlerde rakiplerini geride bıraktı. Bu ön seçimlerde kendisinden sonra en çok desteği alan Enerji’den Sorumlu Devlet Bakanı Andrea Leadsom ise daha sonra yarıştan çekildi ve Theresa May başbakanlık yarışında tek başına kaldı.
May yaptığı açıklamalarda ülkedeki referandumda ortaya çıkan sonuca saygı duyacağını ve bundan sonraki süreçte Avrupa Birliği’nde kalma yönünde bir çalışmanın olmaması gerektiğini ifade etti.
Theresa May: “Yeni Demir Leydi”
Theresa May başbakan adaylığı süresince daha önceden Birleşik Krallık’ın ilk kadın başbakanı olan Margaret Thatcher’e benzetildi.
Margaret Thatcher’ın “Demir Leydi” lakabı “Yeni Demir Leydi” şeklinde düzenlenerek Theresa May hakkındaki haberlere yansıtıldı.
Muhafazakar Parti içerisindeki ön seçimleri kazanan Theresa May, David Cameron’un 13 Temmuz 2016 tarihinde II. Elizabeth’e istifasını sunmasıyla birlikte hem Muhafazakar Parti’nin genel başkanı hem de Birleşik Krallık’ın başbakanlığı görevine geldi.
Başbakanlık sonrası yaptığı ilk açıklamada kendi hükumetinin ayrıcalıklı azınlıklara değil herkesin çıkarlarına uygun bir şeklide hareket edeceğini açıkladı ve “Birlikte daha iyi bir Britanya” inşa edeceklerini söyledi.
Uzmanlardan bir kısmı 2010’dan bu yana içişleri bakanı olan, iktidardaki Muhafazakâr Parti’nin yeni lideri May’ı ılımlı bir muhafazakâr olarak tanımıyor, hatta ona “liberal muhafazakâr” sıfatını yakıştırıyor.
Diğer bir kısmı ise May’in özellikle göç konusundaki görüşlerine dikkat çekiyor ve en azından bazı başlıklarda sıkı bir muhafazakâr olduğunu öne sürüyor.
Onu ‘Demir Lady’ lakaplı eski başbakan Margareth Thatcher’a benzetenler de var.
Theresa May’in savunduğu temel politikalar
AB referandumu ve AB’den ayrılma süreci
Referandum sürecinde tıpkı Cameron gibi May de İngiltere’nin AB’de kalması gerektiğini savundu.
Oylamanın ardındansa May, Brexit isteyen vatandaşların tercihine saygı duyulması gerektiğini söyledi ve “Brexit, Brexit demektir. Bu kampanyanın ardından AB içinde kalma ya da tekrar çıkarılma gibi bir yola girilmemeli” dedi.
May ayrıca, 2020 yılından öne yeni bir genel seçimin yapılmaması gerektiğini de söyledi.
Yeni lider, İngiltere’nin AB’den ayrılma sürecinin başlatılması anlamına gelecek olan 50. Madde’yi ise 2016 sonundan önce uygulamaya koymayacak.
Göç: Göçü azaltmaya çalıştı, başaramadı!
Theresa May, bugüne kadar son derece açık olarak İngiltere’ye gelen göçmen sayısının azaltılmasını savundu.
2010’da, içişleri bakanlığı koltuğundaki ilk yılında, İngiltere’ye giren yıllık net göçmen sayısını 100 binin altına düşürmek vaatleri arasındaydı.
2015’te bu rakam 330 bine ulaştı ve hedefine ulaşamadığı için eleştirilere maruz kaldı.
May, İçişleri Bakanı olarak görev yaptığı dönem boyunca bu amacına ulaşmak için çeşitli yeni düzenlemelere imza atmıştı.
En fazla tartışılan uygulamalarından biri, eşlerini ve çocuklarını İngiltere’ye getirmek isteyen İngiliz vatandaşlarına en az 18 bin 600 sterlin gelire sahip olma zorunluluğu getirmek oldu.
Bazı sivil toplum örgütleri bu uygulamayı, özellikle çocukların ailelerinden uzakta kalmasına neden olduğunu söyleyerek eleştirdi.
Bir araştırmaya göre bu düzenlemenin 2012’de uygulamaya girmesinden bu yana en az 15 bin çocuk bundan etkilendi.
May’in bakanlık döneminde eleştirilen uygulamalarından biri de, yasadışı göçmenleri ülkelerine dönmeye çağıran “eve dön kamyonları” oldu.
Ancak kamyonların üzerindeki telefon numaralarına yapılan aramaların ya da atılan mesajların büyük bölümü sahte aramalar ve mesajlar oldu.
İlerleyen dönemlerde sadece 11 kişinin bu ilanlar sonucu İngiltere’den ayrıldığı ortaya çıktı.
İnsan Hakları: İngiltere’nin AİHM’den ayrılmasını savundu!
May, geçtiğimiz günlere kadar İngiltere’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden ayrılması gerektiğini savundu.
AB referandumu sırasında, referandumundan sonucundan bağımsız olarak İngiltere’nin AİHM’in (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) yargı yetkisinden çıkması gerektiğini dile getirdi.
May, AİHM’nin yetkisinde olmasının İngiltere’nin kendi kanunlarını uygulamasıyla ilgili elini kolunu bağladığını söyledi.
Bunun, özellikle de yabancı suçluların sınır dışı edilmesiyle ilgili kısıtlanmalara neden olduğunu savundu.
Ancak başbakan adayı olması ardından kendisine AİHM’den ayrılmakla ilgili sorulan soru üzerinde artık bunu hedeflemediğini söyledi.
Kadın hakları: Feminist olduğunu söyledi
Kadın ve eşitlik bakanlığı döneminde May, feminist olduğunu söyledi.
Partisi içinde sürekli, kadınların yerinin artması gerektiğini ifade eden May, hükümetteki görevi döneminde aile içi şiddete karşı daha fazla adım atılması gerektiğini savundu.
Ancak bazı kadın örgütleriyse onu, hamile göçmen kadınların Yarl’s Wood göçmen merkezinde tutulmasına son vermeye karşı çıkmadığı için eleştirdi.
Başbakanlık konuşmasında ise May çalışma hayatında erkeklerin hâlâ kadınlardan daha çok kazandığına dikkat çekti.
Eşcinsel hakları: Eşcinsellerin evlat edinmesine karşı çıktı! Evlenmelerini destekledi!
May bu konuda iki farklı tavır sergiledi.
2002’de eşcinsellerin evlat edinebilme hakkıyla ilgili oylamada hayır oyu verdi.
2013’te eşcinsel evliliklerin önünü açan düzenlemeyi ise destekledi.
Serbest dolaşım
Theresa May, başbakan adaylığı döneminde serbest dolaşım konusuyla ilgili, “Öncelik İngiltere’deki şirketlerin ortak pazarla ticaretinin sorunsuz olmasını sağlamak ancak Avrupa’dan İngiltere’ye gelen göçmenlerin sayısının kontrol edilmesi de önemli” açıklamasını yaptı.
May ayrıca hali hazırda İngiltere’de bulunan AB vatandaşlarının durumunun Brexit müzakerelerinin bir parçası olacağını söyleyerek bu konuda bir garanti vermekten imtina etti.
Rakipleri ise AB vatandaşı göçmenlerin İngiltere’de kalabilecekleri konusunda garanti vermişlerdi.
Eğitim: Harçların artırılması yönündeki planlara “hayır” oyu verdi
Theresa May, üniversite harçlarıyla ilgili tavrını zaman içinde değiştirdi.
2004’teki İşçi Partisi hükümeti döneminde harçların artırılması yönündeki planlara karşı çıktı ve bununla ilgili sunulan önergelerde hayır oyu verdi.
2010’da, partisinin iktidar döneminde ise, öğrencilerin büyük protestolarına neden olan, üniversite harçlarını yılda 9000 Sterlin’e çıkarma planına destek verdi.
Ekonomi: Kemer sıkmayı destekledi
Theresa May, kesinti politikalarına sürekli destek verdi.
Bakanlığı döneminde İngiltere emniyetindeki büyük kesintileri bizzat yönetti.
May’in Pazartesi günü yaptığı konuşmada ise partisinin çalışanların hizmetinde olacağını söylemesi ve çalışanların haklarına vurgu yapması dikkat çekti.
Theresa May bu konuşmasında herkesin faydasına olacak bir ekonomi programını devreye sokacağını vaat etti.
Dış politika: Irak’ın işgaline “evet” dedi!
May, 2003’te Irak’a müdahale kararına destek verdi.
2013’te, veto edilecek olan Suriye’ye askeri müdahale önergesine de destek verdi.
2015’te, İngiltere’nin Suriye’de IŞİD hedeflerini bombalayan koalisyona katılıp katılmamasıyla ilgili oylamada da evet oyu kullandı.
May, Trident nükleer denizaltılarının ise yeni bir nükleer silah sistemiyle değiştirilmesini savunuyor.
Hep birlikte daha iyi bir Britanya!
“Britanya’yı sadece herkese fayda sağlayacak bir ülke yapacağız”
İngiltere‘nin yeni Başbakanı Theresa May, “Benim yöneteceğim hükümet, ayrıcalıklı azınlık için değil herkesin çıkarları için çalışacak. Hep birlikte daha iyi bir Britanya inşa edeceğiz.” dedi.
AA’da yer alan habere göre, May, başbakanlık görevini üstlenmesinin ardından eşi Philip May ile birlikte Başbakanlık resmi konutu ve çalışma ofisi “10 Numara”nın önünde ilk açıklamasını yaptı.
Kraliçe’nin kendisinden yeni bir hükümet kurmasını istediğini ve bunu kabul ettiğini söyleyen May, “David Cameron döneminde, harika ve modern bir başbakanın adımlarını takip ettim. David’in liderliği sırasında hükümet ekonominin istikrarını sağladı, bütçe açığını azalttı ve insanları iş sahibi yaptı. David’in gerçek mirası ekonomi değil, sosyal adalet. David Cameron tek ulus hükümetine başkanlık etti.” diye konuştu.
59 yaşındaki May, başbakanlık görevini bugün David Cameron’dan devralarak Birleşik Krallık’ın 76’ncı ve ikinci kadın başbakanı oldu. May’in yeni kabinesini gelecek birkaç gün içerisinde açıklaması bekleniyor.