Hande Kader için adalet: Ses ver kampanyası

İstanbul’da şiddet görüp tecavüze uğradıktan sonra vahşice katledilip yakılan ve Zekeriyaköy’de yol kenarına atılan trans kadın Hande Kader cinayetine tepkiler devam ediyor…

Hande Kader için adalet: Ses ver kampanyası

Kayıp olarak aranan ancak 12 Ağustos’ta Zekeriyaköy’de yakılarak katledilmiş halde bulunan Hande Kader için sosyal medyada ”ses ver” kampanyası başlatıldı. Ayrıca 21 Ağustos Pazar günü saat 19.00’da Hande Kader için Tünel’den Galatasaray Meydanı’na yürünecek.

Geçen hafta kayıp olan Hande Kader adlı trans kadının Zekeriyaköy’de yakılarak katledildiği ortaya çıktı. Adli Tıp Kurumu’nda bulunan cenazeyi teşhis eden ev arkadaşının beyanı üzerine durum ailesine iletildi.


2015’te önce tecavüze uğruyan ardından yakılarak katledilen Özgecan Aslan ile aynı kaderi paylaştığı ifade edilen Kader için sosyal medyada ‘Hande Kader’e ses ver’ kampanyası başlatıldı.

Hande Kader için adalet

Ayrıca Hande Kader için 21 Ağustos Pazar saat 19.00’da Tünel’den Galatasaray Meydanı’na yürüyüş yapılacak.

İstanbul’da şiddet görüp tecavüze uğradıktan sonra vahşice katledilip yakılan ve Zekeriyaköy’de yol kenarına atılan trans kadın Hande Kader cinayetine tepkiler dinmek bilmiyor. Vahşi cinayetli en son Hürriyet yazarıAyşe Arman köşesine taşıdı. Arman’ın yazısının ardından Hande Kader cinayeti yeniden Türkiye’nin gündemine oturdu. Twitterkullanıcıları cinayete ve kamuoyunun duyarsızlığına yaptıkları paylaşımlara adeta isyan etti.

İşte Ayşe Arman’ın Türkiye’yi sarsan yazısı:

Bir genç kadın daha katledildi! 23 yaşındaydı.Tecavüze uğradı, dayak yedi, dövüldü, öldürüldü… Ve yakıldı! Evet yanlış okumadınız, Allah’ın belası birtakım adamlar ona böyle kıydı. Adı Hande Kader’di. Ama Hande’nin uğradığı vahşetten çoğumuzun haberi bile olmadı. Çünkü o, bir transtı. Seks işçisiydi. O öldürülmeyecek de kim öldürülecekti! Oysa bu, iğrenç bir bakış açısı.

Uğradığı vahşetin Özgecan’ınkinden bir farkı yok. Ama söz konusu olan bir trans ise tık yok. Sizi bilmem ama ben Hande Kader’im! Ne kadar Özgecan’sam, o kadar Hande Kader’im! İkisine de yanarım. Ve toplumun ikiyüzlü ahlak anlayışını suçlarım. Trans gazeteci arkadaşım Michelle Demisevich’le Hande Kader’i konuştuk…

Hande Kader kimdi? Bize onu anlatır mısın? Nasıl biriydi? Kaç yaşındaydı?

23 yaşında bir trans arkadaşımızdı. Başka bir iş bulamadığı için zorunlu seks işçiliği yapıyordu. Aynı zamanda LGBTİ aktivistiydi. ‘Onur Yürüyüşü’nde en önde direnenlerden biriydi.

Nasıl öldürüldü?

Vahşi bir şekilde katledildi! Birden fazla insanın tecavüzüne uğradığı düşünülüyor. Bedenini teşhis eden arkadaşlarımın söylediğine göre, yoğun bir şiddete ve işkenceye maruz kalmış. Bu insanlık dışı iğrençlikleri yapanlar, yetmezmiş gibi, kızı bir de yakmışlar! Hande Kader’in yakılarak öldürülmesiyle, Özgecan’ın vahşice katledilmesi benzer vakalar. İkisi de korkunç ve insanlık dışı.

Sence neden Özgecan cinayetine milletçe büyük tepki gösterildi de Hande Kader de susulup geçildi?

Ben verilen tepkinin vicdanlarda aynı olduğunu düşünüyorum. Ama söz konusu bir trans kadınsa, bunun dışa yansıması pek olmuyor.Twitter’ına, Facebook’una bu cinayeti kınayan bir şey yazdığında ya da sokağa çıkıp elinde pankart yürüdüğünde, “Ulan bir i.ne için mi yürüyorsun?!” denmesinden korkuyor.


Bir kısmı da “Nihayetinde trans! Hak etti bunu. Dinimize, geleneklerimize aykırı! Trans olmasaydı öldürülmeyecekti!” diye düşünüyor. Ama Özgecan, toplumun heteroseksüel normlarına uyan bir kızdı. Toplumun bütün kurallarına uyuyordu. O yüzden onun katledilmesi ülke çapında infial yarattı. Ama kim takar trans Hande Kader’i! Niye tepki versinler ki! Hayat duruşlarına, felsefelerine, her şeylerine ters…

En çok neye üzüldün?

Çok gençti. 23’tü daha. Hayatında hiçbir şey olmayı becerememiş 3-5 iğrenç adam, önlerindeki 150 gram et parçasının zevki için ona kıydılar. O gün orada Hande yerinde sen de olabilirdin, ben de. Onlar için hiçbir farkı yok. Bir erkekle de kadınla da transla da yatıyorlar. Sonuçta o kızın hayatını çaldılar. Mutlaka o katillere ulaşacak kanıtlar vardır. Ama trans cinayetlerinde maalesef katiller yakalanmıyor ya da yıllarca sürüyor…

Bu yılın başından beri pek çok trans kadın öldürüldü. Kaçının katili yakalandı?

Pek azının. 2014’ün Ekim ayında Azeri Gülşen diye bir arkadaşımızı iki kişi, Kurtuluş’taki evinde öldürmeye çalıştı. Tesadüfen hayatta kaldı. Biz onu evinde bulduğumuzda kanlar içinde yerde yatıyordu. 7-8 tane kadın avukat bu davaya baktı, milletvekilleri olaya müdahil oldu ama bir adım bile yol kat edilemedi. Çünkü polis, soruşturmayı bile hâlâ tamamlayamadı. Oysa ellerinde kamera görüntüleri var, 2 yıl geçti…

“Polisin hep uğraşacak çok daha önemli işleri var”…

Aynen öyle! 80’lerde de öyleydi, 90’larda da 2000’lerde de şimdi de. Ama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bir insan yakılarak öldürülmüş. Tecavüze uğramış. Bundan daha önemli ne olabilir ki? Ama işte polisler de “Bu i.neyle mi uğraşacağız!” diyor. Poliste de var bu zihniyet, yargıda da. Bir trans kadının, bir travestinin, bir nonoşun, bir oğlanın davasıyla ilgilenmeyi kendilerine yakıştıramıyorlar.

Transların bu ülkede yaşam hakı var mı?

Çok fazla yok. Bana geçenlerde dediler ki, “Sen bir gazeteci olarak çok sert tepkiler veriyorsun!” Ben de bunu diyen kadın gazetecilere döndüm ve dedim ki, “Siz muhteşem hayatlarınızda, muhteşem ailelerinizle, muhteşem okullarınızda yaşadınız. Hep muhteşem ortamlarınız vardı. O muhteşem ortamlar size muhteşem iş imkânları sundu! Siz böyle muhteşem bir hayat yaşarken, ben kimliğim için mücadele ediyordum. Eğitim almış olmama rağmen iş bulmaya çalışıyordum, ev kiralamaya uğraşıyordum. Ama hep sokağa atılıyordum. Güya bizim de haklarımız var. Ama yok. Kanun önünde güya hepimiz eşitiz ama uygulamada öyle değil…

Bu ülkede translara duyulan nefretinin ölçüsü ne?

Yıllardan beri süregelen bir şey. Özellikle de 12 Eylül darbesinden sonra atılan nefret tohumlarının artık yansıması. 12 yaşındaki bir erkek çocuğu sokakta bana arkamdan “Pis i.neeee” diye bağırıyorsa, ben oturup düşünüyorum, bu çocuk neden benden nefret ediyor diye. Çünkü dünyada henüz 12 yıldır var, beş yıl bebek olarak geçti, geriye kaldı 7 yıl. Bu süreçte beni nasıl tanımış olabilir ki, nefret etsin? Ebeveynlerin ve çevresindeki yetişkinlerin fikirleri onlar, kendinin değil. Gençlere yanlış şeyler aktarıyorlar.
Sence nefret cinayetleri nasıl durdurulabilir?

Halkın bilinçlenmesiyle. Verilen tepkilerle. Dün Özgecan Arslan’a tepki veriyorsan, bugün Hande Kader’e de tepki vereceksin. İşte bu nefret cinayetini önlemek için ilk adım. 40 yaşında 3 çocuk babası mısın, cumaya mı gidiyorsun, sen de “Hande Kader kardeşimdir!” dediğin zaman işte o zaman nefret cinayeti önlenebilir.

Bu ülkede kadın cinayetlerinin ardı arkası kesilmiyor. Böyle bir gerçek yaşanırken, seks işçiliği yapılmasın demiyorum ama daha güvenli bir şekilde yapılamaz mı? Tanımadığı birisinin arabasına binince adam sapık çıkabiliyor. Benzer vahşetler daha önce de yaşandı. Korkunun ecele hiç mi faydası olmuyor?


Olmuyor. Evet, kadın kimliğinin değeri yok Türkiye’de, hele bir de transsan felaket… Ama yaşamak da zorundasın. Seks işçiliğini tercih ettikleri için değil, başka bir iş bulamadıkları için yapıyorlar. Gerçekten translara iş verilmiyor.

Minik Ümran ve savaşın utanç tablosu


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.