Çalışan kadınlar ev hanımlarından daha mutlu

Eve ekmek getiren erkek-yuvayı yapan dişi kuş modeli değişiyor. Kadınların daha çok finansal sorumluluk üstlendiği evliliklerde hem kadınların hem de erkeklerin mutluluk ve iyilik hallerinde artış olduğu sonucuna varıldı.

Being part of a white collar environment

Sadece erkeklerin eve ekmek getiren kişi olduğu aksi durumdaysa, erkeklerin de eşlerinin de genel sağlık ve mutluluk seviyelerinin düşme eğiliminde olduğu gözlemlendi. Uzman Klinik Psikolog ve Hipnoz Uzmanı Mehmet Başkak, 15 yılda tamamlanan, yaşları 18 ile 32 arasında değişen 3 bin 100 kişinin katıldığı araştırmanın detayları hakkında şu bilgileri verdi:

Ev geçindiren erkekler baskı altında, kadınlar ise…

ABD Çalışma Bakanlığı istatistiklerine dayanarak, Connecticut Üniversitesi’ndeki sosyologlar tarafından yapılan araştırmada, çiftler hem bireysel hem de aile bazında gelirleriyle kıyaslandı ve erkeklerin ev geçindirme sorumluluğu arttıkça mutluluk seviyelerinin düşme eğiliminde olduğu, kadınlarınsa ev geçindirme sorumluluğunu ne kadar çok yüklenirlerse mutluluk seviyelerinin de o derece arttığı sonucuna varıldı.


Ev geçindirme rolü üstlenen erkekler genelde bu rolü bir zorunluluk sonucu üstleniyorlar ve bu sorumluluklarını yerine getirmeye çalışırken kendilerini yoğun bir baskı altında hissediyorlar. Buna karşılık kadınlar ev geçindirme sorumluğunu üstlenme konusunda nispeten yeniler ve ev dışında çalışıp para kazanmayı kendileri için bir fırsat ya da seçenek olarak görüyorlar. Araştırma ekibine göre, “Para kazanarak ev geçindiren kadınlarda bir tür kendiyle gurur duyma ve başarı hissi oluşuyor. Nihayetinde bu kadınlar kendi hemcinslerinin nadir olarak elde ettiği bir başarıyı elde etmiş oluyorlar. Ev geçindirme rolleri sekteye uğrasa ve bu rollerini devam ettiremeseler de, erkeklere kıyasla kaybedecek fazla bir şeyleri olmuyor.”

calisan-kadin

İşte ve evde kadın-erkek rolü değişti

Kadınların para kazanmasının pek yaygın olmadığı dönemlerde, eski nesil erkeklerin eşlerinin kendilerinden daha fazla gelir elde etmesi durumunda mutluluk seviyelerinde muhtemelen bir artış olmayacaktı. Fakat Amerika’da ev geçindirme sorumluluğunun temel olarak erkekler tarafından yüklenildiği aile sayısı azaldıkça, kişinin ailesini geleneksel modellere göre oluşturmasıyla ilgili sosyal beklenti de azalıyor.

1960 yılında evli ve 18 yaşından küçük çocuğu olan kadınların sadece yüzde 3,5’i ev geçindirme sorumluluğunu asıl olarak yüklenmişlerdi. Bugünse bu rakam yüzde 15. (Evli olmayıp ev geçindiren anne sayısında da o günden bugüne çok ciddi bir artış gözlemlendi). 1970 yılında her iki ebeveynin de tam zamanlı işlerde çalıştığı aile oranı yüzde 31 iken, 2015 yılında bu oran yüzde 46’ya çıktı. Ve iş yerlerimizde meydana gelen bu değişim evlerimizde de kadın-erkek rolleriyle ilgili bir değişimi beraberinde getirdi. Yeni yapılan tüm araştırmalar artık günümüz erkeklerinin kendi babalarına göre çocuklarının hayatlarında aktif bir rol üstlenmek istediklerini, çocuk bakımıyla ve ev işleriyle daha çok meşgul olduklarını gösteriyor.


Kazanç yüzde 40 ama sorumluluk yüzde80

Fakat bütün bu umut verici tablonun bir de can sıkıcı bir tarafı var. Araştırmada ayrıca, “neredeyse her gelir seviyesinde, kadınların endişe seviyesinin erkeklerin endişe seviyesinden yüksek olduğu, fakat ev geçindiren erkeklerle ev geçindiren kadınların endişe seviyelerinin aynı olduğu sonucuna varılmış.” Araştırmacılar bu sonucu, ev geçindirme rolü üstlenen erkekler ve kadınların stres seviyeleri benzer düzeyde olsa da, ekonomik olarak birine bağımlı olmanın bir kadın ve bir erkek için farklı anlamlar ifade ettiği düşüncesiyle açıklıyorlar.

Ev geçindirme konusunda eşinden destek gören erkekler, sorumlulukları azaldığı için kendilerini özgürleşmiş hissederken, bir kadının ekonomik anlamda tamamen kocasına bağımlı olması, eski nesil nispeten zengin fakat bütün vaktini ve enerjisini evine ve çocuk bakımına ayıran kadınlar gibi hissetmesine sebep olabiliyor. Muhtemel başka bir açıklama da şu olabilir: Mesela kadın ailenin toplam gelirinin yüzde 40’ını kazanıyor ama çocuk bakımı ve ev işlerinin sorumluluğunu yüzde 80 oranında üstleniyor ve sonuç olarak da çıldırıyor.

Ama yine de araştırma sonuçları cinsiyete bağlı sorumluklar, evlilik sorumluluklarından ne kadar çok ayrılırsa, eşlerin yapmak zorunda hissettikleri şeyleri değil de yapmak istedikleri şeyleri gerçekleştirme konusunda kendilerini daha özgür hissedecekleri ve hem erkek hem de kadınların kendilerini genel olarak daha iyi ve mutlu hissedecekleri konusunda ümit vaat ediyor. Şimdilik evli olup çalışmayan ya da part-time çalışan kadınlarda kendini güvende ve rahat hissetme oranının yaygın olarak yüksek olmadığı gözlemlense de, en son yapılan bu araştırmanın sonuçları bu oranın bir gün artması için yeterince sebebin mevcut olduğunu gösteriyor.”


İş dünyası kadınlardan çok şey öğreniyor


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.