18 Ağustos Perşembe günü saat 12.26’da gökyüzündeki ışıklar, yani Ay ve Güneş karşı karşıya gelecekler ve bir Ay tutulması yaşayacağız. Aslan ve Kova aksında gerçekleşecek bu tutulmayla bireysel kimliğimiz ile toplumsal kimliğimizin arasında oluşacak gergin enerjileri anlamak açısından farkındalığımızı yükseltecek bir enerji akışından söz edebiliriz.
Aslan Burcu kişisel tatminini ve keyfini öncelerken, Kova Burcu toplumsal huzur ve tatmin arayışındadır.
Aslan iradesini ve bireyselliğini açıktan ortaya koyarken, Kova ise kişisel iradesinden daha çok yaşadığı toplumun iradesi yönünde hareket eder.
Bu dolunayın bizlere yaşatacağı gerilimin güvenli alanlarımızdan çıkıp, dış dünyaya açılmak konusundaki isteksizliğimiz, hayatımızdaki değişim ve dönüşüm içerisinde olan alanlarla ilgili hissettiğimiz korkularımız ve karamsarlığımız olduğunu söyleyebilirim.
Bağımsızlığımızı elde etmek için konfor alanlarımızdan, rahat ve bilindik alandan çıkmakta zorlanmaların da yaşanabileceği dolunayın mesajı niteliğinde.
Tutulma anı haritasında Akrep burcu yükseliyor. Yöneticisi Mars büyük öğretmenimiz Satürn ile birleşmiş ve bazı derslerimizin, hayatımızda yapılandırmaya çalıştığımız konuların henüz bitmediğini hatırlatıyor.
Güneş yönettiği ve her hali ile orada olmaktan mutlu olduğu Aslan Burcunda ve haritanın tepesinde ve haritaya da tam olarak hakim olduğu konumda. Bireysel kimliğimizi toplum içerisinde ortaya koymak, var olmak, ışığımızı ortaya çıkarmak istiyoruz.
Güneş böylesine güçlü konumdayken Ay ise rahat hissetmediği Kova burcunda.
Huzursuz, güvensiz, marjinal ve sıra dışı, her an tetikte bekliyor, Aslan Kralın kahramanlığına meydan okuyan, hümanist ihtiyaçları adına devrim yapmayı bekleyen bir anarşist gibi.
Modern yöneticisi Uranüs ile olumlu bir açıda yani beklenen değişim tam kapımızda, hazır olanlara yeni ve sürprizli, şaşırtıcı, kendi bireysel hayatlarında devrim niteliğinde sıra dışı yenilikler görünür hale gelmeye başlıyor, hazır olun diyor.
Beklemediğimiz, hiç hesapta olmayan ve belki de daha öncesinde göremediğimiz olaylara hazır olmamız gereken süreçteyiz.
Uranüs retro ki ben Uranüs’ün Uranüs’lüğünü en çok retro zamanlarında ortaya koyduğuna inanalardanım zira sezgiler, yaratıcı dürtüler düz hareket sırasında normal akışında iken, Retro ile içe dönen bu muazzam yaratıcı enerji belli bir noktada mutlaka bir patlama yapacaktır insanın zihninde, davranış ve düşüncelerinde.
“Beklenmeyeni bekle” diyebiliriz bu durumda. Ya da “ezberlerini bozmaya hazır ol” da demek mümkün.
Ay tutulma sonrasında boşlukta kalıyor ve hemen ardından önce Yay burcunun hevesli doğasına bürünmüş Mars ile ardından sorumluluk ve disiplin gezegeni Satürn ile açılanıyor. Mars artık çoğumuzun da bildiği gibi aksiyon demek, hareket demek, cesaretle adım atmak demek.
Satürn Mars’ın cesaret enerjisini kısıtlamaya çalışsa da bir kaç gün önce düz harekete geçtiği için problemden ziyade sorumluluklarımızı yerine getirmemiz için harekete geçmemizi destekleyecek diye düşünüyorum.
Üstelik Ay bu ikisine kare açı ile bağlantı kuruyor ki bu gerilimi de içerisinde barındıran ama belli bir ilerlemeyi de zorunlu kılan görünüm olarak yorumlanabilir.
Peki ya Tanrının parmağı?
Astroloji yorumu yaparken bazı gezegenlerin ve onların oluşturduğu belli açıların bir araya gelip geometrik bir şekle dönüşmesi, kendine has özel bir anlamlar dizesi şeklinde yorumlanır.
Bu dolunay haritasında da YOD ya da Tanrının parmağı olarak da bilinen özel bir görünüm meydana gelecek. İşin teknik kısmını merak edenler için bunu şöyle açıklayabilirim.
İki gezegen birbirine 60 derece (sekstil açı) yapacak ve bu ikisine bir üçüncü gezegen 150 derece açı ile bağlanacak, Apeks yani odak noktası bu 3.gezegende olacak. Basit ifade ile iki gezegen birbirini olumlu bir bakışla görürken, üçüncü gezegen bu ikisini ve aralarındaki olumlu ilişkiyi adeta görmeyecek
YOD açı kalıbı Astroloji’de kadersel temaları anlatır. Âdeta kişinin kontrolü alınmış gibidir, roller dağıtılmış, herkesin duracağı yer belirlenmiştir sadece kişi bunu görmekte zorlanıyordur henüz. Bundan dolayı da içinde anlamlandıramadığı bir stres oluşmuş, gergin ve sıkışmış hissediyordur.
Bu dolunay haritasında Jüpiter, Ay ve Uranüs arasında bu açı kalıbından söz edebiliriz. Ay ve Uranüs birbirini 60 derece ile olumlu bir şekilde görürken, Jüpiter odak noktasında ve bu iki gezegeni ve aralarındaki uyumu adeta görmüyor.
İdeal bir Yod açı kalıbında odak noktasında en hızlı gezegen bulunması gerekir ancak ben tutulmanın başrol oyuncusu Ay’ın bu açı kalıbının bir parçası olması üstelik de modern yöneticisi olan Uranüs ile olumlu açı yapması nedeni ile bu görünümün de etkili bir YOD olduğunu düşünüyorum.
Bu açı kalıbı, stres yüklüdür ve içsel olarak yaşanacak büyük huzursuzlukları haber verir. Bunun çözümü de Jüpiter’in (apeks) üzerinde yoğunlaşmış durumdadır. Ay ve Uranüs’ün olumlu ilişkisini işimizi kolaylaştıran bir yardımcı olarak düşünüp, Jüpiter’in bize ne demek istediğine yoğunlaşarak ve tabi ki çaba göstererek bu kadersel etkileri olumlu yapıya dönüştürebiliriz.
İyi de ne anlatıyorsun?
Ne demek bütün bunlar dediğiniz duyar gibiyim. YOD’un odak noktasında bulunan gezegen- ki bu dolunay haritasında Jüpiter- bu stresli açının ortaya çıkaracağı enerjinin ne olduğunu anlamamıza yardımcı olacak.
Astroloji’de Jüpiter inançlarımızı, dinsel konuları, ruhsal yönden büyüme ve olgunlaşma ile ilgili temaları içeren genişleme, büyüme, iyi şans ve fırsat gezegenidir.
Uranüs ile Ay arasındaki sekstil açının bizleri geçmişimizin dar ve kısıtlı alanlarından özgürleştirebileceğine, duygularımızda dürüst ve özgür davranabileceğimize, başkalarını şaşırtabilecek radikal şeyleri kabul edebileceğimize, şimşek gibi bir hız ve doğrulukla karşımızdaki insanların ne hissettiğini, olayların ardındaki gerçekleri içsel biliş hali ile algılayabilme, anlayabilme kapasitemiz olduğuna işaret ederken bu ikisine stresli açı yapan (150 derece) Jüpiter ise içsel bir gerilim yaratarak inançlarımızı sorgulatıyor.
Kendimize olan inanç ve güven başta olmak üzere yakınlarımıza, yaşadığımız topluma, bizleri idare eden yöneticilere ve geniş anlamı ile tüm evrene… Kısaca hayata olan inançlarımızın baskılandığını, içinden çıkılmaz bir hal aldığını söylemek sanırım zor olmaz.
Kadersel olarak içerisine çekildiğimiz durum ise kendimize ve içerisinde yaşadığımız evrene, bizden daha büyük bir akla duyduğumuz güven, inançlarımızın değişim ve dönüşüm geçiriyor olduğu.
Neye inanıyorsak onu yeniden yapılandırmak ve adeta kişisel devrim niteliğinde kararlar alarak o inancımız doğrultusunda bu kararları hayatımızda görünür kılma zamanlarındayız. Çaba ve iyi niyetle, sevgiyle, dürüstlükle, hümanizmle atılmış adımlarla yol alacağız elbette ki.
Nasıl bir dolunay?
Değişimle birlikte bir takım belirsizliklerin de oluşması son derece normaldir ve pek çoğumuz bu dolunayda sanki bir hiç bilmediğimiz bir yolun başında risk alıp yeni şeyleri keşfede keşfede yola koyulmakla, ardımıza bile bakmadan kendi bildiğimiz, ezberimiz olan yola dönmek arasında sıkışıp kalmış, kararsız ve şaşkın hissedebiliriz. İşte bu dolunay bu anlamda göremediğimiz parçaları yerine oturtacak cinsten.
Olaylar ve durumlar yavaş yavaş yerine oturmaya başlayacak zira bilinmeyen ama orada olduğunu hissettiğimiz değişim ve dönüşümün yarattığı gerginliği neredeyse bu yılın başından beri deneyimledik hep birlikte. Ne doğru ne yanlış bilemedik. Hayal ile katı gerçekler arasında gittik geldik.
Çoğu zaman da evdeki hesap çarşıya uymadı; şaşırdık, sinirlendik, üzüldük. Bu süreçte parça parça elimizden alınan kişisel özgürlüğümüz, konfor alanlarımız, alışkın olduğumuz değer yargılarımız artık çok daha güzel ve muazzam bir şekilde yenileniyor. Sanki “yeni biz”e yepyeni bir elbise hazırlanıyor ve prova aşamasındayız gibi de düşünebiliriz.
“Yepyeni bir ben” oluşurken de bizi geride tutan, ilerlememize katkısı olmayan, bizim için faydasız ve vakit kaybından öteye gitmeyen davranışlardan, düşüncelerden ayıklandık çeşitli testler ve sınavlarla süreç boyunca.
Kimimiz yıpranmış bir ilişkisini sonlandırdı, kimimiz ona pek de faydası olmayan işini bıraktı, kimimiz onu gelişimden alıkoyan düşünce yapısını zorla da olsa değiştirdi.
Bir dönüp bakın lütfen bu yıl nelerle sınandınız?
Ve şimdi bu dolunayda heyecan ve merak duygumuzu, sezgilerimizden doğan müthiş yaratıcı enerjiyi destekleyen Uranüs ile kişisel devrimimizi gerçekleştirmek adına yapmamız gerekenleri görmeye başlıyoruz.
Hayata dair yeni bakış açıları geliştirerek, içimizdeki yaratıcı gücün verdiği yetenekle hayallerimizdeki gibi bir hayatı oluşturmak için adım atmaya kadersel olarak çekiliyoruz adeta. Üstelik bu defa bireysel egomuzun dar ve kendini merkeze alan enerjisi ile değil, göklerden gelen bir kader doğrultusunda olup bitecek çoğu şey.
Yolumuz açık, yüreğimiz yaradandan ötürü, yaratılmış tüm canlılara sevgi ile dopdolu olsun. Değişim rüzgarları ruhumuzu mutlulukla sarsın. Sevgi ve Işıkla… Gökyüzü rehberimiz olsun…