Çocukların travmaları atlatmasında okula dönüşün önemi

Toplum hayatı, birçok öngörülemez durum içerdiği gibi aynı zamanda birçok rutini barındırıyor. Travmatik süreçlerin daha fazla etkilediği ve derin izler bıraktığı çocuklar için bu rutinlerin düzenli bir şekilde tekrar etmesi, onlara yetişkinlere olduğundan daha fazla güven veriyor. Peki, travmatik olaylardan çocukların daha fazla etkilenmesinin asıl sebebi ve çocuklar üzerindeki davranışsal etkileri nedir? 

okula

Bu konuda çocukların yakın çevresindeki yetişkinlerin ilk halkası olan anne-babalar ile öğretmenlere ne gibi hayati görevler düşüyor? Okula başlamanın bu süreçte katkısı nedir? DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü’nden Uzman Klinik Psikolog Ayşen Kayahan, çocukları etkileyen travmalar sonrasında normalleştirici sürece girebilmenin yollarını açıklıyor…

Her türlü toplumsal travma; iyi, güvenli, yaşamaya değer bir dünyaya olan inancı zedeleyerek bizi karmaşa ile baş başa bırakır. Hepimiz için önceden kestiremediğimiz, kontrol edemediğimiz olayları anlamak ve kabul etmek zordur. Ancak böyle durumlar özellikle çocuklar için baş etmesi güç sorunlar ortaya çıkarabilir.


Peki, travmatik olaylardan çocukların daha fazla etkilenmesinin asıl sebebi ve bunun çocuklar üzerindeki davranışsal etkileri nedir? Aileler, çocuklarını bu gibi travmatik olaylardan nasıl koruyabilirler? Okula başlamanın bu süreçte katkısı nedir? Öğretmenler öğrencilerinin bu gibi zor durumlarla başa çıkabilmesi için nasıl yardımcı olabilirler?

DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü’nden Uzman Klinik Psikolog Ayşen Kayahan; travmatik olaylardan en fazla çocukların etkilenmesinin sebebini, bu durumun çocuklar üzerindeki davranışsal etkilerini, bu süreci aile ve öğretmenler ile birlikte atlatmanın yollarını şöyle açıklıyor: “Çocuklar, travmatik olaylardan daha fazla etkilenen kişiler oluyor. Bunun asıl nedeni; onların gözünde yetişkinlerin felaketi önleyemiyor, etkisiz hale getiremiyor ve en önemlisi çaresiz kalıyor olmalarıdır. Bu his, çocuk nezdinde özellikle anne-babanın konumu açısından önemlidir. Zira onlar için anne-babalar, hem rolleri gereği hem yetişkin olmaları nedeniyle, çocuğun algılayışında sonsuz güce sahip ve her şeyi çocukları için en doğru biçimde yapan kişilerdir. Anne-babalarını çaresizlik içinde görmeleri çocukların travmalar ile baş etmelerini daha da zorlaştırır.”

Yaşanan bir felaket ya da terör olayları karşısında çocuklarının tepkilerinin birbirlerinden farklılık gösterdiğini belirten Kayahan, “Bazen çocuklar, özellikle gençler yetişkinlerden tamamen koparak süreci aşmaya çalışabilir ve aşırı güvenli davranabilirler. Bunun tam tersi de olabilir: Özellikle küçük çocuklar çevrelerindeki yetişkinlere olağandan fazla bağımlı davranışlar gösterebilirler. Bazı durumlarda dikkat sorunları, ders ve okul başarısını olumsuz etkileyebilir” dedi.


Travmanın çocuklarda yarattığı olumsuz etkiler aşikârken ailelerin böyle durumlarda ne yapması gerekiyor? Kayahan, “Çocukların yaşadıkları travmayı atlatmalarında anne-babalarının duruşu önemlidir. Ebeveynlerin bu durumun geçici olduğuna, değişeceğine inanmaları ve çocuklarına bunu hissettirmeleri, geleceğe dair umut taşımaları önemlidir. Anne-babanın çocuğun yanında olması ve sürecin geçici olduğunu hissettirmesi çocuğun kaygısıyla baş edebilmesinde hayati öneme sahiptir. Çocukların önceden var olan duygusal sorunları, yakın zamanda yaşanmış travmalar, aile ilişkilerinin zayıf, karmaşık ve destekten uzak olması; yaşanan süreçle baş etmelerine engel olacaktır. Bu gibi durumlarda gerekli düzenlemeler bir uzman yardımıyla yapılmalıdır. Ayrıca çocukların travmatik olaylar sonrasında en kısa sürede günlük yaşam rutinlerine dönmeleri gerekiyor. Çünkü günlük rutinin devam etmesi çocuğun kendisini ve ailesini güvende hissetmesini sağlıyor.” dedi.

Okulun, rutinin en önemli parçası olduğunu, yaşanan tüm sıkıntılı süreçler sonrasında çocukların okullarına dönerek yaşıtlarıyla birlikte olmalarının ve öğretmenlerin desteğinin bu süreci aşmalarına yardımcı olacağını belirten Kayahan, “Travmatik olaylardan sonra tüm aile için okula dönüş, yeni bir başlangıç heyecanı oluşturur. Aile içinde herkese iyi gelen bir hareketlenme sağlar. Okula başlarken anne-babaların da çocukla birlikte aynı heyecanı yaşaması önemlidir. Bu durum çocuğun okula motivasyonunu artırır. Çocukla birlikte alışveriş yapılmalı ve okula gittiğinde özlediği öğretmenlerini, arkadaşlarını yeniden göreceği ona hatırlatılmalıdır.

Çocuk aynı heyecanı aileden göremez ise okulun önemsiz olduğunu düşünebilir. Ayrıca karamsar, mutsuz, neşesiz tablonun devamının çocuk üzerinde olumlu etkisinin olmayacağı çok açıktır. Travmatik olaylardan sonra yaraların sarılmasında öğretmenlerin rolü de çok büyüktür. Öğretmenler hem süreklilikleri hem de kurdukları ilişki ile çocuklar için çok büyük psikolojik destektirler. Öğretmenler çocuklara, gelişimleri doğrultusunda eğitim verirken, yaşadıkları olumsuz olayların psikolojik etkilerinden kurtulmalarında onlara yardımcı olur. Öğretmenler çocuklara yaşadıklarının zor ancak geçici olduğunu ve her şeyin mutlaka yoluna gireceğini sıklıkla hatırlatmalıdırlar. Çocuklar, anne-babalarının tepkilerini gözlemledikleri gibi, öğretmenlerin tepkilerini de yakından takip ederler. Bu nedenle çocukların, öğretmenlerinin de, tıpkı ebeveynleri gibi, travmalar ya da zor durumlarla başa çıkabilecek güçte olduğunu görmeleri gerekir.”

cocuklarin-okulda-ilk-gunleri

“Çocuklar anne-babalarına, öğretmenlerine bağımlılık gösterebilirler. Öğretmenlerinden ayrılma konusunda, bireysel olarak çalışmada zorlanabilirler, sessizleşebilirler. Bu tür durumlarda çocuklar mutlaka arkadaşlarıyla olmaya teşvik edilmeli ve öğretmenleriyle özel zaman geçirmelidirler. Bu şekilde çocuklara güven içinde oldukları hissettirilmelidir. Sıkıntılı durumlarda peşinen biliyor olduklarını varsaymadan, çocuklardan beklenen davranışların neler olduğu onlarla açıkça konuşulmalıdır. Çocukların ve gençlerin yaşadıkları güçlüklerle baş etmelerini kolaylaştırmak için travma ve tepkileri üzerinde konuşmalarını ve bu doğrultuda kendileri için anlamlı projeleri hedefleyerek çalışmalarını sağlamak yararlı olacaktır” dedi.


Çocuğunuzu okula dönüşe hazırlamak


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.